İstanbul’da düzenlenen bir toplantıda konuşan Grammy ödüllü prodüktör ve müzisyen Todd Edwards da bu çağrıdan etkilendiğini açıklamış. “Bence bir yaratıcının olduğunu (...) bilmek güzel bir şey” diyen Edwards, muhafazakâr bir ailede büyüdüğünü de belirtmiş. New Jerseyli müzisyen, bir önceki İstanbul ziyaretinde kaldığı otelin terasında röportaj yaparken duyduğu ezandan çok etkilendiğini aktararak, “Saat 4’tü ve ezan okunduğunu duydum. Öyle ki sanki tüm şehirden bu ses geliyordu, ibadete çağırıyordu. Muhteşem bir şeydi. Böyle bir sesi daha önce hiç duymamıştım” ifadelerini kullanmiş. (AA, 6 Şubat 2016)

Todd Edwards, ezan sesinden etkilenen ilk sanatçı değil. Daha önce de bu tesbiti yapan onlarca, belki de yüzlerce sanatçı olmuştu. Bu bize neyi gösterir? “Ezan-ı Muhammedi”nin okunmasının ve dinlenmesinin çok önemli olduğunu. Aynı zamanda, Ezan-ı Muhammedi’yi 18 yıl boyunca (1932-50 arası) yasaklayanların büyük ‘cinayet’ler işlediğini de göstermez mi?

Geçmişte de, günümüzde de bazıları; ezanın ehemmiyetinin farkına varmayıp, “Türkçe okunsa ne olur?” demiştir. Ezan-ı Muhammedi’nin en önemli ‘tebliğ’ vesilesi ve vasıtası olduğu bu hadiselerle de tasdik edilmiş oluyor. 

Bu vesile ile Hollywood yıldızlarından Harvey Keitel’ın da geçen yılki İstanbul ziyaretinde “Ezan sesinden etkilenmemek mümkün değil” dediğini hatırlamak lazım. Sultanahmet Camii’ni ziyaret eden Harvey Keitel, bir gazetecinin soruları üzerine böyle demişti. İlgili haber kısaca şöyle: “Taksi Şöförü’, ‘Gün Batımından Şafağa’ gibi filmlerin efsane oyuncusu Harvey Keitel, ‘Ezan sesinden etkilenmemek mümkün değil’ dedi. Efsane oyuncu verdiği bir röportajla ezanla ilgili şu ifadelere yer verdi: ‘Dualarını dinle. Ne anlama geldiğini bilmen gerekmiyor. Sadece o ritme kulak ver. Sabah ezan dinlemek için Sultanahmet’e gittim mesela. Hatta içeri girdim, namaz bile kıldım.’ Keitel ne hissettiği sorusuna ‘Dini, ırkı ne olursa olsun şu dünyada kimsenin birbirinden farklı olmadığını... Ezan sesinden etkilenmek için ille de Müslüman olman gerekmiyor. Her duyduğumda ruhum okşanıyor.’” (Hürriyet, 31 Mayıs 2015)

Tabii, ezan sesinden etkilenmek için Müslüman olmak gerekmiyor; ama bu ‘etki’ sonrasında Müslüman olanlar da var. Mesele, gelip ‘nasip’e dayanır. ‘Hidayet’in nasip olduğu bir kişiye bazen ezan, bazen de başka bir hadise vesile olur.

Bu vesile ile ezanın güzel okunması noktasına dikkat etmek gerektiğini de hatırlayalım. Güzel, kaidelerine göre okunan ezan, insanları namaza/ felaha/ kurtuluşa çağırırken ve hatta Müslüman olmayanların Müslüman olmasına vesile olabilirken; güzel okunmayan ezanlar Müslümanlarını bile rahatsız edebiliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bu ‘haber’leri vesile kılıp, insanların gönlünü fetheden müezzinleri teşvik etmelidir.

Temennimiz ve duamız, ezanların kubbelerimizden eksik kalmaması ve gönülleri fethetmeye devam etmesidir. Ezan-ı Muhammedi, tebliğe devam etsin...