"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fena ve fanî, güzel ve bakî

Faruk ÇAKIR
18 Ekim 2018, Perşembe
Madem güzellikler paylaşılarak çoğalır, kim yapmış olursa olsun güzel ve baki tesbitleri tekrarlamakta fayda var.

Romancı yazar Nermin Yıldırım’ın bir sohbette dikkat çektiği noktalar böyle tesbitler arasında sayılabilir. 

Roman yazarı Nermin Yıldırım, “Bize ne oldu?” şeklindeki bir soruyu cevaplandırırken şöyle demiş: “Nezaketi, zarafeti, bir günaydının gücünü, elimizi birbirimizin omzuna koymanın büyüsünü unuttuk. Birbirimizin gözlerinin ta içine bakmayı, hatır sormayı, iki tatlı söz etmeyi unuttuk. (...) Çok bencilleştik bir kere... Mutluluğun tek başına yaşanabilir bir şey olduğuna inandırdılar bizi. Satın alınabilir bir şey olduğuna da. Hayır, değil! Hiçbir şey, başkasını mutlu etmek, onun yüzünde bir gülücük açtırdığımızı görmek kadar mutlu edemez bizi.”

Cemiyetteki olumsuz gelişmelerde de şikâyet eden yazar Nermin Yıldırım, hayatımızdan nelerin eksildiği anlamına gelen bir soruya da şöyle cevap vermiş: “Galiba merhamet ve şefkat! Biliyor musun, ben artık sosyal medyaya bakamıyorum. Oradakilerin birbirine davranış biçimine dayanamıyorum. Bizzat bana bir şey denmesine gerek yok, birbirlerine yaptıklarından da inciniyorum. Artık normalleşen, sıradanlaşan o zehirli dile katlanamıyorum. İnsanların kendi zekâsını başkalarının aptallığı, kendi iyiliğini başkalarının kötülüğü, kendi güzelliğini başkalarının çirkinliği üzerinden tarif edişini, kendini başkaları üzerinden temize çekişini izlemekten yoruldum. Yaygın bir alaycı dil var, bunu zekâ pırıltısı sanıyoruz, ama değil. Sadece muhatabına değil, sahibine de zarar veren kötücül bir ses o. Bu kadar öfkeyle, hırsla, telâşla yaşanmaz. Durmadan içeride fokurdayan o zehirli duygular sahibine yük olur en çok...”

Dertleri tesbit etmek elbette çok önemli. Bundan daha önemli olan ise çare. Yazar Yıldırım’a göre çare şu: “Birbirimize karşı daha merhametli, hoşgörülü olmayı öğrenmemiz, daha doğrusu hatırlamamız gerekiyor bence. İnsanı en çok birinin yarasına merhem olmak iyileştirir. Hiç değilse bir merhabayı, günaydını, tebessümü esirgememeliyiz birbirimizden. Pasif agresif tavırlarımızdan, iyi bir şey diyor gibi davranıp bir araba kötü lâf etme merakımızdan, her konuda haklı olduğumuza kanaat getirip habire etrafımızı eleştirme sevdamızdan, saldırgan ve sabırsız hallerimizden biraz sıyrılsak, hep beraber sakinleşsek biraz ferahlayacağız sanki... (...) Birbirine inanmayan, birbirini sevmeyen, gözetmeyen insanlar, hiçbir ideolojiyle ya da inançla kurtaramaz kendini. Yolları birlikte yürümeye inanıyorum ben. Ve o yolları katlanılır kılmak, hatta güzelleştirmek için de el ele tutuşmaya... (...) Oysa başımıza gelebilecek en fena şeylerden biri, bir ömrün sonunda geriye bakıp ‘Boşa geçti’ ya da ‘İstediğim bu değildi’ diye düşünmek. (...) Bize ne mi oldu hayatımızdan merhamet ve şefkat eksildi.”

Barselona (İspanya) ve İstanbul’da yaşayan yazar Yıldırım, Türkiye’deki sosyal medya bağımlılığından da şikâyet edip, İspanya’da da insanların telefonlarına bu kadar yapışık olmadığını söylemiş: “Meselâ Twitter kullanan pek arkadaşım yok orada.”

Romancı Nermin Yıldırım, İspanya ve Türkiye kıyaslamasını da şöyle yapmış: “(İspanya’da) İnsanlar birbirine daha saygılı diyeyim. Bu da beraberinde asgarî bir davranış biçimini getiriyor. Ama merhamet, daha çok bizim topraklarımızın hamurunda var aslında. ‘Komşun açken tok yatılmaz’ diyen de bizdik, vaktiyle yoldakilerin canı çekmesin diye muzu siyah poşetle taşıyan da görülen kusurun söylenmesini ayıp bulan da. Sadece saygıyla açıklanamayacak çok derin incelikler bunlar. Velhasıl bilmediğimiz değil, peyderpey kaybettiğimiz bir duygu merhamet.” (Konuşan: Ayşe Arman, Hürriyet, 11 Ekim 2018)

“Ne oldu da elimizdeki iyiliklerin kıymetini bilmedik ve kaybettik?” sorusunun cevabını bulmak mecburiyetindeyiz vesselâm...

Okunma Sayısı: 1502
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı