"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fikrini açıkla(ya)mayan öğretmen olur mu?

Faruk ÇAKIR
05 Aralık 2016, Pazartesi
Devlet memurları arasında en dertli olanlardan biri de öğretmenlerimizdir.

Bir taraftan veliler, bir taraftan devlet idarecileri, bir taraftan da öğrenciler öğretmenlerimizi eleştirir. Elbette her eleştiride bir haklılık payı vardır, ama “Vur, fakat dinle” prensibi gereği öğretmenlere de kulak vermek, onların sıkıntılarını da dinlemek, bilmek ve çare bulmak durumundayız.

Asıl problem eğitim sistemini bir bütün olarak ele almamaktan kaynaklanıyor. Sadece öğretmenlerin sıkıntılarına çare arayarak eğitim sistemini düzeltmek mümkün değil. Hele hele meseleye sadece maddî imkânlar noktasında bakmak kadar yanlış bir tercih olamaz. Elbette öğretmenlerin öncelikli olarak maddî sıkıntıları çözüme kavuşturulmalıdır, ama mesele sadece ‘para’ da değildir.

12 Eylül 1980 darbesinin bir ‘hediyesi’ olan Öğretmenler Günü’nün eğitim sisteminin dertlerini tartışmak için vesile olması önemli. Öğretmenlerin dertlerini en iyi öğretmenler bilir. Bu sebeple öğretmenlere söz hakkı vermek icap eder. Öğretmenleri temsilen Eğitim-İş’in yaptığı anketten çıkan neticelere bakmakta fayda var. İşte bazı rakamlar:

Öğretmenlerin yüzde 36’sı kendisine ait evi yok. Yüzde 36’sı ev kredisi ödüyor. Yüzde 32’si kirada oturuyor.

Yüzde 21’i çocuklarının eğitimi için kredi çekti. Yüzde 25’i ek iş yapıyor. Yüzde 47’si ikiden fazla kredi kartı kullanıyor. Yüzde 22’sinin esnafa, yüzde 25’inin şahıslara nakit, yüzde 52’sinin herhangi bir bankaya, yüzde 52’sinin kredi kartı borcu var. Yüzde 30’u kredi kartının sadece asgarî borcunu ödeyebiliyor. Yüzde 24’ü borçla geçiniyor, yüzde 32’si maddî yardım alıyor. Yüzde 70’i tatilini evinde ya da köyünde geçiriyor. Yüzde 80’i her gün bir gazete, yüzde 62’si her ay bir kitap alamıyor. Öğretmenlerin yüzde 60’ı gelecekten ümitli değil. Öğretmenlerin yüzde 64’ü özgürce fikirlerini açıklayamıyor. (www.egitimis.org.tr)

Bu tablo netice itibarıyla bir ankete, bir araştırmaya bağlı olarak ortaya çıktığı için rakamlara itiraz edenler olabilir. Hata payı göze alınsa bile ortada üzücü bir tablo olduğunu kim inkâr edebilir? Evi olmayan, borç içinde yüzen, bakkala veresiye borcu olan, kredi kartlarının limitleri dolmuş binlerce öğretmen yok mu? Bilhassa büyük şehirlerde yaşayıp da öğretmen maaşıyla rahatça geçinebilen kaç öğretmen çıkar? Türkiye gerçekleri ve rakamlar ortada değil mi?

O halde ne yapılmalı? Tabloyu görüp çare aramak durumundayız. Eğitime büyük yatırımlar yaptık, okulları depreme dayanıklı hale getirdik demek yetmiyor. Elbette bu yapılanlar tebrik edilmeli, ama öğretmenler başta olmak üzere eğitim sistemindeki sıkıntılar da görülmeli. 

Hadisenin maddî yönünü bir kenara bıraksak bile ortada yine ciddî bir problem var. Her ne sebeple olursa olsun fikrini, zikrini, düşüncesini açıkmayamayan öğretmen olur mu? Olmamalı, ama oluyor. Hele günümüzde fikrini ve zikrini açıklayan bir öğretmen bir değil bin yerden ikaz alabilir. Tabiî ki fikrini açıklamak siyasî görüşünü beyan etmek ve öğrencileri bu yöne teşvik olarak yorumlanmamalı. Öğretmenlerimiz eğitimin içinde bulunduğu sıkıntıları gönül huzuruyla dile getirebiliyorlar mı? Düşündükleri çareleri ve çözüm yollarını ulaştırabilcekleri bir zemin, bir yol bulabiliyor mu?

Bunları yapamadıktan sonra velev ki maddî sıkıntılar olmasın; eğitimdeki problemler devam ediyor demektir. Hem öğretmen, hem talebe, hem de velilerin sıkıntılarını sona erdirecek çareler ve çözümler bulalım. Tabiî ki beraber ve birlikte...

Okunma Sayısı: 2843
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İlayda

    16.5.2017 19:29:45

    Öyle bir öğretmenin bulunduğunu ben düşünmüyorum.

  • Özcan Erkiş

    5.12.2016 15:42:31

    (4 ) Eğitimdeki en ciddi problemden biri de " okumamaktır." Bundan dört yıl kadar önce katıldığım bir veli toplantısında, anne-babaların şikayetlerinden biri de " çocuklar okumuyor!" idi. " Peki anne ve babalar okuyor mu? " diye sorduğumda ses çıkmamıştı. Günde 1 gazete ayda 1 kitap alamayan öğretmenlerden müteşekkil bir eğitim camiasında "okumak" faaliyeti elbette problem olacaktır. Ancak bu ayıp ve problemin birinci derecede muhatabı ve sorumlusu Millî Eğitim Bakanlığı'dır. Öğrenci ve velilere bakan yönleri de vardır. Okuyan bilir, bilen konuşur hakikatince; çocuklarını okutan veliler olarak, eğitimle ilgili olarak çözüm önerilerini okul idarelerine ve millî eğitim yetkililerine pekâlâ iletebilirler. İletişim çağında yaşıyoruz. İleri ülkeler kızıl gezegen Mars'ta medeniyet kurmaya hazırlanıyor, haberimiz var mı? Biz daha eğitim sistemini rayına oturtamadık.......

  • Özcan Erkiş

    5.12.2016 15:00:39

    (3) "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış"diye bir tabirimiz vardır. Şimdilere kalsaydı tabir muhtemelen şöyle olurdu:"Doğru söyleyeni medrese-i Yusufiyeye koyarlar!" Bir öğretmenin "özgürce fikrini açıklayamaması" daha da vahim. Demokrasi ve hürriyetten bahsedenlerin kulakları çınlasın!! Din ve vicdan ile düşünce ve ifade hürriyeti Anayasa teminatı altında değil miydi? "Evet öyle ama onlar 'güçlüler için!' dediğinizi adeta duyar gibiyim. Öğretmenlerin maddi manevi durumu eğitimin mevcut ahvalini gösteriyor. Çözümü eğitimin bütün unsurlarıyla (maddi manevi) ele alınıp gözden geçirilmesinde....

  • Özcan Erkiş

    5.12.2016 14:42:26

    (2)Efendimiz Aleyhissalâtu vesselâm' ın "Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim" nurefşan beyanı yanında "Ben muallim olarak gönderildim" diye de buyurmuştur. Bu sebepten öğretmenlik mesleğine "peygamber mesleği" de denmektedir. Hem Kur'an-ı Hakîm' ın ilk emri de "oku" o olmakla eğitimin kıymeti ve ehemmiyeti ve ciddiyeti ve lüzumu da toplumsal ahvalimiz ile ortadadır. Hem Üstad Hz.lerinin (ra) bir asır öncesinden, "düşmanımız üçtür" demiş ve ey birinci sırada "cehaleti" zikretmiştir. Cehaletin ilacı da eğitimdir. Zamanımız Onu haklı çıkarmadı mı?

  • Özcan Erkiş

    5.12.2016 14:25:18

    Sayın Çakır, binlerce teşekkürler. İnşaallah yazınızı ve bahsi geçen anketteki müessif tabloyu Millî Eğitim'in etkili ve yetkili sorumluları görür, okur ve dikkate alırlar. Tablo hakikaten vahim. İnanın öylesine üzüldüm ki, ekseriyeti günde 1 gazete ayda 1 kitap alamayan, üstelik istikbal endişe yaşayan öğretmenlerin verecekleri eğitimle, çocuklar istenen kıvam ve keyfiyette nasıl yetişecekler? Anket her ne kadar Öğretmenleri nazara vermekte ise de netice olarak eğitim onların omuzlarına yüklenmiş ve çocuklar onlara emanet edilmiştir.

  • sivasli

    5.12.2016 08:15:11

    darbeyi öğretmenler yapmış galiba en çok onları içeri aldılar işten attılar...!!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı