Şükür ki baştan sona kadar haklı oldukları halde mahkûm edilmeye çalışılan Filistinlilere destek olanlar da var.
Dünyanın değişik yerlerinde düzenlenen protestolarla İsrail en ağır dille kınanırken Filistinlilerin hakkı teyid ediliyor. Akla, “Bu gayretlerin faydası var mı?” sorusu gelebilir, ama bugün değilse yarın mutlaka bu tepkiler netice verecek ve inşallah Filistin de huzura, barışa kavuşacak.
İsrail’e karşı dikkat çeken tepkilerden biri de Güney Afrika’dan geldi. Güney Afrika’nın sembol isimlerinden olan Nelson Mandela’nın (1918-2013) torunu Mandla Mandela, yaptığı açıklamada “Filistin’i ziyaret ettiğim zaman onların bizim burada yaşadığımızdan daha ağır bir ırk ayrımcılığına tabi tutulduğuna şahit oldum. İsrail Birleşmiş Milletler kararlarını hiçe sayarak Filistinlileri katlediyor. Dedem Mandela bu sorunu zamanımızın en büyük problemi olarak deklare etti. Mandela’nın mücadelesine destek veren tüm dünya ülkelerini artık sessizliklerini bozarak Filistin halkının mücadelesine de destek vermeye çağırıyoruz” demiş. (AA, 15 Mayıs 2018)
Güney Afrika Parlamentosu önünde düzenlenen protestoya, iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi (ANC) başta olmak üzere toplumun birçok kesiminden temsilciler, dinî liderler ve binlerce Güney Afrikalı da katılmış. Gösteriye katılan ANC Genel Sekreter Yardımcısı Jessie Duarte de, “Evine dönmek isteyen masum anneleri, çocukları öldüren ve insanların toprağını gasp eden hırsız bir devlet ile ilişkilere devam etmemizin bir anlamı yok” diye konuşmuş.
Gösteriye “Yahudiler olarak İsrail’in tutumunu kabul etmiyoruz” diyen “Özgür Filistin için Güney Afrika Yahudileri Derneği (SAJFP)” ve “Güney Afrika Anglikan Kiliseleri” de destek vermiş.
Çok önemli tepkilerden biri de ABD’de yaşayan ünlü Yahudi profesör Norman Finkelstein’dan geldi. Antisiyonist söylemleriyle bilinen ünlü profesör Finkelstein, kişisel internet sitesi ve twitter hesabından yaptığı açıklamalarda şöyle demiş: “Katil devlet: 14 Mayıs 2018’deki barışçıl Büyük Dönüş Yürüyüşü sırasında İsrailli keskin nişancılar tarafından 55 Filistinli öldürüldü ve 2 bin 410’u da yaralandı. İsrailli katiller tarafından öldürülen bütün Gazzeli şehitlerin hatırasını anıyoruz.”
Dünyanın gözü önünde ve neredeyse ‘canlı yayın’da cinayet işleyen İsrail’in bu cesareti ABD Başkanından aldığını herkes görüyor. Amerika, daha doğrusu Trump, ülkesinin büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasıyla sadece Filistin’i değil, Ortadoğu’yu da ateşe atmış oldu. Amerika’nın şimdiki idarecilerinin İsrail’e bu derece destek olması büyük bir hata. Ne var ki ABD’de iktidarda olan yöneticiler kendi ülkelerine de fayda vermeyecek bu yanlış politikalara dört elle sarılmış vaziyette.
Mesele, Filistin’in haklı dâvâsına sahip çıkanları bir araya getirebilmekte. Her dilden ve her dinden İsrail’in zulmünü kınayanlar var. O halde bu tepkileri bir noktaya yönlendirebilmek gerekir. Türkiye ve belki de İslâm ülkeleri hadiseye böyle bakmalı ve İsrail’in zulmüne itiraz eden kişi ve kuruluşlarla buluşmalı. Bu yapılabilirse İsrail de, ona ölçüsüz destek veren Amerika da yanlışta ısrardan vazgeçmek mecburiyetinde kalır.
Ne olursa olsun diplomasinin bütün kanalları ve imkânları kullanılarak Filistin’de akan kan durdurulmalıdır. 10 yılı aşkın bir süredir Gazze abluka altında ve insanlar en temel insanî ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak. Böyle gitmez ve gitmemeli. Akıllı adımlar atılmak suretiyle inşallah haklı olan Filistin kazanacak. Çünkü biliyoruz ki zulüm devam etmez...