Bir seçim günü daha geride kaldı.
Ortaya çıkan tablodan herkesin alacağı dersler vardı. Bu neticeden, bu tablodan gerekli dersleri alanlar bir sonraki seçimde de kazanmaya devam eder. Yok, millete küsen, ortaya çıkan tabloyu doğru okuyamayan siyasetçiler ve partiler ise kaybetmeye devam eder. Eşyanın tabiatı bunu gerektirir.
Seçimin hemen ardından yapılan açıklamalarda önümüzdeki dönemde reformların yapılması istendi. Bu yöndeki çağrılar daha çok iş dünyasını temsil eden kuruluşlardan geldi. Elbette reformlar yapılmalıdır, ama Türkiye’nin tek derdi ekonomideki sıkıntılar değildir. Asıl meselenin siyasi ve sosyal ve hukuki meseleler olduğunu görmek gerekir. Kısaca, reformlara hak, hukuk ve adalet cenahından başlamak icap eder.
TÜSİAD’dan yapılan açıklamada “Yerel seçimlerin de geride kalmasıyla, önümüzdeki seçimsiz dönem ekonomik, sosyal ve siyasal reform gündemimiz için önemli bir fırsattır” denilmiş. Açıklamada, “Bu çerçevede hükümetimizin 20 Eylül 2018 tarihinde açıkladığı ‘Yeni Ekonomik Program’ doğrultusunda sıkı para ve bütçe politikaları ekonomik güven ortamı için öncelik olacaktır. Eş zamanlı olarak yatırım ortamı, eğitim, dijital dönüşüm ve iş piyasası başta olmak üzere tüm temel alanlardaki yapısal reformlarda hızla ilerlenmesini temenni ediyoruz. Yeni reform döneminde öncelikli hedefimiz ekonomik sorunlarımıza kalıcı çözümler üretmek olmalıdır” görüşüne yer verilmiş.
TÜSİAD’ın açıklamasında şu tesbitler de var: “Bu bütüncül yaklaşım çerçevesinde, hukuk devletinin, özgürlüklerin ve bağımsız düzenleyici kurulları ile piyasa ekonomisinin güçlenmesi yönündeki tüm atılımlar Türkiye’nin demokrasisi, milli birlik ortamı ve küresel rekabet gücü açısından belirleyici önemdedir. Hızla değişen uluslararası ekonomik ortamda, Avrupa Birliği üyelik hedefini sorgulatmaksızın, hizmetler, tarım, dijital tek pazar ve kamu ihaleleri gibi önemli alanlara genişlemiş bir gümrük birliğinin gerçekleşmesi de, Türkiye’nin milli menfaatleri açısından son derece faydalı olacaktır.” (31 Mart 2019)
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) de benzer tesbitlere dikkat çeken açıklamasında şu görüşlere yer vermiş: “Seçim süreci geride kalırken, YASED olarak dileğimiz, ülkemizin önümüzdeki dönemde öncelikli olarak ekonomiye ve iş ve yatırım ortamının ilerlemesine odaklanması ve bunu sağlayacak yapısal reformların hızla hayata geçirilmesidir. (...) Bu yaklaşımın tüm siyasi partiler tarafından ortak olarak benimsenmesinin önemine inanıyoruz.”
Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran da, “Artık ekonomiye odaklanalım. Önümüzde 4,5 yıl seçimsiz bir dönem var. Bu dönemde ekonomimizde katma değerli üretimi sağlayacak yapısal reformları tamamlayalım” demiş. (haberturk.com, 1 Nisan 2019)
İş dünyasının temsilcilerin açıklamaları elbette bunlarla sınırlı değil. Daha başa kuruluşlar da benzer açıklamalar yaptı. Hadiseye ekonomi penceresinden bakanların önceliğin ekonomide olmasını istemesi tabiidir. Bununla birlikte işin özünde ve esasında hak, hukuk ve adalet ihtiyacı olduğu da bilinmek durumundadır. Bu noktada ABD’li yatırımcı, dünyanın en zengin insanlarından biri olan Warren Buffett’in şu sözüne dikkat çekmek gerekir: “Hukukun üstünlüğü, piyasa ekonomisi, ve liyakata olan inanç ile Amerika’nin refahını arttırmaya devam etmesi kesindir.”
İş dünyası da temeldeki meselenin hukukun üstünlüğü ve liyakat olduğunu dile getirdiği gün Türkiye’nin problemlerini çözümü çok daha kolay olacak inşallah. Hak, hukuk, adalet ve liyakat ihtiyacını dile getirmeye devam edelim.