Dünyada pek çok yerde ve pek çok konuda adaletsizlik yaşandığı kabul edilen bir mesele. Aynı zamanda dünyada nizam verme iddiasındaki ülkelerin de çifte standartlı kararlar aldığı şüphe götürmez.
Bunun yerine herkes için hak, herkes için hukuk ve herkes için adalet istense mesele kalmayacak. Nasıl ki ‘Biri yer biri bakar, orada kıyamet kopar’, aynı şekilde bir yerde adalet, bir yerde adaletsizlik olursa yine orada hükmen kıyamet kopmuş sayılır...
Şu anda dünyanın yaşadığı en büyük krizlerden biri de budur. Adalet, insanca yaşamak ve zenginlik her ülke ve insan için istenmiş olsa kavga olur mu? Ülkeler arasında uygulanan çifte standart dünyanın halletmesi gereken meselelerin başında geliyor.
Bu anlamda isabetli bir çağrı ve soru ABD Kongresi’ne giren ilk başörtülü Müslüman kadın unvanını taşıyan Somali asıllı İlhan Omar’dan gelmiş. ABD’nin Suudi Arabistan konusundaki sessizliğini eleştiren İlhan Omar, “Neden Suudi Arabistan’ı, diğer ülkelerle aynı insan hakları standartlarına tabi tutmuyoruz?” diye sormuş.
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’ne seçilen İlhan Omar, burada yaptığı konuşmasında, Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyonun Yemen’de Husilere karşı yürüttüğü savaşın dünyadaki en büyük insanî krizlerden birine yol açtığına işaret ederek, “Son 3 buçuk yılda, 17 binden fazla insan öldürüldü. 40 bin kişi yaralandı. 3 milyon kişi ülke içinde yerinden edildi. 22 milyon kişi yardıma muhtaç. Milyonlarca insan açlığın eşliğinde. Suudi Arabistan önderliğindeki savaş sebebiyle kolera salgını var. Bu, tarihteki en kötü kolera salgınlarından birisi” değerlendirmesinde bulunmuş. (AA, 7 Şubat 2019) Mesele sadece Suudi Arabistan meselesi değil elbette. Bu örnekte olduğu gibi başka ülkeler de farklı uygulamalara tabi tutuluyor.
Madem demokrasi insanlık için iyi bir idare şeklidir ki öyledir; o halde bu ‘iyi’ dünyanın her yeri için istenmesi icap etmez mi? Nasıl olur da ‘demokrasi kahramanı’ olduğunu iddia eden ülkeler menfaatleri gereği demokrasi ile idare edilmeyen ülkelerle dostluk kurar? Hak, hukuk ve insan hakları maddî menfaatler karşılığında değiştirilebilir mi?
İlhan Omar’ın gündeme taşıdığı sorunun muhatabı sadece Amerika değildir. Az ya da çok her ülke ve belki de her insan bu soru ile muhatap olmalıdır. Bir ülkede yapılan yanlışa itiraz ederken, benzer bir yanlışı başka bir ülke yaptığında ses çıkarmamak da aynı anlayışın neticesi değil midir?
Bir yanlış meselâ Mısır’da yapılınca itiraz edip, Suriye’de yapıldığında ses çıkarmamak çifte standart olmaz mı? Almanya’nın yaptığı bir yanlışa itiraz edip, Rusya’nın yaptığı yanlışı görmezden gelmek iyi niyetle izah edilebilir mi?
Uluslararası ilişkiler ekseriyetle menfaatlere göre şekillenir, ama bu gidişin tersine dönmesinde fayda var.
Bunu da ancak hakikati dile getiren idareciler hak, hukuk ve adalet için yola çıkan sivil toplum kuruluşları yapabilir. Mümkün olsa ve dünyadaki bütün iyiler bir araya gelse, meseleye bu pencereden bakılması gerektiğini ilân etse, o ülkelerin idarecileri de buna göre kendilerine çeki düzen vermek mecburiyetinde kalmaz mı?
Bu soru bütün ülkeleri doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiriyor. Bir ülkenin yanlışına itiraz edip başka ülkenin yanlışını savunmak dünyaya adalet getirmez. Dünyanın neresinde ve kim tarafından yapılmış olursa olsun ona itiraz edilebildiği gün dünyaya adalet gelmiş olacak.
Bilelim ve buna göre çalışalım...