Buna rağmen hiç kimse bu dertlerin çaresiz olduğunu söyleyemez. Samimi olarak istense büyük görülen ekonomik, siyasî ve sosyal dertler de çözüme kavuşturulabilir. İlk ve son şart; çare bulmayı samimi olarak istemek ve bunun için gerekli adımları da atmak...

Bilhassa dış politika noktasında bir tıkanma yaşandığı görülüyor. ‘Komşularla sıfır sorun’u hedef alırken bir anda ‘herkesle arası bozuk olan ülke’ hâline geldik. Sadece komşularımız değil, komşumuz olmayan ama bir şekilde ekonomik ve siyasi ilişkilerimiz olan ülkelerle de aramız bozuldu. ‘Dostları çoğaltacağız’ diye yola çıkılmışken dostlar iyice azaldı. “Hayır, azalmadı. Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler bize dost. Her kararımıza destek oluyorlar” diyebilen var mı? Varsa bile yaşanan gerçekler bu iddayı tasdik ediyor mu?

Ülkemiz, son günlerde kritik ziyaretlere ev sahipliği yapıyor. Bir yanda ABD, diğer yandan AB ülkelerinin temsilcileri gelip idarecilerle önemli görüşmeler yapıyor. Elbette bu görüşmelerde tam olarak neler konuşulduğunu bilemeyiz, ama kamuyona yansıyan bilgilere göre ‘temel meseleler’ konuşuluyor. Belki de en önemli konu olarak gündeme gelen Suriye meselesi bile bu temel meseleler arasında tali, ayrıntı gibi kalabilir. Nedir temel meselelerimiz: Hak, hukuk, adalet, demokrasi, hürriyetler ve bunlara bağlı olarak görülen diğerleri... 

Şu gerçeği görmek durumundayız ki, Türkiye bu meselelerini yola kaymadan önce ‘tali, ayrıntı’ gibi görülen diğer dertlerini dahi çözüme kavuşturamaz. Çünkü hak, hukuk ve adalet gibi konular temeldir ve temeli sağlam olmayan bir binayı yükseltmenin imkânı olmadığı gibi anlamı da yoktur.

Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, yakın zamanda üçüncü kez Ankara’yı ziyaret etmiş durumda. Kamu oyuna yansıyan bilgilere göre Jagland, siyasî ve yargı reformları konusunda idarecilerimizi ikna etmeye çalışacakmış.

Geçmişte ülkesi Norveç’te Başbakanlık, Meclis Başkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Jagland 2009’dan bu yana Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği görevini yürütüyor. Resmen Ankara tarafından davet edilmemiş olsa da Jagland’ın, en üst seviyedeki yöneticilerle görüşmesi önemli bir adım olarak yorumlanıyor.

Avrupa Konseyi; demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında çalışan bir kuruluş. Jagland’ın gündeminde de bu konuların olduğu ifade ediliyor ki tam da ülkemizin halletmesi gereken dertler bunlar.

Hak, hukuk ve adalet kavramlarını yerli yerine oturtabilsek ve bu noktadaki şikâyetleri sıfıra indirsek, herkes ‘Adaletin, şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyebilse çok daha iyi olmaz mı? “Adalet mülkün temelidir” tesbitini bütün dünyaya göstermiş ve isbat etmiş olan bir ecdadın torunları olan bu millet bunu başaramaz mı? Zorluklar ve engeller var ama samimi olarak istersek millet olarak bunu başarabiliriz ve başarmalıyız.

Adaletiyle dünyaya örnek olan bir ecdadın torunları olarak “Adaletle hükmedin. Adaleti tesis edin. Adaletsizlik yapmayın” ikazlarını almak bizim için bir töhmet, bir zül, bir kınama değil mi? Niçin bu hâllere düşelim?

Adaletli bir dünya ve adaletli bir Türkiye herkesin, hepimizin hakkı. Bunu temin için birlikte, samimi ve ciddi olarak çalışalım derim.