Risale-i Nur’dan istifade eden Nur Talebeleri bu ihtiyacı yıllar önce görmüş ve teksir makinasıyla başlayan yayıncılık hayatı günün ihtiyaçlarına göre medyanın her sahasında bulunma şeklinde bu güne kadar devam etmiş ve inşallah bundan sonra da devam edecektir. Risale-i Nur eserlerinin önce teksirle çoğaltılması, sonra matbaalarda basılması bugüne gelişin ilk adımları olarak görülmeli. Bu eserleri genç nesillere anlatabilmek için hazırlanan dergiler, gazeteler ve benzeri çalışmalar hep bu maksada hizmet etmiştir.

İttihad gazetesi Nur Taleberinin haftalık olarak yayınladığı ilk gazetedir ve yayınlandığı dönemde büyük hizmetlere imza atmıştır. Elbette öncesinde çeşitli dergiler de vardır, ama Risale-i Nur’u tanıtma maksadıyla yayın hayatına atılan ilk gazete olması bakımından İttihad ayrı bir yere sahiptir.

Tabii ki İttihad’ta başlayan”Risale-i Nur’u medya diliyle tanıtma” gayreti Yeni Asya ile devam etti ve ediyor. Bu bakımdan Yeni Asya’yı “Risale-i Nur’un medyadaki dili” olarak tarif etmek çok isabetli bir tesbit olur. Gazetemiz Yeni Asya’nın kitap neşriyat bölümünün yayınladığı “İttihad’dan Yeni Asya’ya Risale-i Nur’un Medyadaki Dili” kitabı bu uzun ve meşakkatli macerayı anlatıyor. Kâzım Güleçyüz imzasıyla yayınlanan ve 30 bölümden meydana gelen kitapta hem Yeni Asya’nın yayın hayatında yaptığı ‘iyilik mücadelesi’ anlatılıyor hem de dolayısı ile son yarım asrın siyasi ve sosyal olayları hatırlatılıyor. 

İnanın, 30 yılı aşkın bir süredir Yeni Asya’da çeşitli birimlerde çalışmiş bir kişi olarak çoğu hadiseyi biz bile unutmuş oluyoruz. Kitap okunduğunda görülecektir ki Yeni Asya isimsiz ve kahraman okuyucularının duasıyla çok büyük hizmetlere vesile olmuştur.

Değişik dönemlerde ve değişik vesilelerle Yeni Asya’nın hedef alındığı ve susturulmaya çalışıldığı her halde inkar edilemez. Bu haklı ve kararlı yürüyüşün 1980’li yılları, 28 Şubat sürecindeki gayretleri unutulabilir mi? Yeni Asya’nın yayın hayatı boyunca en fazla itiraz ettiği şey darbe ve darbeci anlayış olmuştur. Böyle olmasa 1980 darbecilerinin idare ettiği Türkiye’de Yeni Asya bir yıldan daha fazla bir süre kapatılma cezası alır ve kapatılır mıydı? Yeni Asya’yı kapatanlar bu sesi susturmak istediler, ama okuyucularının da desteğiyle çok kısa sürede aynı maksada hizmet eden yeni gazelerle bu kararlı yayıncılık devam etti. Yeni Asya, Yeni Nesil, Tasvir ve çok kısa bir süre ikinci gazete olarak Hür Yurt... 

Peki, sadece 12 Eylül 1980’de mi hak ve hukuk mücadelesi verildi? 28 Şubat 1997 sürecini unutulabilir miyiz? O tarihte de yine Yeni Asya keyfi bir kararla kapatıldı ve yeniden açılana kadar Asya adıyla yeni bir gazete çıkarılarak yayın hayatı devam etti.

Yeni Asya’nın bariz özelliği çeşitli bahanelerle Risale-i Nur’u karalamak isteyenlere gerçekleri göstermek oldu. Dün de öyle idi, bugün de öyle. Vaktinde ve zamanında bu çalışmalara ihtiyaç olmadığını düşünenler bugün medya dünyasında yer almak icap ettiğini ifade ve itiraf ediyorlar. Yeni Asya’yı medya dünyasına katanların bu ihtiyacı yarım asır önce hissettiklerini unutmayalım ve haklarını teslim edelim. 

“İttihad’dan Yeni Asya’ya Risale-i Nur’un Medyadaki Dili”nde sadece Yeni Asya’nın tarihi değil, Türkiye’nin yarım asırlık tarihi de var denilse yeridir...