"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kamu tasarruf yapar mı?

Faruk ÇAKIR
10 Eylül 2018, Pazartesi
Devlet ve millet olarak her konuda israftan kaçınmamız gerektiği tesbiti her halde itiraz görmez.

Tasarruf demek, israftan uzak durmayı ve milletin imkânlarını ve paraları çöpe atmamaktan geçer. İsraftan kaçmak ve tasarruf etmek sadece kriz dönemlerinde değil, her zaman öncelikli gündem maddesi olmak mecburiyetindedir. 

“Kamu, yani devlet tasarruf yapar mı?” sorusunun doğru cevabı, “Elbette yapar ve yapmalı” şeklinde olmalı. Fakat Türkiye gerçeğini göz önüne aldığımızda bunun mümkün olmadığını da söyleyebiliriz. Hepimiz söz ile “Tasarruf yapmalıyız” deriz, ama bunu başarabildiğimizi söylemek kolay değil.

Maddî sıkıntıların öne çıkması ve zamların gündeme gelmesi sebebiyle tasarruf tedbirleri yeniden hatırlanmış. Konu ile ilgili bir haber özetle şöyle: “Kamuda kapsamlı bir çalışma başlatıldı, ‘Enflasyonla topyekûn mücadele’, tasarruf ile başlayacak. Bu karar çerçevesinde, kamu araçlarında tasarruf için düğmeye  basıldı. Tüm kamu kurumları, bakanlıklar, bağlı kuruluşlar, KİT’ler ve belediyelerdeki araç sayısı azaltılacak. Tüm kamu kurumları ve belediyelerden, sahip oldukları ve kiraladıkları araç envanterleri istendi. Çıkarılan envanter listesinin 14 Eylül’e kadar Bakanlığa gönderilmesi gerekiyor. Böylece ilk defa kamu ve belediyelerin sahip olduğu araçlarla ilgili net fotoğraf ortaya konulmuş olacak. Yine bu kapsamda kamuya alınan araçların Türkiye’de üretilmesine dikkat edilecek. Araçların modelleri de düşürülecek. (www.trthaber.com, 6 Eylül  2018)

Tekrarlayalım: Tasarruf tedbirlerinin akla gelmesi ve bu konuda adım atılması çok önemlidir, iyidir. Fakat bu adımın niçin meselâ 10 yıl önce atılmadığını da sormak icap etmez mi? İlk defa kamu ve belediyelerin sahip olduğu araçlarla ilgili bilgiler bir araya toplanacaksa, bu da büyük bir ihmal değil mi? 

Her şeyin kayıt altına alınabildiği bir dünyada, bakanlık belediye ya da ‘kamu’nun sahip olduğu araç sayısını ve durumlarını bir ‘tık’la her gün göremiyorsa ve gerekli tedbirleri almıyorsa bu duruma ne denir? Bu kiralamalar ya da satın almaların bir listesi her an ulaşılabilir olması gerekmez mi? Bu tablo dünya liderliğiyle açıklanabilir mi?

İçinde bulunduğumuz tabloyu ortaya koyan bir tesbit daha var: “Her dönem kamu genişledi. Asker, emniyet, yargı da dahil bürokrasi lükse boğuldu. A partisi, B partisi, C partisinden belediyeler devletin parasını yok yere harcadı. Kamu bürokratlarının konformist ve israfçı tutumu bugün de sürüyor. Almanya veya Japonya’dan zenginmişiz gibi, şube müdüründen genel müdür yardımcısına, daire başkanından danışmanın  danışmanına kadar herkese araç-şoför verildi. Akaryakıt, yağ, bakım, yıpranma da beleş olunca adamlar çocuğunu okula, eşini AVM’ye bu araçla yollamaya başladı. (...) Belediyeler, taşeronlara avanta sağlamak için her yıl kaldırım döşedi, asfalta çizgi çekti, boş-beleş kitap bastı, konser verdi. İhtiyacı olan da olmayan da kamu binası kiraladı. Hatta kendi binasını bedavaya verip bakanlığı ya da genel müdürlüğü rezidanslara taşıdı. Yeni binalara Amerikan tarzı odalar yapıldı. Kendi lokalleri, misafirhaneleri, yazlıkları olsa da toplantıları 5 yıldızlı otellerde yaptı.” (Dilek Güngör, Sabah, 7 Eylül 2018)

Kamuda tasarruf adımı atmaktaki gecikmenin Türkiye’ye maliyetini çıkarabilecek bir araştırma var mı? Nasıl ve ne kadar uygulanacağı da şüpheli tasarruf tedbirlerinin bugün değil de 15 yıldan beri ya da 40 yıldan beri uygulandığını bir düşünün. İsraf batağına düşmeyip tasarruf şemsiyesi altında olsaydı krizlere  sürüklenir miydik?

Fert ve devlet olarak mutlak surette tasarruflu yaşamak durumundayız. 

Hele hele devletteki israfa göz yummak millet ve memleket için büyük felâket olur.

Okunma Sayısı: 2174
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-3

    10.9.2018 14:15:49

    Meselâ, şehrimizin en işlek caddesinin delik-deşik olmasına aldırmayan belediye, aklımızla alay edercesine, 2017'de, bizim vergilerimizle bilmem kaç bin vatandaşı bilmem ne şehrine yaptırdığı seyahatin reklamını yapıyor. Allah akıl, fikir, iz'an ve insaf versin. İşte bir israf örneği! Kriz olunca "aynı gemide" olduğumuzu hatırlayan ve hemen millete "kemer sıkma" tavsiyesinde bulunanlar, kamuda göreve gelince, üstüne vazife olmayan işleri yapmakla kamu kaynaklarını israf etmiş ve kul hakkına girmiş olmuyor mu? İsraf etmemek ve tasarruf etmek işte bunun için önce bir zihniyet sorunudur diyoruz. "Tüyü bitmemiş yetim hakkı!" nutuklarını onlarca yıl binlerce kez duymadık mı? "Âyinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" diyen şair gibi netice nedir ona bakalım. İsrafa göz yuman ve hele hele alkışlayanlar, "tüyü bitmemiş yetimin hakkını" bakalım nasıl ödeyecekler?

  • Gündüz Alp-2

    10.9.2018 14:01:51

    Yaşadığımız krizin ciddi anlamda analizini yapmak yerine, "dış düşman" üzerinden toplumsal bir algı ve refleksle hareket ediyoruz. Çözüme katkı sunmayan, krizi derinleştiren ve gerçek sebeplerini gözlerden gizleyen bu yanlış ve yanıltıcı tavrın kimseye hele ülkeye zerrece yararı yoktur. Madem "düşman" var ve yapacağını yapıyor, ya ülkeyi 16 yıldır tek tabanca yönetenler ne yapıyorlar, bunu sormak gerekmez mi? Kriz bir sonuç ise (ki öyledir) ve yerden mantar biter gibi kriz bitmeyeceğine göre bunun bir öncesi ve sebepleri olmalı değil mi? İsraf, uzayın kozmik canavarı kara delikler gibi kamunun kaynaklarını yalayıp yutmakla millete çeşit çeşit krizler yaşatmaktadır. Sizin yazınızı okuduğumuz bugün bir başka gazetede, bir ilçede kamuya ait bir makamda maalesef, hanımların "kısır partisi" düzenlediğini ibretle okuduk. Yazık değil mi bu millete?

  • Gündüz Alp

    10.9.2018 13:44:30

    Sayın Çakır, Kamu herkesten önce ve herkesten çok tasarruf yapmalıdır. Fakat bundan önce söylenecek söz ise: ASLA İSRAF YAPMAMALI, olmalıdır. Fakat bu mesele, kriz zamanında hatırlanmamalı, kamunun hayatına her daim hâkim olmalıdır. Milletten önce kamu kemerlerini sıkmalı, israftan uzak durmalıdır. Müsrifin sonuçta müflis olması kaçınılmazdır. İsraftan uzak durma ve tasarruf da sonuçta bir zihniyet meselesidir. Çünkü; 1."İtibardan tasarruf olmaz" deyip israfa yelken açan, 2.Araba saltanatını" Çerez parası bile değil" deyip önemsiz gösteren, 3. Kamuda "Hizmetkârız" deyip tam aksine israf, kibir ve tahakküm kokan bir yaşantı sergileyenlerin kamu kaynaklarını israf etmeme ve kamuda tasarruf yapması pek mümkün görünmemektedir. En son üç örnek::Bir ilçe kaymakamının makam odası, bir ilin valisinin makam arabası ve sarayın 3 Ağustos resepsiyonu. (Basın)

  • Gündüz Alp

    10.9.2018 13:33:02

    Kamu herkesten önce, herkesten daha çok tasarruf yapmamalıdır. Fakat bundan önce söylenmesi gereken: -asla- İSRAF YAPMAMALIDIR. Bu bir zihniyet meselesidir. Çünkü, 1."İtibardan tasarruf olmaz"deyip tasaerufu reddeden, 2. Araba saltanatı için "Çerez parası bile değilHer fırsatta "hizmetkârız" diyenlerin yaşantısına baktığımız zaman hiç de öyle olmadığını görüyoruz. "İtibardan tasarruf olmaz" diyerek, meselâ, basının diline düşen bir ilçe kaymakamının makam odası, il valisinin arabası, sarayın resepsiyonu gibi örnekler bize, tasarruf ve kemer sıkmanın sadece millete düşen tek taraflı bir vecibe imiş gibi

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı