Diyelim ki nükleer savaş olmadı; ‘su’dan sebeplerle bir savaşın çıkma ihtimali de var. O da olmasa küresel ısınmanın dünya için büyük bir tehlike olduğuna dikkat çeken de var. Bunların hiçbiri olmasa kıyametin kopması yakın! Kısaca ya da uzunca ölüm var ölüm!
Hiç ihtimal verilmese de nükleer bir savaşın kapımızda olduğunu söyleyen uzmanlar var. Diyelim ki nükleer savaş olmadı; ‘su’dan sebeplerle bir savaşın çıkma ihtimali de var. O da olmasa küresel ısınmanın dünya için büyük bir tehlike olduğuna dikkat çeken de var. Bunların hiçbiri olmasa kıyametin kopması yakın! Kısaca ya da uzunca ölüm var ölüm!
Dünyanın önde gelen uluslar arası hukuk uzmanlarından biri olan Prof. Dr. Richard Falk, İstinye Üniversitesi (İÜ), Topkapı Kampüsü’nde düzenlenen bir programda yaptığı konuşmada kapımızdaki tehlikelere dikkat çekmiş.
Dünyadaki en büyük tehlikenin muhtemel bir nükleer savaş ve küresel ısınma olduğuna dikkat çeken University Of California Öğretim Üyesi Prof. Falk, ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkeyi satranç yerine poker oynar gibi yönetmekle suçlamış. (DHA, 6 Temmuz 2018)
Konferansta jeopolitik suçlar, İslamofobi, insan hakları, demokrasi ve iklim değişikliğinin insan güvenliğini nasıl etkilediği konusunda tesbitler yapan Prof. Dr. Falk, kaynaklara sahip olma savaşı yaşandığına işaret ederek şöyle demiş: “Bu durum din, dil, ırk, statü gibi ayrıştırıcılarla insanlar arasında kaynakların kontrolü üzerinde ve kimin saygı göreceği konusunda yarış ortaya çıkarıyor. Bu yarış da insan doğasında köklü bir sorundur. Bu soruna çözüm yok aslında, bazı insanlar diğerlerine göre daha baskın. Çekingen insanların kontrolü sağlamak için çeşitli durumlarda baskın insanlarla mücadele etmesi devrimsel başarılar ortaya çıkarıyor. İnsan doğasında tekrar eden kültürel, çevresel ve ekonomik kontrole sahip olma isteği sebebiyle çözüm bulunamıyor.”
Sıcak tartışma konusu olan “İslamofobi/İslâmdan korku”ya da dikkat çeken Prof. Dr. Falk, “Ulusal ve uluslar arası olmak üzere topluma yön verme isteği Batıda dinler arası bir rekabete dönüştü. Özellikle ABD, batıda İslâm’ı, Hıristiyanlığın kötü bir zıttı olarak görme eğilimi baş gösterdi. Politik liderler, dinî toplumu yönetmek için kullanabilecekleri bir araç haline getirdi. İslamofobik yaklaşımının en bariz örneğini maalesef şu an ABD’de Donald Trump yönetimi ile görüyoruz” demiş.
Hiçbir savaşın çıkmasını istemeyiz, ama bu haksızlık ve adaletsizlik dünyada hüküm sürmeye devam ederse ülkeler arasında değilse de ‘tabaka-i beşer/ gelir seviyesi farklı insanlar’ arasında bir ‘kavga’nın çıkması muhtemeldir. Nükleer savaş ya da iklim değişikliği ile ilgili konularda söz sahibi dünya ülkelerinin idarecileri olsa da, insanlar arasındaki muhtemel ‘savaş’ı durdurmak için her insanın yapabileceği bir şeyler vardır. Muhtaç bir insana el uzatmak, sadâka ya da zekât vermek dolaylı olarak muhtemel savaşların çıkmasına mani olabilir. Göle atılan bir taş gibi, ondan kaynaklanan ‘iyilik dalgaları’ dünyanın her yerine ulaşabilir.
Bu noktada sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşüyor. İnsanların aklına, kalbine ve gönlüne ulaşmak mümkün olursa aileden başlayarak mahalle, köy, ilçe ve şehirlerde barış havası hükmeder.
Ülkemizde hissedilen gerginlik komşularımıza da sirayet ederse barış beklerken yeni savaşların çıkması kaçınılmaz olur. Oysa hem Türkiye’nin hem komşularımızın hem de bütün dünyanın barışa, kardeşliğe ve iyiliğe ihtiyacı var. Savaşı sadece silâh tüccarları ister.
Kapımızdaki ‘ihtilâf’ tehlikesinin farkına varalım ve kardeşlik duygularının hükmetmesi için duâ edelim.