Bunun için özel bir yer olması şart değildir, yani her yerde namaz kılınabilir. Bununla birlikte mescidler ve camilere de ihtiyaç duyulmuştur. Dünyanın her yerinde camiler ve mescidler bunun için yapılmış...
Geçtiğimiz Cuma günü ABD’nin başşehri Washington’daki tarihî Washington Ulusal Katedrali’nde ilk kez Cuma namazı kılınmış. Daha önce pek çok ülkedeki kiliselerde namaz kılındığı olmuştu. Hatta, Avrupa’nın pek çok ülkesinde cemaatsiz kalan çok sayıda kilise Müslümanlara devredilmiş ya da satılmış ve cami olarak kullanılıyor. Ancak, Washington Ulusal Katedrali, bazı Amerikan başkanlarının göreve geldiğinde yemin törenlerinin gerçekleştirildiği yer olması bakımından da önemli. 
Güney Afrika’nın Washington Büyükelçisi İbrahim Resul’un önderliğinde, bazı Müslüman sivil toplum kuruluşlarının liderlerinin de aralarında bulunduğu kadın ve erkeklerden oluşan yaklaşık 100 kişilik cemaat Cuma namazı için dâvet edilmiş...
Rahibe Gina Gilland Campbell, namaz öncesinde yaptığı konuşmada Müslümanları katedralde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduklarını anlatmış. 
Sivil toplum kuruluşu Dulles Bölgesi Müslüman Toplumu (ADAMS) Mütevelli Heyeti Başkanı Rizwan Jaka da şöyle konuşmuş: “ Washington Ulusal Katedrali Amerikan halkı için büyük bir öneme sahip ve bugün buraya misafir olarak dâvet edildik. Burada ilk kez Cuma namazını kılacağız. Bu etkinlikle de dünyaya dini özgürlüklere sahip çıkmaları çağrısında bulunuyoruz.”
“Bugünkü etkinlik de savaş değil, barış çağrısında bulunuyor” diyen New Jersey İslâm Toplumu yöneticisi Muhammed Shebli ise en dikkat çekici tesbiti yapmış: “Savaş bölgesinde insanların ‘Allahu ekber’ demesi birçok kişiyi korkutuyor. Ancak tekbirin anlamı ‘Allah büyüktür’. Peygamberler Muhammed, İsa, Musa’nın hepsinin aynı mesajı verdiğini görüyorsunuz ve bunlar İbrahim peygamberden gelen mesajlar ki bunun anlamı ilahımız bir, mesajımız bir, dünyamız bir. Birbirimize elimizi daha fazla uzatmalıyız, birlikte daha fazla yemeliyiz, birlikte daha fazla ibadet etmeliyiz her yerde.” (AA, 15 Kasım 2014)
New Jersey İslâm Toplumu yöneticisi Muhammed Shebli’nin ‘tekbir’in mânâsını hatırlatması çok isabetli. “Allahu ekber” denmesinden korkanların bir kısmı belki de ‘tanrı’ dedikleri “Allah’a inanıyor. Buna rağmen, ne denilmek istendiğini bilemedikleri için bilmedikleri ‘söz’e düşman oluyorlar. Oysa Hz. Musa da (as), Hz. İsa da (as) “Allahu ekber” dememiş midir? 
Muhammed Shebli’nin bu hatırlatması, Kur’ân-ı Kerîm’deki ayeti akla getirmez mi: “Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64. âyet)
Uluslar arası ‘ifsat şebekeleri’ aksini istemiş olsa bile, fıtrat dini İslâm; Amerika’da da kalpleri fethetmeye devam ediyor. Amerika’da ve dünyanın başka ülkelerinde yaşayan Müslümanlar, fiilleriyle ve işleriyle ‘doğru İslâmiyet’i ortaya koyabilirse kalplerin fethi çok daha hızlı, çok daha kolay ve çok daha fazla olacaktır inşallah...