Haberlere bakılırsa Türkiye, yeniden Avrupa Birliği üyeliği yolunda ilerlemeye karar vermiş. Karar verenlerin niyetini bilemeyiz, ama böyle bir kararın millet ve memleket menfaatine olduğunu söyleyebiliriz.
Bilindiği üzere Türkiye’yi idare edenler son aylarda ve yıllarda AB ile arayı iyice açmıştı. “AB bize karışamaz, onlar kendi işine baksın. [AB’ye üye kriterleri olarak kabul edilen] Kopenhag Kriterleri de ne oluyor? Olursa olur, olmazsa olmaz. ‘Ankara Kriterleri’ der, bildiğimiz yolda devam ederiz” deniliyordu. Elbette gelinen noktada AB yöneticilerinin de kabahati vardı, ama en başta siyasetçilerin hadiseye “İki Avrupa var” prensibiyle bakmaması milletimize pahalıya mal oldu ve oluyor.
İç politikaya nasıl konuşulursa konuşulsun, dışarıya, AB yöneticilerine farklı şeyler söylendiği anlaşılıyor. Konu ile ilgili haberlerde ülkemizin Avrupa Birliği’nin (AB) taahhüt ettiği vize serbestisinde kalan son kriterlere yönelik çalışma planı hazırladığı belirtiliyor. Buna göre, Türkiye’nin AB Daimî Temsilcisi, AB Komisyonu yetkililerine ‘vize serbestisine yönelik çalışma planı belgesi’ vermiş. Bu belgede kalan son 7 kritere ilişkin başlıklar yer alıyormuş.
Çalışma planında, Türkiye’nin 1 Kasım 2016’dan itibaren çiplerinde parmak izi verileri içeren uluslar arası pasaportları tedavüle soktuğu hatırlatılarak, ikinci nesil e-Pasaportların da önümüzdeki Nisan ayından itibaren verilmeye başlanacağı belirtilmiş. Çalışma planında, vize serbestisi verilmesi halinde, Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması’nın tam olarak uygulanmasının da eş zamanlı olarak yürürlüğe sokulacağı yer almış.
Aynı belgede “Siyasî Etik Kanunu” teklifinin TBMM gündeminde olduğu, Adalet Bakanlığı tarafından da Siyasî Partiler Kanunu’nda siyasetin finansmanına ilişkin değişikliklerin yapılmasına yönelik hazırlıkların devam ettiği hatırlatılmış. (AA, 8 Şubat 2018)
Bu ve benzeri taahhütler yerine getirildiğinde daha önce AB tarafından taahhüt edilen vize serbestisi şartlarından olan 72 kriteri yerine getirmiş olacağını ifade ediliyor. AB Komisyonu eğer bu teklifleri kabul ederse konu, Avrupa Parlamentosu (AP) ve 28 ülkenin temsil edildiği AB Konseyinde karara bağlanacak.
Bugün için zor görünse de bu hedefler tutturularsa Türk vatandaşları Almanya, Avusturya, Belçika, Çekya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan’a vizesiz seyahat edebilecek.
Kimileri “Bize ne, serbest olsa da biz gezemeyiz” dememeli. Çünkü bu mesele bir seviye, bir gelişme olarak görülmeli ve beraberinde getireceği iyilikler için desteklenmeli. Bu yolda ilerlemek hak, hukuk ve adalet noktasında gelişmeleri destekler.
AB ile iyi giden görüşmelerin nasıl ve niçin kesintiye uğradığı ve yılların niçin heba edildiği iyice tahlil edilmelidir. Türkiye’ye ve milletimize bir değil, yıllar kaybettiren anlayış sorgulanmalı.
İşlerin rayında ilerlemesi ve millet menfaatine olan adımların gecikmeden atılması en büyük temennimiz. Sahip olduğumuz değerlerimizle AB üyesi olabilir ve olmalıyız. İyi fiillerimizde AB ülkelerine ve orada yaşayanlara örnek olsak kaybeden biz olmayız...