Namaz kılanların olduğu her yerde mescitlere de ihtiyaç duyulur.
Hele hele okul gibi giriş ve çıkış saatleri belli kaidelere bağlı olan yerlerde mescitler tartışmasız bir ihtiyaçtır. Bu bakımdan yıllarden beri okullarda mescit açılmasını talep etmiş ve bu hususta okul idarelerine dilekçeler de vermiş bulunmaktayız.
İnsan Vakfı, “Mescitsiz okul kalmasın” adıyla bir kampanya başlatmış. Buna göre 2019 yılında İstanbul’da 40 okula mescit yapılacak. Vakıftan yapılan açıklamada şöyle denilmiş: “Proje MEB’e bağlı mescidi olmayan ortaokul ve liselerde uygulanıyor. İnsan Vakfı ve mescit yapılacak okul yönetimi arasında yapılan istişarelerle belirlenen alan mescide dönüştürülüyor. Her türlü tadilatı, düzenlemesi, işçiliği ve iç döşemesi yapılan mescitler; mihrap, minber, rahle, kitaplık, kitaplar, askı, ayakkabılık, saat, tesbih, tesbihlik, cübbe, kızlar için namaz kıyafeti, halı, perde, boy aynası, dekoratif tablolar, İslâm Medeniyeti haritası, vs gibi malzemelerle birlikte okula teslim ediliyor. Proje kapsamında ihtiyaç halinde mescit için kız ve erkeklere ayrı ayrı şadırvan da yapılıyor. Proje tamamen bağışçılarımızın, hayırseverlerin desteği ile gerçekleşmektedir. Proje kapsamında şu ana kadar İstanbul genelinde 15 okulda 27 mescidi tamamlayarak ibadete açtık.”
Tabiî ki okullarda mescit açılmasına itiraz edenler de oluyor. İtiraz edenlerin gerçekleri bilmediğini kabul etmek lâzım. Çünkü bir okulda mescit açılması, namaz kılmak isteyenlerin ihtiyacını karşılamaya yönelik bir adımdır. Bazıları mescit açıldığında bütün öğrencilerin zorla namaz kıldırılacağı gibi bir kanaate varıyor. İstemeyen birine zorla namaz kıldırmak, en başta İslâma uymaz. Zorla yapılan ve yaptırılan bir işin ibadet olarak görülmesi mümkün değil. İnsanlar bir işe zorlandığında ortaya ‘münafıklık’ çıkar ki İslâmın tasvip ettiği bir durum değildir.
Şunu da ifade etmekte fayda var ki, bu mescitler yapılırken israfa da kaçmamak icap eder. İhtiyacı karşılayacak büyüklükte bir mescit her okulun ihtiyacıdır. Ve daha da önemlisi öğrencilerin uygun lisanla namaz kılmaya teşvik edilmesidir. Şunu bilmek ve görmek icap eder ki, temelde din eğitimi vermek için açılan imam hatip liselerinde dahi namaz kılan öğrenci sayısı azalmaktadır. Mutlaka mescitler açılsın, ama bin kat daha fazla gayret sarf edilerek gençler, çocuklar namaz kılmaya teşvik edilsin, edelim. Bunun yolu da kesinlikle zorlamak değil, güzel bir lisanla namaz kılmanın iyi bir şey olduğunu anlatmaktan geçer.
Çoçuklarımıza ve öğrencilere namazı sevdirmek için Risale-i Nur’daki üslûp ve anlatımdan istifade etmek gerekmez mi? Bu hususta “Dördüncü Söz” bir misaldir. Her gün 24 saatten (altından) bir saati (bir altını) Allah rızası için harcamayı kim istemez?
Şu söz, işiten herkesi ikna etmez mi: “Hâlbuki, namazda ruhun, kalbin, aklın büyük bir rahatı vardır. Hem, cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır. Bu surette bütün sermaye-i ömrünü ahirete mal edebilir. Fânî ömrünü bir cihette ibka eder.” (Sözler, Dördüncü Söz, s. 35)
Her okula bir değil, kızlara ve erkeklere ayrı ayrı iki mescit lâzım. Bunların bağışlarla yapılması da isabetlidir. Söz mescitten açılmışken bilhassa büyük şehirlerdeki ana arterlerin kenarlarında uygun namaz ‘cep’leri ‘mescit’leri yapılmasını da istiyor ve teklif ediyoruz.
Kış aylarında yoğun trafikte mahsur kalan insanlar bilhassa ikindi ve akşam namazlarını kaçırma ile karşı karşıya kalıyor.
Son söz: İhtiyaç olan her yerde mescitler açılsın.