"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milyarderler dünyası

Faruk ÇAKIR
04 Kasım 2018, Pazar
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin en büyük delili, dünyadaki milyarderlerin her geçen gün artması ve zenginliklerine yeni zenginlikler katmasıdır.

Helâlinden kazanarak milyarder olanlara hiç kimsenin bir diyeceği olmaz. Fakat bazı zenginliklerin siyasî yollarla ya da ‘rant’la kazanıldığı da bir gerçek.

Dünya genelinde milyarderlerin toplam servetinin 2017 yılında yüzde 19 oranında tarihî bir artış göstererek 8,9 trilyon dolar seviyesine ulaştığı açıklanmış. Bir İsviçre Bankası tarafından hazırlanıp açıklanan “Billionaire Insights 2017” adlı rapora göre geçtiğimiz yıl 199 kişi milyarderler sınıfına girerken, toplam milyarder sayısı 2 bin 158’e yükselmiş.

Peki, en ucuz işçilerin ülkesi olan Çin’deki bu tablo normal midir? Nüfusun büyük çoğunluğu sıkıntılı bir hayat yaşarken milyarderlerin sayısının hızla artması iyi midir? 

Raporu hazırlayan uzmanların tahminlerine göre Çin’de bulunan milyarderlerin sayısı önümüzdeki yıllarda da artmaya devam edecek. Raporda, Çin’de 2006 yılında sadece 16 milyarderin bulunduğuna dikkat çekilirken “ülkenin büyük nüfusu ve teknoloji alanındaki gelişmelerin iş insanlarına şirketlerini büyütebilmeleri için uygun ortamı sağladığı” tesbiti yapılmış.

Tabiî ki Çin’deki tablonun benzerleri başka ülkelerde de var. Gelir dağılımındaki adaletsizlik bir ülkenin değil, bir bütün olarak dünyanın problemi. Yeryüzünde bir kişi dahi açlık sebebiyle ölümle yüz yüze geldiği müddetçe de bu problem devam etmiş olacak.

Türkiye de bu noktada sıkıntıların yaşandığı ülkeler arasındadır. Maalesef, gelir dağılımındaki bozulma her geçen gün azalacağı yerde artıyor. Asgarî ücretle geçinmeye çalışanların sayısının artması başka nasıl izah  edilebilir?

Meselâ, Türk-İş’in araştırmasına göre, Ekim ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırı yaklaşık 2000 lira olurken, yoksulluk sınırı da 6000 lira olarak hesaplanmış. Asgarî ücret alan herkes açlık sınırında ve neredeyse maaşla çalışıp da ‘yoksulluk sınırı’nda olmayan kimse yok. Türkiye’nin bu meseleyi çözmek için bin kat daha dikkatli şekilde çalışması gerektiği açıktır. Maalesef bu noktada derde devam çalışmalar yapıldığını söylemek kolay değil.

Eğer dünyanın bir misafirhane olduğu tesbiti insanlara hatırlatılırsa belki hırslar biraz dizginlenir ve komşularımız açken tok yatmaktan vazgeçeriz. “Daha yok mu?” diyen anlayışın doyması mümkün değil. O halde dünya hayatının geçici olduğu ve yardımlaşmanın en insanî hareket olduğu ilk okuldan son okula kadar okutulması ve öğretilmesi gerekir.

Keşke İslâm ülkeleri ve Müslüman zenginler bu hususta öncü olsa. Muhtaç olana yardım etmek Müslümanlığın alâmeti farikasıdır. Hem zekât tam olarak hayat bulsa İslâm âleminde fakir ve muhtaç bir kişi kalabilir mi? Hatta ve hatta, zekâtların zekâtları dahi verilse bugün yaşanan geçim sıkıntısından eser kalmaz. O halde Müslüman ülkelere çok daha fazla vazife düşüyor. Öyle güzel bir örnek ortaya konulmalı ki başka  ülkelerdeki zenginler de bundan ibret ve ders alsın. Neticede zenginler, muhtaç olanlara yardım için yarışır hale gelsin.

Milyarderler dünyasının ‘fakirler dünyası’nı görmesini ve onlara el uzatmasını temenni ederiz.

Okunma Sayısı: 1758
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı