"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

‘Su’ deyip geçme!

Faruk ÇAKIR
01 Şubat 2016, Pazartesi
Dünyaca meşhur olmuş, çığır açmış ilim adamlarının en bariz vasfı, merak etmeleridir.

Herkesin gördüğünü gören, ama merak edenler farklarını ortaya koymuş. Elmanın yere düştüğünü her halde ilk defa Newton görmedi. Onun farkı, “Elma niçin yere düşüyor da havaya uçmuyor” gibi sorular sormasıdır. Neticede Isaac Newton (Ölümü: 20 Mart 1727) “Yer çekimi olmasa elma yere düşmezdi” kanaatine varmış ve bunu da isbat edip “Newton” olarakta tarihe geçmiş.

İlim teknik yazıları yazan Neva Çiftçioğlu Banes, son 20-25 yıldır gündeme gelen, ama yeteri kadar tartışılmadan, yorum yapılmayan bazı bilgileri paylaşmış. Bunlardan biri de “Suyun hafızası olup olmadığı” yolundaki araştırma ve tartışmalardır.

Neva Çiftçioğlu Banes, konu hakkında şunları yazmış: “(Suyun bir hafızası var mı?) Konuyla ilgili çalışma ilk kez 1988 yılında Fransız immünolog Jacques Benveniste tarafından Nature Dergisi’nde yayımlandı. Her yeni buluşta olduğu gibi bilim dünyası bu araştırmanın tamamen saçmalık olduğunu ve bu kadar komik bir yaklaşımın Nature gibi önemli bir dergide yayımlanmasının tam bir fiyasko olarak tarihe geçeceğini dile getirmişti. Özetle Benveniste, suyun içerdiği her maddeyi hafızaya kaydettiğini o maddenin sudan ayrıldığında bile hafızasında bütün özelliklerini taşıdığını, örneğin suya bir zehir yerine sadece zehrin frekansı yüklendiğinde bile zehrin kendisi eklenmiş gibi içine konulan sinekleri öldürdüğünü tesbit etmişti. (...) Bilim dünyası bu tartışmaları yıllarca sürdürdü. Daha sonra Dr. Masaru Emoto sözcüklerin ve duyguların su üzerindeki yapısal değişikleri üzerinde çalışarak bilim dünyasını şaşırttı. Halk arasında ilginç karşılanan bu bilimsel incelemeler yıllarca ‘şüpheli araştırmalar’ sınıfından kurtulamadı. 2013 yılında Almanya’da Stuttgart Üniversitesi konuyu tekrar gündeme getirdi ve Benveniste’nin bütün araştırmalarını tekrar ederek aynı sonuçları aldıklarını ilân etti. Yapılan araştırmada aynı kaynaktan alınan su değişik öğrencilere verilerek bir camın üzerine damlatmaları istenmiş. Her öğrencinin damlaları donarken farklı şekilde kristaller oluşmuş. Aynı su, niçin damlatan kişiye göre değişiklik gösteriyor sorusunu sadece daha önce gerçekleştirilen Dr. Emoto’nun çalışmalarıyla açıklayabilmişler. Başka bir çalışma da suyun içerisine bir çiçek atıp bir süre bekledikten sonra alınan damlalar üzerinde yapılmış. Her damla donarken içerdiği çiçeğe benzer şekilde kristalize olmuş. 2015 yılında da benzer araştırma Max Plank Enstitüsü’nde gerçekleştirilerek benzer sonuçlar elde edilmiş. (...) İşin ilginç tarafı ise medyanın da konuya hiç eğilmemiş olması. Oysa (hâlâ tartışmalı bile olsa) bu şoke edici, bir o kadar da düşündürücü bilgilere insanlığın ne kadar çok ihtiyacı var. Suyun hafızası olduğunu ve de kişiye göre, söylenen çirkin ve güzel söze bağlı olarak yapısının değiştiğini düşünsek belki; a) Atıklarla kirleterek çirkinleştirdiğimiz suyun filtre etsek de hafızasında çirkinlik olduğunu, yudumlarken kendi çirkinliklerimizi yudumladığımızı, o yudumların hücrelerimiz tarafından absorbe edildiğini düşünürüz. b) Yaklaşık % 75’i su olan vücudumuzda bazı hastalıkların neden oluştuğuna değişik bir açıklama getirebiliriz.” (Haber Türk g., 4 Ocak 2016)

Çok uzun bir iktibas yaptığımın farkındayım, ama gerekiyordu. ‘Su’ya, ‘sudan ucuz’ diye bakmayalım. Su üzerinde yapılan bu araştırmaların ‘büyük/küçük medya’da yer almaması tesadüf müdür? Hadis-i şeriflerde boşuna mı? “Bismillah diyerek yeyiniz/içiniz” denilmiş? Unutmayalım, “Bismillah” denildiğinde ‘su’ ilâç vaziyetini alıyor. İlim adamlarının araştırmaları bunu göstermiyor mu?

Okunma Sayısı: 1529
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ömer aydin

    17.2.2016 00:40:03

    Nurculuk bu olsa gerek! Kimsenin göremediğini görebilmek;Kur'an ve sünnet ışığında Risale-i Nur perspektifiyle hayata ve hadiselere bakmaktır. Faruk ağabeyi tebrik ediyorum

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı