Komşumuz Suriye’nin nasıl olup da bu hallere düştüğü eskiden de soruluyordu, ama hal ve gidişe bakılırsa önümüzdeki günlerde çok daha fazla sorulacak.
Suriye’de yaşananları açıklayacak bir ‘yetkili’ de yok. Hemen her şehir tahrip edilmiş, farklı bölgelerde farklı devletlerin dediği oluyor.
Bir ara Suriye’nin huzura kavuşmasına çok yakın olduğumuz ilân edilmişti. Bu hususta uluslar arası görüşmeler de yapıldı, ama arzu edilen anlaşma, uzlaşma ve kararlar çıkmadı. Belki de açıklanmayan anlaşmalar yapılmış ve kendilerine göre karar alan ‘büyük devletler’ buna göre adım atıyor, bilmiyoruz. Fakat Suriye’den iyi haberler gelmediğini de unutmamak gerekir.
Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu, Doğu Guta’daki olaylara ilişkin acil, kapsamlı ve bağımsız bir soruşturma talep etmesi üzerine 23 sayfadan meydana gelen bir rapor yayımlamış. Raporda Suriye rejimi kınayarak, Doğu Guta’nın kuşatılması ve ele geçirilmesinin savaş uçları ve insanlığa karşı suçlar kapsamında olduğu duyurulmuş. (AA, 20 Haziran 2018)
Rejimin Doğu Guta’daki sivillere yaptıklarının kınandığı raporda, Doğu Guta halkının modern tarihin en uzun ablukasına maruz kaldığına dikkat çekilmiş. Raporda, şehirde çok büyük acılar yaşadığı, bazı durumlarda önlenebilir olmasına rağmen sivillerin ölüme terk edildiği not alınmış. Ayrıca yüzlerce Suriyeli kadın, erkek ve çocuğun saldırılar neticesinde öldüğü, çok sayıda ev, pazar yeri ve hastanenin de yerle bir edildiği aktarılmış.
Suriye’de yaşanan hadiseler sadece Doğu Guta ile sınırlı değil. Ülkenin hemen her şehrinde benzer tablolar ortaya çıkmış. Bir şehrin hastanesinin dahi bombalandığı düşünülürse her halde başka bir dert aramaya gerek kalmaz.
Suriye ve benzer hadiselerin yaşandığı yerlerde önemli bir problem de şu: Evler, pazar yerleri ve hatta hastaneler bombalanıyor ve çoğunlukla bunları kimin bombaladığı bilinmiyor! Aslında buraların kim ya da kimler tarafından bombalandığı elbette bilinir ve biliniyor, ama suçu başkalarına atmak için “Ben yapmadım, o yaptı” denilmek suretiyle gerçekler örtülüyor. Bugünkü teknik imkânlara göre bir şehrin, bir hastanenin kim tarafından bombalandığını bilmemek mümkün olur mu?
Doğu Guta konusunda hazırlanan rapor ilk değil, belki son da olmayacak. Fakat burada işlenen suçların “savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında olduğu”nun tesbit edilmiş olması ve rejimin ilk defa açıkça kınanmış olması dikkat çekicidir.
Raporu hazırlayan komisyon Başkanı Paulo Sergio Pinheiro da konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Sivillerin ayrım gözetmeksizin saldırıya uğramaları ve sistematik olarak yiyecek ve ilâçlardan mahrum edilmeleri tamamen tiksindirici bir durum” demiş.
Kim olursa olsun bir ‘insan’ insanları yiyecek ve ilâçlardan mahrum bırakabilir mi? Böyle bir anlayışın uzun süre hüküm sürmesi bir bütün olarak insanlığa hakaret olmaz mı?
Kim ne derse desin komşumuz Suriye, ‘fillerin tepiştiği çimenlik’ olma halinden kurtarılmalıdır. Suriye’de yaşanan insanlık dışı haller insanlığın gündemine taşınabilse muhtemeldir ki çözüm çok daha kolay olacak.
Uluslar arası ifsat şebekeleri bilerek ve isteyerek Suriye’de yaşananları insanlığın duymasına ve bilmesine müsaade etmiyor. Önce bu ‘bilgi ambargosu’ kırılmalı ve Suriye huzura kavuşturulmalı.