"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye soruları çoğalıyor

Faruk ÇAKIR
24 Aralık 2016, Cumartesi
Komşumuz Suriye’deki yangın vaktinde ve zamanında söndürülemediği için zararı bizi de ulaştı ve ulaşıyor.

23 Aralık 2016 tarihi itibarıyla “Fırat Kalkanı” operasyonu çerçevesinde şehit olan asker sayımız 37’yi buldu. Elbette askerlik mesleği sebepler tahtında bakıldığında ölüm ihtimalinin en yüksek olduğu meslek sayılabilir. Aynı zamanda vatan müdafaası esnasında vefat edenler de inancımıza göre şehit olurlar. Bu vesile ile şehitlerimize bir defa daha Allah’tan (cc) rahmet niyaz ediyoruz.

Bununla birlikte keşke savaşlar olmasa ve insanlar bu sebeple ölmese. Savaşı arzu etmek, savaş için sevinmek mümkün değil. Sulh yanı barış esastır, asıldır, arzu edilendir. Peygamberimizin (asm) hayatı buna güzel bir örnektir.

Suriye’deki savaş Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiği gibi son günlerdeki gelişmeler soruları da çoğalttı. Medyaya yansıyan bilgilere bakılırsa Suriye’deki savaşla ilgili sorular sadece ülkemizde sorulmuyor. 

Arap Diyalog Araştırmaları Merkezi Başkanlığını yürüten Şiî din adamı Şeyh Abbas Cevheri, Hizbullah milislerinin Suriye’deki varlığıyla ilgili Lübnan’ın başşehri Beyrut’ta bazı açıklamalarda bulunmuş. Şeyh Cevheri, başlarda Şii milislerin Suriye’ye gidip savaşmasını sorgulayan en küçük bir ‘ima’nın bile düşünülemez olduğunu ifade edip artık bu konuların konuşulduğunu ve sorgulanmaya başladığını hatırlatmış. Cevheri son durum tahlili şöyle: “Bugün (...) Şiî aileler, şu meşru soruyu sormaya başladılar: Suriye’de savaşa girmek neden gerekliydi? Hele de ortada küçük başarılar, büyük bir bataklık varken...” (AA, 23 Aralık 2016)

Benzer sorular ülkemizde de soruluyor. Sosyolog Nuray Mert şöyle yazmış: “El Bab çevresinde Türkiye’nin kayıpları arttı, şehit sayısı bir günde on dördü buldu. En tuhafı, Türkiye’nin operasyon amacı, Kuzey Suriye’de Kürt koridorunu önlemek, ama savaş IŞİD ile yapılıyor, zira uluslar arası koalisyon sadece IŞİD’i meşrû hedef olarak kabul ediyor. Bu şartlar altında, ‘İkinci Kurtuluş Savaşı’nın neden Suriye’de IŞİD’e karşı yapıldığını izah etmek de zorlaşıyor. En kolay olan ise askerliği bedelli yapanların savaş çığlıkları eşliğinde, bu ülkenin gencecik çocuklarının ölüme gönderilmesi.” (23 Aralık 2016)

Tekrarlamakta fayda var ki, vatan müdafaasında vefat edenler inancımıza göre şehittir. Dolayısı ile buradaki ‘ölüme gönderme’ tabirini kabul edemeyiz. Bununla birlikte ortada bir hakikat var: Muhtemelen askerliği bedelli olarak yapan, fiili olarak askerlik yapmayan, parası ile askerlik yapanların bazıları savaş çığlıkları atıyor. Peki, böyle bir hakları var mı?

Sosyal medyadaki sahte hesaplara insanlara hamasi nutuklar atmak doğru mudur? Çok arzu ediyorlarsa bu kişileri cepheye göndermek lazım. En azından insaflı olmalı savaşın değil barışın asıl olduğu, olması gerektiği söylenmeli ve yazılmalı değil mi? Niçin anaların göz yaşı aksın? Suriye’deki savaşa fiili müdahale Türkiye’nin sıkıntılarını sona erdirebilecek mi? En başta bu gidişin isabetli olmadığı söylenmedi mi? 

Sorular çoğalıyor ve bu sorulara ikna edici cevaplar verilmek durumunda. İkna edici cevaplar yoksa hatadan dönmenin fazilet olduğu akla gelmeli. Hepimiz kalıcı barış için gayret göstermek durumundayız. Evet, hepimiz.

Okunma Sayısı: 4285
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı