Bu korku, “İslamofobi” olarak isimlendirilmiş durumda. Her fırsatta ifade edilmeye çalışıldığı üzere bu korkunun sebebi İslâmı bilmemek, tanımamak ya da yanlış tanımaktır. Temeli ‘barış’ olan bir dinden kim korkar? Bilmeyenler, cehalet denizinde yüzenler ve ‘ifsat şebekeleri’nin tuzağına düşenler korkabilir. 

İşte bütün dünyayı saran bu yersiz korkuyu ortadan kaldırmak için Avrupa genelinde çok güzel bir çalışma yapılmış ve 12 farklı ülkede “Buyurun, ben Müslümanım” adlı faaliyet düzenlenmiş. Bu çerçevede ve yaklaşık 155 bin kişiye gül hediye edilmiş ve İslâmın güzellikleri anlatılmış. Bunun için cadde ve meydanlarda ‘tanıtım standları’ da kurulmuş. 

Daha önce de düzenlenen faaliyetlerin Avrupa ve dolayısıyla dünyadaki ‘İslâmdan korku’yu ortadan kaldırması mümkündür. Çünkü insanlar bilmediği şeye düşman olur. İslâmı gerçek anlamda tanıyan ve bilenlerin buna düşman olması eşyanın tabiatına aykırıdır. 

Tanıtım faaliyetlerini düzenleyen IGMG Köln Bölgesi yöneticisi Kamil Haydan, artık geleneksel hale getirdikleri bu faaliyeti, Batılı ülkelerde İslâm ve Müslümanlar hakkında var olan ön yargıları kırmak amacıyla gerçekleştirdiklerini hatırlatmış. “Bizi bizden öğrenmeleri için bu faaliyeti düzenliyoruz” şeklinde konuşan Haydan, “Gül verdiğimiz kişilere İslâmî duruşu, topluma uyum sağlayan bireyler olduğumuzu anlatmaya çalışıyoruz” demiş. (AA, 7 Nisan 2018)

Hollanda’da düzenlenen ve gazetecilerin de takip ettiği ‘Buyurun ben Müslümanım’ programında konuşan İdris Erdoğan, hedeflerinin İslâma ve Müslümanlara karşı oluşan ön yargıları yıkmak olduğunu hatırlatmış. Faaliyetin çok güzel bir inisiyatif olduğunu belirten Hollandalı Petra Warmerdam ise, “İnsanları birbirine yaklaştırmanın çok iyi olduğunu düşünüyorum. Çok yanlış anlaşılmalar ve yaşanan bazı şeyler var. İnsanlar birbirlerini genelde tanımıyorlar. En önemlisi de neler oluyor, neler yaşanıyor ve dinin muhtevası nedir, bunu anlatarak insanları aydınlatmaları çok güzel” demiş. 

İnanın bu ve benzeri çalışmalar siyasetçilerin yaptığı bin konuşmadan da faydalı, daha isabetli ve İslâm korkusunu ortadan kaldırmak için faydalıdır. “Doğru İslâmı ve İslâma lâyık doğruluğu” net şekilde ortaya koymak her Müslümanın vazifesidir. Keşke bu çalışmalar gurbetçilerimizin bu ülkelere gittiği ilk seneden bu yana yapılabilmiş olsaydı. Belki de “İslâmdan korku” hastalığı ortaya bile çıkamazdı.

Gurbette yaşayanlar bu noktada ağır bir sorumluluk taşıyor. Onların güzel bir lisanla anlatacakları ya da fiilleriyle gösterecekleri, İslâmın tanıtılması bakımından çok önemli. Belki de benzer çalışmaları İslâm ülkelerinde de yapmak gerekecek. Bilhassa son zamanlarda inançsızlığın bulaşıcı bir hastalık gibi gençler arasında yayıldığı söyleniyor. Eğer öyle ise “Müslüman ülkeler”in de bu noktada tehdit altında olduğu görülmelidir.

Unutmamak gerekir ki ‘önyargı’ları yıkmak, değiştirmek ve düzeltmek kolay değil. Bu bakımdan İslâmı doğru şekilde tanıtma çalışmalarının artması gerekir. Gurbetçilerimiz bu noktada güzel bir örnek ortaya koymuş. İnşallah yılda bir gün değil, mümkünse her gün bu noktada çalışanlar olur ve olacak.