"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tecrübeleri kim aktaracak?

Faruk ÇAKIR
11 Ekim 2020, Pazar
Siyaset bilimi ve bürokrasi konusunda araştırmaları ve eserleri bulunan Prof. Dr. Kudret Bülbül, youtube kanalı üzerinden canlı yayınlanan bir programda bürokrasinin çalışma sistemiyle ilgili dikkat çekici tesbitlerde bulunmuş.

Bülbül yaptığı konuşmada, “Türkiye de insanımız çok yazmıyor. Belli yerlerde belli görevde olan arkadaşlar hatıratlarını yayınlamıyorlar. Biz şu an da yapmış olduğumuz görevleri annemizden babamızdan öğrenmiş değiliz. Çocuklarımız ileride bizim birikimlerimizden faydalanacaklar. Bu yüzden mutlaka yazmamız gerekiyor” demiş. 

Tecrübelerin, bilgilerin ilerideki nesillere aktarılmasının da bir görev olduğunu söyleyen Bülbül, şöyle devam etmiş: “Sait Halim Paşa bir sadrazam. İstanbul’da bulunuyor, ama eğitimini, daha çok yurtdışında alıyor. Batıya giderek batılı düşünmeyen birisi batıda kaybolmamış, tam tersi gelişmeleri takip ederek çok yakından izleyen, eleştiren bunu da sağduyuyla yapan birisi. Bu şekilde düşünürler daha çok ‘daha iyi insan nasıl olur?’ arayışındalar.”

Çalışma hayatının içinde bulunanların zaman zaman birbirlerini eleştirdiklerini belirten Prof. Dr. Bülbül, “Hayatın farklı taraflarında olduğunuzda, tarafların birbirlerine nasıl baktıklarını görebiliyorsunuz. Örneğin bürokrasiden akademiye bakış. Şöyle tabirler var: ‘Bunlar hoca takımı, uçar.’ Akademiden bürokrasiye bakıl- dığında (ise) ‘Bunlar uygulamanın içerisinde boğulurlar’ deniyor. Bugün küreselleşmiş bir zamandayız, hızlı olmalıyız. Bulunduğumuz gö- revler, kurumlar, yurt dışında ne yapıyorlar? Eş değer kurumların neler yaptığını bilmezsek doğrusu çok katkı sağlayamayabiliriz. Dünden çok daha iyi işler yapıyor olabiliriz. Ama insanlar devletlerin nasıl kurulduklarını biliyorlar. Onlardan geri işler yaparsak düne göre iyi işler yapsak bile yetmeyebilir” demiş.

Tecrübe ve bilgilerin yeni nesillere aktarılması ihmal edilecek bir durum değil. Ne yazık ki bunu yapabildiğimiz söylenemez. Tabiî ki bunun için önce işlerin lâyık olanlara verilmesi icap eder. Lâyık olmayanların baş tacı edildiği bir sistemde tecrübe ve bilgiler sağlıklı şekilde yeni nesillere aktarılabilir mi?

Tecrübe, bilgi ve hatıraların kayıt altına alınmadığı da bir gerçek. Ekseriyetle bu mesele gündeme geldiği halde bu meselenin ehemmiyetini kabul etmiş değiliz. Osmanlı devrinde neredeyse her şeyin kayıt altına alındığını uzmanlar ifade ediyor. Şartlar müsbet yönde değiştiği halde son zamanlarda ‘kayıt altına alma ve muhafaza etme’ gayretlerinin azalması acaba bir zaaf değil mi?

Prof. Dr. Bülbül’ün dikkat çektiği bir başka nokta daha var ki dikkate alınmalı: “Bulunduğumuz görevler, kurumlar, yurt dışında ne yapıyorlar? Eş değer kurumların neler yaptığını bilmezsek doğrusu çok katkı sağlayamayabiliriz.” Evet, gerek bürokrasi ve gerekse üniversitelerimiz ‘başka ülkelerde yapılanlarla’ kendi yaptıklarını kıyaslayabiliyor mu? “Onlar”dan epey geri kaldığımız belli değil mi?

Okumayı, mümkün olan her şeyi kayıt altına almayı ve tecrübelerimizi genç nesillere aktarmayı hedef olarak görelim ve bunun için kararlı adımlar atalım, vesselâm. 

Okunma Sayısı: 1569
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı