"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Teröre karşı duâ

Faruk ÇAKIR
03 Eylül 2015, Perşembe
Türkiye ne yapıp etmeli, terör belâsından kurtulmalı. Tabiî ki ‘ne yapıp etmeli’ tesbitinden, hukuk dışı adımların atılması şeklindeki bir yol akla gelmemeli. Hak, hukuk ve adaleti ihya ederek terör belasından kurtulmak durumundayız.

Peki mu mümkün müdür? Mümkündür. Zaten aksini düşünmek, teröre zemin hazırlamak anlamına gelir. Yani hak, hukuk ve adaletin olmadığı yerde barışı temin etmek mümkün değil. Olsa bile geçici, sathi ve bir süreliğine barış olur ki buna da barış demek kendini kandırmaktan başka bir işe yaramaz.

Şunu da unutmamak gerekir ki, Türkiye’nin birinci acil gündem maddesi terör ve terörle mücadeledir ve öyle olmalıdır. Çünkü terörün hüküm sürdüğü yerde, barışın kalmadığı ülkede ‘dine hizmet’ dahi yapılamaz ya da zor yapılır. 

Terör sebebiyle mağdur olan illerdeki sivil toplum kuruluşları zaman zaman bildiri yayınlayarak dertlerini anlatmaya ve seslerini duyurmaya çalışırlar. Bitlis’teki sivil toplum kuruluşu temsilcileri de, Doğu Anadolu Bölgesi’nde son günlerde artan terör saldırılarına tepki gösterip ortak bir açıklama yapmışlar. Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Tezcan, yaptığı açıklamada, “Bu çatışmaların, tekrar çatışmasızlığa dönüşmesi gerekiyor. Aksi takdirde bundan sadece bölge değil, ülkenin tamamı zarar görecek” demiş. (AA, 2 Eylül 2015)

Tezcan şunu da söylemiş: “Bu olayların sona ermesi için mutlaka yazarlar, meslek odaları, kanaat önderleri, sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri, elini taşın altına koyması gerekiyor.”

Bitlis Baro Başkanı Enis Gül de, şöyle demiş: “Her şiddet binlerce kin ve nefret tohumu ekiyor. Batıda da doğuda da olaylar yaşanıyor. Bu işin vebali herkesin boynundadır. Bu toplumun daha fazla acı yaşamaması için herkesin aklını başına alması gerekiyor. Beraber, kardeşçe ve eşit şekilde bir arada yaşayalım. Bu ülke hepimizin.”

Her defasında tekrarlamak durumunda kaldığımız bir tesbit var: Terörün çaresini bulmak kolay değil, ama vardır. Teröre zemin hazırlayan sebepleri ortadan kaldırmakla işe başlamak lazım. Terörist yetiştiren bir sistem olduktan sonra, terör önlenebilir mi? Önce bataklığı kurutmaya çalışmalı. Daha da önemlisi bataklığın meydana gelmesine imkân vermemek lâzım. Ve yine, bir yıl sonrasını değil; on yıl, belki de elli yıl sonrasını düşünüp ona göre adım atmak gerekir. “Şu tedbiri uyguladık, ama terör durmadı” diyemeyiz. Doğru olan tedbirleri uygulamada ısrarcı olmak lâzım. Zor olan da budur.

Bir başka hata da; hak, hukuk ve adalet çağrılarının teröre zemin hazırladığı kanaatinin cemiyette kısmen kabul görüp taraftar bulmasıdır. “Hak, hukuk, adalet olsun” denildiğinde; “Böyle diye diye Türkiye anarşiye teslim oldu” diyenler çıkabiliyor. Bu yanlış kanaati tashih etmek lâzım. Hak, hukuk ve adalet dünyanın başka ülkelerinde anarşiye sebep olmuyor da; niçin ülkemizde anarşiye, teröre, kavgaya ve kargaşaya sebep olsun?

Haksızlığa, zulme ve istibdadın her çeşidine itiraz ederek, adalet ve hukuk çağrısında ısrarcı olmak gerekir. Adaleti ‘lüks’ olarak görmek yanlışından uzaklaşıldığı ölçüde terörün kaynaklarını da kurutulur. Aksi halde sadece bir bölge, bir şehir değil; bütün bir ülke yanar ve yanıyor.

Terörün her çeşidine karşı çıkıp; hakkın, hukukun ve adaletin tesisine el birliği ile çalışalım, vesselâm.

Okunma Sayısı: 3912
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı