Türkiye’nin, bütün dünyada dostlarını ve dostluklarını arttırmasında milletimizin büyük menfaati vardır. Büyük Türkiye olmak istiyorsak dostlarımızı arttırmanın yollarını aramalıyız.

Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Başkent Üniversitesi ve Konrad Adenauer Stiftung (vakfı) iş birliğiyle İstanbul Conrad Bosphorus Otel’de düzenlenen “İstanbul Güvenlik Konferansı 2019” konulu toplantıda konuşmuş ve önemli mesajlar vermiş.

Başka pek çok ülke gibi Almanya ile de inişli çıkışlı ilişkilerimiz var. Ekseriyetle toptancılık yaparak kızdığımız idareciler dolayısıyla bütün köprüleri atma yanlışına düşülüyor. Oysa her ülkede olduğu gibi Almanya’da da dostlar var. 

“Acaba eski Türk-Alman dostluğuna dönebilir miyiz?” sorusunu soran Almanya eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff, cevabını da kendisi vermiş: 

“Bu konuda engelleri kaldırmak daha faydalı olmaz mı? Türkiye kadar hiçbir ülkeyle bu kadar yoğun iç içe değiliz. En az 4 milyon Türk ya da Türk kökenli vatandaşımız var ve Almanya’nın başarısında çok katkıları var. Mesut Özil ile birlikte Dünya Şampiyonu olduk. (...) Türkiye kökenliler ülkemizi daha da zenginleştirdi. Her konuda bize destek oldular. Almanların  akıllarını ve özellikle gönüllerini kazandılar.”

Kültürel çeşitlilik ve değişim konusunda da değerlendirmeler yapan Wulff, şöyle devam etmiş: “Hiçbir duvar dünyanın değişmesinin önünde duramaz. Çin ve Japonya toplumlarını açtıktan sonra geliştiler. Biz de kendimizi açmalıyız. Ben bütün Müslümanlara ve Türklere şükran duyuyorum. Çünkü ülkemizi daha da zenginleştirdiler. Türkiye’de de farklı milletlerden gelenlerin zenginlik olarak kabul edilmesini diliyorum.” (AA, 30 Nisan 2019)

Wulff, dikkat çekici bir soru daha sormuş: “Türkiye’nin komşularına biz de sahip olsaydık, acaba biz de bu kadar soruna sahip olmaz mıydık?”

Tabiî ki bu haklı soruların asıl muhatabı Almanya’yı idare edenlerdir. Fakat coğrafyamızdan ve komşularımızdan kaynaklanan ‘dert’ler bizim bahanemiz olmamalı. Bu coğrafya ve bu komşulara rağmen çalışırsak, gayret sarf edersek ‘Büyük Türkiye’yi ortaya çıkarmak mümkün olur. Bunun için de her zaman hatırlatılması gerektiği üzere dostları ve dostlukları çoğaltmak gerekir. Bütün dünyadaki ‘iyi’lerle birlik kurmak, ortak çalışmalar yapmak Türkiye’nin önündeki engellerin kalkmasını netice verir.

Her halde dostlukları arttırmaya matuf bu beyanlara imza atan Christian Wulff yalnız değildir. Onun gibi “Birinci Avrupa”yı temsil eden çok sayıda siyasetçi ve idareci hem Almanya’da hem de dünyanın başka ülkelerinde vardır. Türkiye’nin yapması gereken, Wulff benzeri siyasetçilerle kafa kafaya vermek, bir bakıma güç birliği oluşturmak ve iyi yoldaki engelleri ortadan kaldırmak olmalı.

Wulff’un “Hiçbir duvar dünyanın değişmesinin önünde duramaz” tesbiti ve Çin ile Japonya’nın toplumlarını dünyaya açtıktan sonra geliştiğine dikkat çekmesi yabana atılmamalı. 

Bunca hadiseye rağmen Türkiye’yi idare eden bazı siyasetçilerin dünyaya kapılarını kapama anlayışına hizmet eden işler yapması büyük bir çelişkidir.

Dünya artık bir köy haline gelmiştir ve gerçekleri görmemekte ısrar edenler sadece millete ve memlekete zarar vermiş olurlar, bilinsin.