"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yetimin hakkı, yetime

Faruk ÇAKIR
10 Mayıs 2020, Pazar
Yetimlerine sahip çıkamayan bir ülkenin mutlu ve huzurlu olması her halde kolay değil. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bir ‘yetim’ gerçeği var. Yetimlerin hakkını, hukukunu, malı ve mülkünü korumak ve onlar için muhafaza etmek ayrıca inancımızın da gereği. Bunun ne ölçüde yapılabildiği ayrı bir inceleme konusu olur.

 Yetim Vakfı’nın açıkladığı bir rapora göre Türkiye’de yetim ve öksüzlerin toplam sayısı 350 bin civarında. 268 bin çocuk babasız büyüyor ve anne babanın ayrı olması sebebiyle ‘sosyal yetim’ olarak tarif edilen çocukların sayısı da son 2 yılda 265 bin artmış. (Yetim Vakfı Basın Bbülteni, 8 Mayıs 2020)

Malûm, bütün dünyayı etkileyen bir virüs salgını ile karşı karşıyayız. Böyle dönemlerde en büyük mağduriyeti kriz ve savaş bölgelerindeki çocuk ve kadınların yaşadığına dikkat çeken Yetim Vakfı Başkanı Mehmet Gülsatar, muhtaç çocuklar ve anneleri için özel koruma alanları oluşturulması çağrısı yapmış.

“Yetim konusu çok ağır bir konu” diyen Gülsatar, şöyle devam etmiş: “Bu nedenle bir ihtisas vakfı olarak hedefi çocukların tebessümü olan tüm vakıf ve derneklerle tecrübelerimizi paylaşmaya hazırız. Biz de halkımızı yetimler konusunda duyarlı olmaya ve destek vermeye dâvet ediyoruz. Yardım kurum ve kuruluşlarımız ise yardıma muhtaç insanların âcil ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra sürdürülebilir ve kalkınma odaklı projelere önem vermelidir.”

Açıklanan rapora göre Türkiye’deki yetim ve öksüzlerin sayısının 350 bin. Buna anne ve babasının ayrı yaşadığı ‘sosyal yetim’leri de katınca ortaya büyük bir kitle çıkıyor. Neredeyse orta büyüklükte bir nüfus yetim, öksüz ya da ‘sosyal yetim’ olduğuna göre Türkiye’nin buna göre plan ve programlar yapması gerekir.

Hele hele ‘sosyal yetim’lerin sayısını azaltmak iyi bir çalışma ile mümkün olabilir. Elbette bu meseleleri halletmek bir günlük iş değil. Uzun süren plan ve programlar gerekir, ama bunun için bir ‘ilk adım’ atılması şart. Ne oluyor da anne baba boşanıp çocuklar ‘sosyal yetim’ haline geliyor? ‘Sosyal devlet’in bu hususta yapacağı bir şey yok mu? Anne babayı bir arada tutmak, boşanmaları en aza indirmek imkânsız mıdır?

Elbette bu hususta sosyal bilimciler, eğitimciler, ilahiyatçılar ve psikologlara da iş düşüyor. Bunların tamamı bir araya gelerek yetimlere ve ‘sosyal yetim’lere nasıl sahip çıkılması gerektiğini ortaya koymalı. Anne babaların birbirinden boşanmaları sebebiyle son 2 yılda 265 bin çocuğun ‘sosyal yetim’ haline gelmesi gözardı edilebilecek bir tablo mudur?

Peki, ne yapılmalı? İş gelip eğitim ve aile meselesinde düğümlenmiyor mu? İyi bir eğitim ve sağlam bir aile boşanmaları büyük ölçüde azaltır. Böylece ‘sosyal yetim’lerin sayısı da artmaz. 

Tabiî ki bu noktada medyanın da büyük bir sorumluluk altında olduğu görülmeli. Aileleri bir arada tutacak yayınlar yapılırsa çok daha iyi netice alınabilir. 

Maalesef medya, yetimlerin hakkını gözetmediği gibi böyle bir derdin olduğunun da farkında değil. Yetimlere sahip çıkalım ve sayılarının azalması için de ne gerekiyorsa yapalım vesselâm.

Okunma Sayısı: 2024
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı