"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yönetenler işin farkında mı?

Faruk ÇAKIR
26 Eylül 2018, Çarşamba
Türkiye’yi idare edenler ve bazı meslek kuruluşları ekonomide sıkıntı yaşanmadığını söylüyorlar, ama hayatın içinde olan herkes işlerin iyi gitmediğinin farkında.

Enflasyon ve faizin artması, piyasadaki durgunluk nasıl oluyorsa idarecilerin dikkatini çekmiyor. Keşke ‘işler yolunda’ demekle işler yolunda ilerleseydi...

Almanya’da düzenlenen “Uluslararası Ticarî Araç ve Yan Sanayileri Fuarı’nda gazetecilere açıklama yapan Koç Holding Başkanvekili Ali Koç, hal ve gidişle ilgili şu değerlendirmeleri yapmış: 

“Dönem dönem inişler vardır, bunlardan birini yaşıyoruz. Önemli olan sıkıntılı dönemdeki süreci minimum tahribatla en kısa sürede atlatabilmek. Bunu da atlatabilecek cephanelik ve şartlara sahip olduğumuzu düşünüyorum. Bizi yönetenlerin durumun farkında olduğunu, önlemleri alacağını ve hep beraber bu işin içinden en kısa sürede çıkılacağını düşünüyorum.

“Türkiye’nin büyüme hedeflerini tutturması için finansmana ve kaynağa ihtiyacı var. Tasarruf oranlarımız düşük olduğu için bu kaynak ne yazık ki ülkemizde yok. Yurtdışı kaynaklara bağımlıyız. O yüzden de Türkiye’nin şu an yatırım yapma konusunda güvenilir bir ülke imajı vermesi gerekiyor. Bunu da iki türlü  yapabiliyorsunuz. Bir tarafta ekonomik şart ve politikalar, öngörülebilirlik, regülasyon kurumlarının ve  yargının iyi çalışması var, diğer tarafta da uluslar arası ilişkiler...

“Türkiye yurtdışından gelecek yatırımcıya çok büyük potansiyel ve fırsat sunan bir ülke. Her anlamda baktığınızda geleceğe dair tünelin sonunda ışık var. Türkiye’nin büyüme potansiyeli var. Ancak şu an bence büyümeden çok dengeleme üzerine odaklanmamız lâzım. Bunu da yapabilecek beceri ve kabiliyete sahibiz.”  (Hürriyet, 24 Eylül 2018)

Tesbitlere katılan da olur itiraz eden de. Ancak, yurtdışı kaynaklara bağımlı olduğumuz, Türkiye’nin şu an yatırım yapma konusunda güvenilir bir ülke imajı vermesi gerektiği ve yargının iyi çalışması icap ettiği her halde umumî kabul gören tesbitlerdir. 

Peki, yurt dışı kaynaklara ihtiyaç duyan bir ülke bunu kaynakları ‘kavga ederek’ Türkiye’ye getirebilir mi? Neredeyse sıraya girmiş şekilde aramızda tartışma çıkan ülkelerin mallarına uygulanmayan boykotlar ilân ederek bunu yapabilir miyiz?

Hepsi bir yana “Bizi yönetenler” gerçekten durumun farkında mı? İş adamı kimliğiyle konuşanlar böyle düşünmüş ya da düşüncelerini böyle ifade etmiş olabilirler. Ancak şunu rahatlıkla söylemek mümkün ki, idareciler durumun farkında olsalar bile “farkında değilmiş gibi” bir tavır ortaya koyuyorlar. Her  konuşmalarında “İşler yolunda” demekle bu işler olmuyor ki. Durumun farkında olanlar her geçen gün yeni israf kalemlerine imza atar mı? Durumun farkında olanların ‘durum’a göre adım atması icap etmez mi? Yönetenler işin farkında olmuş olsa bile hal ve tavırlarıyla buna uygun icraatlar ortaya koymuş değiller.  Yapılan tek iş başkalarını itham etmek ve muhtemelen kendilerinin de inanmadıkları vaadleri tekrarlamaktan ibaret.

Çoğu defa tekrarlandığı üzere Türkiye ilk defa krizlerle ya da sıkıntılarla karşılaşmıyor. Dünya var oldukça başka krizler ve sıkıntılarla da karşılaşmamız mümkün. Önemli olan yaşananlara doğru teşhis koymak ve uygun tedaviye baş vurmaktır. Yönetenler gerçekte işin farkında olsalar bile ‘farkında değilmiş gibi’ adımlar atmaları millete yeni faturalar ödetiyor.

Lütfen işin farkına varılsın ve farkına varılmış gibi iş yapılsın.

Okunma Sayısı: 2393
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Gündüz Alp-2

    26.9.2018 12:12:48

    Ülkeyi yönetenler, işler iyi gitmediğinde suçu "dış düşman" üzerine atarak işin içinden çıkma kolayına kaçıyorlar. İzlenen yanlış politika ve yönetim şeklini sorgulamaya hiç yanaşmıyorlar. Şu anda konuşulan, ekonomik kriz var mı yok mu konusu ile birlikte kamudaki lüks, israf ve şatafattır. Peki sadra şifa bir çare, sorunu çözecek bir icraat ortaya kondu mu? Halkın gündemiyle iktidarın gündemi maalesef bir türlü örtüşmüyor. Biri seçim diğeri geçim diyor. Ortak akla önem vermeyen, yanlış karşısında iktidarı uyaranlara "sizin aklınıza ihtiyacımız yok" diyenler, ülke dar boğaza girdiğinde hemen "aynı gemideyiz" demeye başlıyor. Bu tarz da sorunların çözümüne katkı sunmayan bir başka menfi siyaset tarzı olup, yönetenlerin bunun da fakına varıp bunu terk etmeleri gerekir. Yani kısaca, yöneticilerin yaptıkları hataların sonunda faturayı seksen milyon vatandaşın hem de ağır şekilde ödediğini artık bilsinler. Çünkü yöneten de yönetilen de aynı ülkede yaşıyoruz.

  • Gündüz Alp

    26.9.2018 11:40:17

    Sayın Çakır, farkında olmamaları mümkün mü? Hem ülkeyi yönetenlerin -üstelik bu çağda- "bilmiyoruz, farkında değiliz, duymadık" gibi bahaneler öne sürmelerine inanılır mı? Hani Orta Doğu'da bunlardan habersiz yaprak kımıldamazdı? Orta Doğu'da kımıldayan yapraktan haberi olanların kendi ülkesinde olup bitenden, krizden, halkın feryadından habersiz olması, keyfiliğin ve hukuksuzluğun farkına varmamaları mümkün mü? Elbette değil. Sorunu çözmenin birinci şartı, sorunun varlığını kabul etmektir. İnkar etmek ve yok demek, sorunu hem öteler hem çoğaltır. Sorunun adına ister kriz deyin isterse demeyin, sonuç değişmiyor. Piyasalar "sorun var!" derken halk çarşı-pazarda bunu hissederken, meselâ, konkordato ilan eden dev şirketler "konkordato lisanı" ile ne anlatmak istiyor dersiniz?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı