"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zorlama yok, tebliğ var

Faruk ÇAKIR
17 Aralık 2018, Pazartesi
Sözden ziyade fiillerin tesirli olduğunu herkes söylüyor ve biliyor.

Öğretmenin en iyi yolunun, güzel örnek olmaktan geçtiğini de yine uzmanlar beyan ediyor. Bu gerçeği bilip ona göre hareket edebilsek pek çok problemi çözebiliriz.

İslâm’da zorlamanın olmadığı ve işin özünün tebliğden geçtiği de yine bilinen bir durum. Prof. Dr. Salih Mehdi Samarrai’nin bu konudaki tesbitleri dikkat çekici. Doç. Dr. Fethi Güngör’ün, Prof. Dr. Samarrai ile yaptığı bir görüşmeden bahsettiği yazısı bu bakımdan dikkat çekici. 

4 Kasım 1932’de Irak’ın Samarra şehrinde doğan ancak Saddam’ın baskıları sebebiyle ömrünün yarım asırlık kısmını Japonya’da İslâmı tebliğ etmek için geçiren ziraat mühendisi Prof. Dr. Salih Samarrai Hoca, halen kurucularından biri olduğu ‘Japonya İslâm Merkezi’nin fahri başkanlığını yapıyormuş. 

Eylül 2012’de yapılan görüşmede Prof. Dr. Salih Samarrai Hoca şöyle demiş: “Müslümanlar, Arap Yarımadası’ndan doğuya ve batıya fetihçi, tüccar, seyahatçi ve dâvetçi olarak hareket ederken hep şu şiarı gözetmişlerdi: Allah’a dâvet ederken zor kullanarak değil, iyilikle ve güzel davranışlarla dâvet etmek. Aslında onlar bu tutumlarıyla ‘Zorlama dinde (aslâ) yoktur.’ (Bakara 2:256) ve ‘Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle dâvet et.’ (Nahl 16:125) âyetlerinin talimatları doğrultusunda hareket etmiş oluyordu.”

“(Soru: Allah’a zorla dâvet eden mi olmuştu da bu davranışı reddeden bir âyet nazil oldu?) Evet. Rivayet edildiğine göre Allah Rasulü (asm) döneminde Medine’de, ensardan bir adamın iki çocuğu Şam’a gider ve Hıristiyan olurlar. Medine’ye döndüklerinde, babaları Müslüman olmaları için kendilerini zorlamak ister. Bunun üzerine ‘Zorlama dinde (aslâ) yoktur’ âyeti nazil olur.” (http://fethigungor.net, 11 Aralık 2018)

Prof. Dr. Salih Samarrai Hoca tesbitlerini şöyle sürdürmüş: “Evet, tarihte Müslümanlar, İran’ı, Afganistan’ı, Orta Asya’yı ve Hindistan’ı fethettiklerinde hep zorlamadan uzak durma ve hikmetle, güzel sözle dâvet etme yöntemini kullanmışlardır. İnsanları kutsallarıyla başbaşa bırakmışlardır. Meselâ, İran’daki ateşperestlerin ateşe tapmalarına karışmamışlardır, bu yüzden inançları günümüze kadar gelebilmiştir. Keza Afganistan’da  1400 yıl boyunca Bamiyan putunu olduğu gibi bırakmışlar, onu imha etme gereği duymamışlardır. En sonunda bildiğiniz gibi fanatikler gelip onu yıkmıştır. Yine Hindistan’da, Endonezya’da ve Malezya’da binlerce putu olduğu gibi bırakmışlardır. Mısır’da piramitleri ve ‘Korku Tanrısı’ heykelini yıkmadan günümüze kadar olduğu gibi bırakmışlardır.”

“(Soru: İslâm dünyasında halen önemli miktarda bir gayrimüslim nüfusun varlığı da bu yaklaşımdan mı  kaynaklandı?) Evet, bin dört yüz yıl sonra bile hâlâ Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Irak’ta Hıristiyanlar eski dinlerinde kalmaya devam edebilmişlerdir. Bunlardan İslâmı seçenlerin kâhir ekseriyeti, bu seçimlerini sadece kendi hür iradeleriyle gerçekleştirmişlerdir. Öyle ki, Mısır’ın önde gelen Kıpti din adamları, İslâmın yüksek müsamahasının kendilerine zarar verdiğini söylemek durumunda kalmışlardır. Mısır’a hükmeden  Bizanslılar, Kıptilerin kendi mezheplerine geçmeleri için baskı uygulamışlardı. Ancak Kıptiler onlara karşı sert bir direniş ortaya koymuştu. Oysa, Müslümanlar onlara müsamahayla davrandıkları için Kıpti toplum dağılarak büyük çoğunluğu İslâma girmiştir.”

Mısır’daki Kıpti’lerin ‘İslâmın müsamahasından zarar gördük’ diyerek kendi cemaatlerini korumak için şikâyetçi olmaları çok ibretli. Bütün Dünyanın İslâmın müsamahasına ihtiyacı vardır. Savaşlarla elde edilemeyen başarılar, müsamaha ve ‘İslâmda zorlama yoktur’ emriyle elde edilebilir...

Okunma Sayısı: 1492
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı