"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asrın hastalığı: İman zaafiyeti

Fatih Yokuş
09 Kasım 2018, Cuma 00:22
İslâm âleminde manevî hastalıkların başında iman zaafiyeti geliyor.

“Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” buyuran bir Peygamber’e (asm) ümmet olduğunu söyleyip de ahlâkî değerlere önem verilmeyişinin de sebebi iman sıkıntısından başka bir şey değildir.

Kısaca asrımızın manevî hastalığının kaynağını imanî konular teşkil ettiği gerçeğidir.

Diyarbakır’da eski usûl medrese eğitimi veren yerler vardır. Buralarda yılda bir defa Fıkıh, Arapça ve Kelâm ilmini tamamlayıp icazet alacaklar için törenler yapılır.

Benim de katıldığım böyle bir törende bölgenin tanınmış müderrisinin  “Çok imkânlara sahibiz, camiler açık, ezanlar serbest, Kur’ân eğitimi için imkânlar çok... Ancak ahlâklı ve dindar bir nesil yetiştirdiğimizi söylemek imkânsız. Bir yerde yanlışımız var” dediğine şahit oldum. Doğru bir tesbiti dile getiriyordu. Hemen her dindar kişinin şahit olduğu gerçeği idi.

Eksik veya yanlış olan bir şeyin dile getirilmesi önemliydi, ancak nasıl düzeltilmesi gerektiği konusu daha önemlidir.

Bunun için hastalığın teşhisinin doğru yapılması, uygun reçetenin yazılması ve tedavinin yapılması en doğru olandır.

Üstad Bediüzzaman; “Bana, ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imânım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imânımı kurtarmaya koşuyorum...” (Asa-yı Musa)  demesiyle hastalığı ve tedavisini haykırıyordu.

İman, insanın şeytan ve nefs-i emmareye karşı sığınağı ve kalesidir. 

Zayıfladığında ve mukavemet göstermediğinde mağlûp olmak teslim olmak kaçınılmazdır. 

İslâmiyet’in ilk on bir yılı sadece imanî konular üzerinde bina edilmesi yani temelinin iman olması ve sonraki dönemlerde namaz, zekât, oruç gibi farzların emir edilmesi ve faiz, zina, kumar vs. gibi haramların yasak edilmesi imanın önemini net biçimde göstermektedir.

Bediüzzaman: “Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi. Onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt gövdenin içine girdi, şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezemez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse iman kalesi tehlikededir...” (Tarihçe-i Hayat) diyerek tehlikenin büyüklüğü ve sinsiliğini dile getirmiştir.

İman kalesinin önemini ve güçlendirilmesi için var gücümüzle çalışıyoruz olmamız gerektiğini hatırlatıyor.

Selâm ve duâ ile.

Okunma Sayısı: 1719
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı