"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlk yerleşim yeri olarak Diyarbakır

Fatih Yokuş
21 Ocak 2018, Pazar
Hz. Adem (as) ile başlayan insan nesli, artarak günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da devam edecektir.

Dünya var oldukça imtihan süresini bitiren kişi, ölümle burayı terk edecek ve yeni gelenlere yer açacaktır. Ne zaman ki gelenler kalmayacak gidenler de bitecek o zaman dünyanın var olma sebebi ortadan kalkacak ve Allah kıyameti koparacaktır.

İlk çağlardan beri devam eden birlikte yaşama ihtiyacı; nüfusun çoğalması, yeni yerleşim alanlarının kurulması ve günümüz büyükşehirlerinin oluşmasını da beraberinde getirmiştir.

Bu büyükşehirlerden biri olan Diyarbakır; bir buçuk milyonluk nüfusu ile, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan ülkemizin en güzel illerindendir. İnsanıyla, tabiatıyla, medreseleriyle, Dicle nehriyle, surlarıyla, karpuzu ve havasıyla da güzelliğine güzellik katmaktadır. İşte bu yüzden Diyarbakır’ımızı kuranlar ve buraları bize yurt olarak bırakanları bilmek lâzım.

Tarihî olayları doğru öğrenmek için insanlığı derinden etkileyen gelişmelere, “Çağ” denmiş ve Tarih öncesi ve sonrası olarak iki kısma ayrılmıştır.

Dünyanın oluşumunu inceleyen bilim adamlarından Alferd Wegener: “Dünyanın ilk oluşumunda bütün karalar birbirleri ile bitişik vaziyette idi, daha sonra magma üzerinde bulunan bu tek parça ikiye ayrıldı ve zamanla bu parçalar birbirinden uzaklaşarak ve daha sonra tekrar parçalanarak bugünkü kıt’alar oluştu” Tezini öne sürmüştür. 

Yine İslâm âlimlerinden Mevlid yazarlarından Artuşı de buna benzer bir açıklamayı şiirsel olarak anlatmaktadır.

İnsanların yeryüzünde görülmesi, daha kesin bir ifade ile Hz. Adem ve hanımı Hz. Havva’nın Allah’ın emrini dinlemeyip Cennetten dünyaya gönderilmeleri, jeoloji devrinin sonuncusu olan Annthropozoik (Dördüncü zaman) çağına rastlar. Ancak bu devirde Diyarbakır veya bölgesinde insanların yaşadığına dair şu an herhangi bir delili yoktur.

Belki yapılacak kapsamlı arkeolojik çalışmalar neticesinde daha geniş bilgiler elde edilebilir.

Kıt imkânlar ve az bir çalışma neticesinde Diyarbakır ve bölgesi M. Ö. 25 000- 10 000 yılına kadarki devrede Pateotik (eski taş veya yontma taş) çağında İnsanların, Suriye üzerinden, Dicle-Fırat boylarını izleyerek bölgemize geldiği ve buraya yerleştiği tahmin edilmektedir. (Şevket BERSANOĞLU Diyarbakır tarihçesi 1/30 sayfa)

İ. Kılıç KÖKTEN, Diyarbakır, Bismil, Silvan ve Ergani yörelerinde Türk Tarih Kurumu adına 1946 yılında yaptığı araştırmalarda, Geyik istasyonu ile Hılara arasındaki ovada Levaloiso-Moustier türü (Orta Paleolitik Dönemi) çakmaktaşı araçları bulunmuş ve bu bölgede çakmak taş döneminde yerleşim yeri olabileceği değerlendirilmiştir.

Yine KÖKTEN, Çermik ve Ergani kasabaları civarında çakmaktaşları tabakalarının varlığı, Ergani yakınında bulunan “Orta paleotik” çağa ait aletler ile bir açık hava yerleşim yeri gerçeği ile bu fikrini doğrulamıştır.

İlk dönem insanlarının güvenlik ve uygunluk bakımından yerleşim yeri olarak mağara ve höyükleri seçmişlerdir.

İ. Kılıç KÖKTEN bölgede yaptığı araştırmada, Diyarbakır ili sınırları içinde 1161’i sun’î, 2418 tabiî olmak üzere mağaranın olması, Diyarbakır ve yöresinin tarihin en eski yerleşim yerlerinden biri olduğunu güçlendiren bir delildir.

Yine Elleswort Huntıngon Hılara mağaralarındaki çalışmada bulunan kabartmalar üzerindeki araştırmada “Hitit” eserleri olarak değerlendirmiştir.

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Prehistorya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halet Çambel ile Cihicago Üniversitesi Doğu Ensütüsü Öğretim üyesi Prof. Dr. J. Braidwood yönetiminde 1979 tarihindeki Hılara mağaralarında yapılan kazı ve geniş bir araştırma sonucu, buranın antik çağa ait olduğunu belirtmiştir. (The Hittihe of HİLAR, ASİA Minor, recordx of Past II 1903 say. 131-136)

Hılar Mağaraları Diyarbakır ilinin Ergani ilçesine 7 km uzaktaki Hılar Köyü’nün doğusunda bulunmaktadır. Burasının Paleolitik döneminden itibaren yerleşim yeri olarak kullanılmış, Roma Döneminde de yerleşim yeri olarak kullanılmaya devam edilmiş, Osmanlı döneminde farklı amaçlar için kullanılmıştır.

Çayönü Höyüğü de Ergani ilçesinde 7 km uzaklıkta bulunan Hılar (yeni adı Sesverepınar) Köyünün kuzeyindeki Boğazçay kuzey yakasındadır. Burada yapılan araştırmalarda M. Ö 2300 ile 4000 yıllarına ait el yazımı az miktarda kap parçaları bulunmuş ve burasının şimdiye kadar en az 6 ve ya 7 yerleşme evresi geçirdiği tesbit edilmiştir. (Halet ÇEMBEL)

Ergani ilçesinde bulunan Gırıkıhaciyan M. Ö 6-5 Bin yıllarına ait moloz taşı devri kalıntıları bulunmuştur.

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin 7 km. doğusunda bulunan Mesolitik döneminde yerleşim yeri olan Hasunu mağaraları da Anadolunun en eski mağaralarındandır. Antik dönemi, Hıristiyanlığın yayıldığı ilk dönemlerde ve orta çağda önemli bir yerleşim alanıydı. Mağaraların aralarında kayalığın düzleştirilmesi, yol ve çıkış merdivenleri, sarnıçları ve su arkları, kaya kilisesi, dokuma atölyesi ve taştan kilisesi de bulunmaktadır.

Diyarbakır’ı tanıtmaya devam edeceğiz inşallah.

Selâm ve duâ ile.

Okunma Sayısı: 13935
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı