Müslüman ülkelerde olması elzem olan; Adalet, İyilik ve Akrabaya yardım konusu mumla aranır hâle gelmiştir.
Oysa imandan sonra İslâm’ın omurgasını bu üç esas teşkil eder.
İslâm’ın rükûnleri olan; Namaz, Oruç, Zekât, Hac ve Kelime-i Şehadet bunların önemini hatırlatır.
Müslüman; adil, iyilik sever ve akrabaya daha bir önem verir.
Ya günümüzde? Maalesef...
Ükemizde; son yıllarda bu değerler giderek azalmaktadır.
Her Cuma Hutbesi’nde okunan âyette Allah’ın kesin emri olduğunu hatibin söylemesine rağmen; Adalet, İyilik ve Akrabaya yardım önceliğimizden çıkmıştır.
Adalet: Herkese ve her kesime lâzım.
Sevdiklerimiz, yandaşımız, fikirdaşımız, dindaşımız, akrabamız için olması güzel olsa da bunların dışındakiler için de istemek daha güzeldir.
Kişilerin âdil olması önemli, ancak devletin âdil olması daha önemlidir.
Hz. Ömer (ra) “Adalet mülkün temelidir” derken adaletin olmadığı yerde mülkün de olması zordur.
Güçlü devletler, güçlü adaletle oluşur. Yıkılan devletlerin büyük çoğunluğunun adaletten uzaklaşmaları sonucudur.
İhsanda, iyilikte bulunmak adaletin bir gereğidir. Karşılık beklemeden, kim ve kimler olduğuna bakmadan iyilikte bulunmak dinimizin ve insanlığın bir gereğidir.
Atalarımız “İyilik yap denize at, balık bilmezse Hâlık bilir.” diyerek olması gerekeni özetlemişlerdir.
Fitneyi önleyen, kardeşlik hukukunu geliştiren, zengin ve fakir arasındaki muhabbeti arttıran ihsan yani iyilik yapmaktan başkası değildir.
Bakara, 177. Âyet:
“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz (den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (hürriyetleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin...” (Duy. Meal)
Akraba; kan bağımız olan kimselerdir. Aynı dine de mensup isek “nurun âlâ nur”dur.
“Akrabanın yaptığını akrep yapmaz”, “Kim gözünü çıkarmış? Akrabam, onun için derin çıkarmış” birer Yahudi sözü ve dinimizde yeri yoktur.
Dinimize göre olması gereken; iyi günde, kötü günde akrabanın yanında, sevincine ortak olmak ve sıkıntısını gidermeye yardım etmektir.
Peygamberimiz (asm):
“Akrabalık, Arş’ta asılıdır. Der ki: “-Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni Allah terk etsin.” (Müslim, Birr ve Sıla, 17)
“Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez. (Buhari, Edeb, 11)
“Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin.” (Buhari, Edeb, 12)
“Ey insanlar, birbirinize selâm verin, akrabanızı gözetin, yemeği yedirin! Geceleyin insanlar uyurken namaz kılın ki selâmetle Cennete giresiniz.” (Tirmizî, Et’ime, 45)
Selâm ve duâ ile.