"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Batman ve Mardin’e tefekkür gezisi

22 Mayıs 2015, Cuma
Şanlıurfa genç Yeni Asya Hanım okuyucuları, Batman ve Mardin çevresini içine alan bir tefekkür gezisi düzenledi. Gezi esnasında önemli tarihî yerler ziyaret edildi ve sohbetler gerçekleştirildi.

Şanlıurfa Genç Yeni Asya Hanım okuyucuları ile birlikte hafta sonunu Batman ve Mardin gezisi düzenleyerek değerlendirdik. 15 Mayıs günü çıkılan gezi, 17 Mayıs tarihiyle sona erdi. 

Gezide ilk olarak kandil gecesinde Batman okuyucuları ile uhuvvet buluşması gerçekleştirildi. Tanışma görüşme ve sıcak muhabbetlerin yaşandığı bu buluşmada beraber ‘münâcat’ dersi yapıldı. Ertesi gün Batman okuyucuları ile beraber yapılan kahvaltı sonrasında Tillo ve Veysel Karani Türbeleri ziyaret edilmek üzere yola çıkıldı. İlk olarak Siirt’e bağlı Tillo ilçesine gidildi. Burada İbrahim Hakkı Hazretleri’nin hocası olan İsmail Fakihullah Hazretleri’nin Türbesi ziyaret edildi. Bu ziyarette kozmoğrafik türbe ve ışık hadisesi dikkate değerdi. 

Bunları kısaca şöyle açıklayalım: Bir astronomi bilgini olan İbrahim Hakkı Hazretleri vefat eden hocası İsmail Fakihullah Hazretleri için Tillo’dan yaklaşık 3 kilometre doğusunda bulunan tepenin başında bugünkü adı ile Katatülüstat’ta harçsız olarak ortasında 40x50 cm’lik açık bir pencerenin de bulunduğu taştan bir duvar inşa eder. Güneş yeni yılın başlangıcı olan 21 Mart ve 23 Eylül’de bu duvarın ardından doğmaktadır. Duvardaki pencereden giren güneş ışığı, türbenin külesine, oradan da kırılarak türbenin penceresinden içeri girer ve hocası Fakıhullah Hz.’nin başucunu aydınlatır. Görüldüğü gibi gerçekten Müslüman bilim öncüleri adına çok önemli bir durum olan ışık hadisesi, öğrendik ki 1960’lı yıllarda onarım esnasında bozulmuş ve uzun çalışmalar neticesinde elli yıl sonra tekrar aslı kadar olmasa da düzeneği çalıştırılmış. Biz de bu ziyaretimizde Bediüzzaman’ın tabiri ile “İslâmiyet, fünunun seyyidi ve mürşidi ve ulûm-u hakikiyenin reis ve pederidir” (Muhakemat) dersini müşahade ettik. 

Daha sonra da Zemze-il Hassa Hz.’lerinin ibadet etmek maksadıyla yaptırdığı Kubbe-i Hasiye’ye ziyaretimiz oldu. Burası aynı zamanda Bediüzzaman Hazretleri’nin Tillo’da ikamet ettiğinde kapandığı meşhur türbedir. Burada ‘Tarihçe-i Hayat’da da anlatıldığı üzere hârika olarak Kamus-u Okyanus’u Bâb-üs Sin’e kadar hıfzetmiştir. Kamusun her kelimenin kaç manaya geldiğini yazıyor olmasına karşın, kendisi de bunun aksine olarak her manaya kaç kelime kullanıldığını gösterir bir kamus vücuda getirmek fikrine binaen kamusu hıfzettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Bediüzzaman’ın karınca hadisesi de bu türbede olmuştur. Bu türbeye kapandığı vakit küçük biraderi Mehmed, yemeğini getiriyordu. Yemek içindeki taneleri kubbenin etrafında bulunan karıncalara vererek kendisi ekmeğini yemeğin suyuna batırarak kanaat ediyordu.

Neden taneleri karıncalara veriyorsun? denildiğinde: “Bunlarda hayat-ı içtimaiyeye mâlikiyet ve fevkalâde vazifeşinaslık ve çalışma bulunduğunu müşahede ettiğim için cumhuriyetperverliklerine mükâfaten kendilerine muavenet etmek istiyorum” (Tarihçe-i Hayat) cevabını vermiştir. 

Bütün bunları yerinde hatırlamak ve bu beldelerdeki maneviyat bizi bambaşka bir etki altında bıraktı. Tam mevsiminde bütün güzellik ve yeşilliği ile muhteşem olan Tillo’dan ayrılmak bize zor da gelse türbede namaz, tesbihat ve duâdan sonra ziyaretimizi tamamladık. Bediüzzaman Hazretleri’nin hayatının bir bölümünde bulunduğu; bu mübarek ve manevî havanın yüksek hissedildiği beldelerdeki müşahadatımızda Üstadımızın hissiyatını anlamaya çalışmak bizlere ayrı lezzetleri taddırdı ve tefekkür mesleğini içimizde canlandırdı. 

Daha sonra Veysel Karanî Hz.’lerinin türbesi ziyaret edildi. Bu ziyarette de onun münâcatı okundu. Bu güzel maneviyat dolu ziyaretimizin ardından Batman’a dönüldü. Akşam yemeği ve ardından yeni tanıştıklarımızla son derece sıcak samimî ve güler yüzlü kalabalığı ile Batmanlı okuyucular ile umumî sohbetimiz oldu. Bizlere bol bol duâ eden teyze ve ninelerimizi de unutmuyoruz tabi. Allah onlardan razı olsun, varlıkları ile bize güç verdiler. 

Batman okuyucuları ile o akşam vedalaşıldı ve sabah erkenden Hasan Keyf’e gitmek üzere yola çıkıldı. Yol boyunca bize eşlik eden akarsular ve adeta zemini boyayan yeşillikler, rengârenk çiçekler; bize “Ne güzelmiş değil; Allah ne güzel yaratmış, mana-i ismi ile değil; mana-i harfi ile bakmak” hakikatini hatırlattı. Yol boyunca zeminin zineti karşısında hayretimizi gizleyemedik. Hasan Keyf’e geldiğimizde ise muhteşem manzaralar, mağaralar tarihî eserler, akan çay ve köprüsü bizi adeta büyüledi. Yapılan geziden sonra Midyad’a gitmek üzere Hasan Keyf’den ayrıldık. Midya’da gelindiğinde bir Midyad evi ziyareti yapıldı. Yolculuğun devamında Mardin-Midyat yolu üzerindeki beyaz su kenarında mola verildi. Suyun çıkış yeri ve manzaralar müşahade edilerek Mardin yoluna devam edildi. 

KİLİSE’DE RİSALE-İ NUR DERSİ…

Mardin yolu üzerindeki Deyrulzaferan kilisesine uğranıldı. Bu kilisede görev yapan Susi (Susan) Hanımla tanıştık. Kendisi Ermeni asıllı olan Susi Hanım bize kilise ve kilise içinde yapılanlar hakkında bilgi verdi. Daha sonra öğrencilerimiz Susi Hanıma “Hz. İsa’nın geri geleceğine inanıyor musunuz? Sizde herhangi bir tesettür var mı?, Kur’ân’ı daha önce okudunuz mu? İbadetlerinizi nasıl yapıyorsunuz?” gibi sualler yönelttiler. Yoğun sualler Susi Hanımı biraz yormuş görünüyordu. Bütün bu suallere genel manada sürekli cennet ve kurtulma ümidi ile yaşadığını ifade etti. Burada dikkatimizi çeken ümidin onda kuvvetli bir şekilde sürekli “biz ümitsiz yaşayamayız, biz ümidimizle yaşıyoruz” şeklindeki ifadelerle yoğun olmasıydı. Bu ümitlerinin aslında “ben İsa’nın müjdesiyim” diyen ve kâinatı nuruyla aydınlatan Efendimiz Hz. Muhammed (asm) olduğunu anladık. Bütün bunlar bize bir kez daha bürhan üzerinde olan İslâm dininde olmamızdan dolayı şükür vesilesi oldu. Daha sonra Susi Hanıma beraber sohbet etme teklifinde bulunduk ve bizi kırmayan Susi Hanımla beraber ayaküzeri kilise içinde Risale-i Nur’dan ders yapıldı. Ders de İncil’de geçen bazı ifadeleri Susi Hanım da başı ile onaylıyordu. Hz. İsa’nın (as) müjdesi olan son Peygamber Hz. Muhammed (asm) Susi Hanıma ders esnasında tanıtıldı. 

BEN GİDECEĞİM, TÂ DÜNYANIN REİSİ GELSİN…

“İncil’in bir yerinde, İsa Aleyhisselâm demiş: “Ben gideceğim; tâ dünyanın reisi gelsin.” Acaba Hazret-i İsa Aleyhisselâm’dan sonra dünyanın reisi olacak ve hak ve bâtılı fark ve temyiz edip Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın yerinde insanları irşad edecek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’dan başka kim gelmiştir? demek Hazret-i İsa Aleyhisselâm ümmetine daima müjde ediyor ve haber veriyor ki: “Birisi gelecek, bana ihtiyaç kalmayacak. Ben, onun bir mukaddimesiyim ve müjdecisiyim.” (Mektubat), derste geçen bu ifadeler genel konuşulanlara çok güzel bir son koymuştu. Ve Kur’ân’da geçen âyetlerde Hıristiyanlara yönelik “Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: ‘Hıristiyanlarız’ diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları dolayısıyladır. (5/82) manasındaki âyetleri ve Bediüzzaman’ın hakikî İseviler hakkındaki ifadeleri düşünülerek Susi Hanıma; sizin gibi kendini safi olarak Allah’a adamış olan hakikî İsevî biri Kur’ân’ı duyunca neler hisseder? suali merakla yönlendirildi. Susi Hanım bu suale karşı her dine saygı duyduğunu ifade etti. Susi Hanımla vedalaşmadan son olarak da Susi Hanıma “sadece paylaşmak istedik” cümlemizi kullandık, tebessüm ederek ayrıldık. Mardin’de Ulu Cami, Kasımiye Medresesi ve Zinciriye Medresesi ziyaret edilerek Şanlıurfa yoluna devam edildi. Yol üzerinde Viranşehir’deki Eyüp Nebi’de sabır taşı, Hz. Elyase ve Hz. Eyüb’ün (as) ve hanımı Hz. Rahime’nin Türbesi ziyaret edildi. Türbede mezarın sandukasının açılması ile Hz. Eyüb’ün (as) makamından gelen ve rahmanî olan güzel koku herkese farklı ruh anlar yaşattı. Kimimizin gözyaşlarını tutamadığı ve tarifi mümkün olmayan bu duygular yolculuk adına güzel bir son oldu. 

Bu gezide emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyoruz.

Fatma Nur Doğan

Okunma Sayısı: 2092
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı