"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Asr-ı Saadette beslenme (3)

Feyzullah ERGÜN
19 Haziran 2017, Pazartesi
Kâinatın bir misal-i musaggarı ölçü ve sistemlerinde terkip edilip, yaratılan insan, yaradılış kanunlarını anladığı ve sağlıklı ve doğru yaşama kaidelerini uygulayabildiği kadarıyla huzura kavuşabilecektir.

İnsanın Sünnet-i Seniyye hayat intizamında yaşadığı ölçüde, sağlıklı ve huzurlu olacağı ve ne kadar kolaylıkla sağlandığı da görülecektir. Bu hayat dairesinin dışında kaldığında, hasta ve huzursuz olması, insanın kendi eliyle kazandığı bir tercihi olacaktır. Zira insan organizması mükemmel (ahsen-i takvim üzere) yaratılmış ve bütün olumsuz dış şartlara dirençli sistemlerle teçhiz edilmiştir. Bütün bu desteklere rağmen, sağlıksız ve huzursuz yaşaması kendi kusuru ve saadet kaynağından uzaklaştığı sonucuna bağlanabilir. Çünkü sağlık ve huzura götüren yol, Rehber-i Ekmel’in (asm) Sünnet-i Seniyyesiyle açılmıştır.

 Asr-ı Saadet beslenmesinde gıdalar kadar, sağlıklı sindirim kaideleri de önemlidir. En başta tavsiye edilen, iyi çiğneyerek, huzur ve tefekkürle yemek yenmesidir. Çünkü gıda ne kadar iyi çiğnenirse, beyin sindirim sistemini o derece motive eder. Ortalama 15-20 çiğneme hareketiyle çiğnenmediğinde, sindirim ilk kademeden itibaren bozulur. İyi çiğnenmeden gelen lokmayı, mide sindiremeden çürümeye terk eder. Bu şekilde vücudun direnci kırılarak, hastalıklar zincirine yol açılır. Asr-ı Saadet beslenmesinde farklı gıdaların karıştırılması ve bir arada yenmesi hoş görülmeyip, yasaklanmıştır. “Peygamberimiz (asm) balık, yumurta, et ve süt ürünlerini birlikte, hatta bir hayvanın etini başka bir hayvanın eti veya yağı ile birlikte yememiştir. Mizaca uymayan veya birbirine uygun olmayıp, hazmı için ayrı enzimler gerektiren yemekler birbiriyle karıştığında sindirilemeden çürür.”7 Zira karışık ve düzensiz beslenme sağlıklı yaşama, kişilik gelişmesi ve manevî hayat üzerine etkili olduğu eski hekimlerce de, sağlıklı hayat reçetesi olarak şu şekliyle öğretilmiş ve kıllet-i taam (az yemek), kıllet-i kelâm (lüzumsuz konuşmama, az söz), kıllet-i menam (az uyku) formülüyle, maddî manevî huzurun yolu özetle tarif edilmiştir. 

Asr-ı Saadette en değerli beslenme nimeti ekmektir. Sağlıklı gıda ve beslenme konusunu araştıranlar, en sağlıklı ekmeğin kabuk ve kepeğiyle, rafine edilmeden, elenmeden hazırlanan undan ve katkı maddeleri bulunmayan, ekmek gibi ekmek olduğunu onaylamışlardır. Bundan da anlaşılıyor ki, en fıtrî ekmek Asr-ı Saadette yapılmıştır. Buharî’de zikredilen Hadis-i şerif’te “Ebu Hazım (ra) şöyle anlatıyor: Sehl’e sordum: “Resulullah (asm) hiç -kepeksiz has undan yapılmış- beyaz ekmek yedi mi? 

Bana şu cevabı verdi: ‘ Hayır!  Allah’ın O’nu peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç beyaz ekmek görmedi.’ Ben tekrar sordum. ‘Elekleriniz var mıydı? ‘Hayır’ dedi. ‘Aleyhisselâtu Vesselâm, Allah’ın kendisini peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç elek görmemiştir.” Bu rivayete binaen Hz. Ömer (ra) döneminde un eleklerinin yasaklandığı rivayet edilir.”8 Bu sağlık kurallarına uyulmadığı için, ekmek diye üretilen şeyler, her gün milyonlarcası israf edilip ekonomiyi tahrip ettiği gibi, beyaz undan yapılmış ekmek -katkı maddesi eklenmemiş olsa bile- şişmanlatır. Ayrıca basur, ülser, diyabet, bağırsak sorunlarıyla, sindirim sistemi, kroner kalp- damar hastalıkları gibi birçok hastalığın tetiklenmesine sebep olur. Aynı zamanda beyaz undan yapılmış ekmek tüketen kimseler, tabiî kanser koruyucusundan yoksun kalıyor.”9

Asr-ı Saadette uygulanan beslenme şekli, Tıbb-ı Nebevî ışığında talim edilirdi. Bu gıdaların alınmasında, bazı besinlerin zararlarını gidermek veya faydalarını arttırmak hususunda rehberlik edilmektedir. Meselâ “Abdullah ibn-i Cafer’in (ra) rivayet ettiği“ Resulullah’ı (asm), hurmayı hıyarla birlikte yerken gördüm.” buyurulan hadis-i şerif’tir. Bunun hikmetlerinden birisi hurma, enerji kaynağı olmasıyla vücut hararetini arttırır. Hıyar ise, güzel kokulu, serinletici bir sebze olduğundan, midenin yükselen hararetini uygun hale getirir. Onun içindir ki, özellikle Ramazan orucunda hurma, salatalık, biraz lor peyniri ve 2-3 ceviz çayla birlikte, en ideal enerji kaynağı bir sahur kahvaltısı olur. Hurmanın bazı hallerde yasaklandığı da görülmüştür. “Peygamber Efendimizin (asm), hastalıktan yeni kurtulan Hz. Ali’nin (kv) hurma yemesine engel oluşunda tedbirin en güzeli vardır. Hz. Ali’nin (kv) önüne pazı ve pişmiş arpa konulunca, Resûlullah (asm), Hz. Ali’ye bundan bulmasını emretti, zira arpa hastalığı atmakta olan insan için en yararlı besin maddesidir. Arpa suyunda serinletme, besleme, inceltme, yumuşatma ve bünyeyi güçlendirme gibi hastalıktan yeni kurtulana en uygun özellikler vardır. Özellikle kaynatma usûlüyle pişirildiğinde arpa, midesinde zayıflık olan kimseler için en uygun yiyecektir.10

Asr-ı Saadette çok sevilen, Peygamber Efendimiz’in (asm) tavsiye ettikleri şifalı bir çorbayı tarif ederek, özellikle hastalara olan faydalarını anlatacağız: “Hz. Aişe’den (ra) rivayetle “Resulullah (asm) şöyle buyurdu: Görünüşü hoş olmayan, fakat faydalı bir yiyecek olan TELBİNE’ye devam ediniz. Aile fertlerinden biri hastalandığı zaman Resulullah (asm), hasta iyi oluncaya veya ölünceye kadar Telbine tenceresini ateşten indirmezdi. Telbine’ye önem veriniz, hastaya onu yediriniz, Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Telbine, birinizin yüzünü yıkadığı gibi, midenizi yıkar. Telbinede hastanın kalbi için rahatlık vardır.” buyurdular.11

TELBİNE:

Malzemeler:

1 kg. Yoğurt

1 su bardağı arpa unu (veya tam buğday unu) 

1 litre su 

2 yemek kaşığı tereyağı 

1 tatlı kaşığı kaya tuzu

YAPILIŞI: Kısık ateşte tereyağı eritilerek, un karıştırılıp hafifçe kavrulur. Üzerine bir miktar soğuk su ilâve edilerek, un eritildikten sonra bulamaç haline getirilir. Yoğurt da ilâve edildikten sonra blender ile karıştırılarak topaklanması engellenir. Kaynayıncaya kadar karıştırmaya devam edilir. Tuzu da ilâve edildikten sonra servis yapılır. Ayrıca  sofralar Sünnet-i Seniyye uyarınca yeşillikle güzelleştirilmelidir.

Ferahlatan, besleyici ve toksinleri temizleyen bu Nebevî gıda soframızın süsü olmalıdır.

SAĞLICAKLA KALIN 

Dipnotlar:  

7- Dr. Aidin SALİH, Gerçek Tıp, s. 16 Sade hayat yayınları 2015. 8- Kemal ÖZER, Müslüman’ın Diyeti, s. 33 Hayykitap 2013. 9- A.g.e. s. 34. 10- İbn-ül Kayyim el CEVZİYYE, E’t- Tıbb-un Nebevî, s. 133 Hikmet Neşriyat . 11- A.g.e. s. 155.

Okunma Sayısı: 9455
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı