"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Beslenmiyoruz, zehirleniyoruz! (3)

Feyzullah ERGÜN
17 Nisan 2017, Pazartesi
GDO transferleri sonucunda, DNA ve hücrelerde meydana gelen değişimlerle meydana gelen, besin değeri ve yapılarındaki farklılıklarla tahribatlar, tahrifatlar sonucu bozulan gıdaların bitki ve hayvanlarda başlayıp, insan organizmasında birikerek birçok hastalığa sebep olduğu, zihinlerden saklanmak istenmektedir.

Her geçen gün artan ve farklılıklar gösteren bu hastalık sebeplerinin, halka açık açık anlatılması bilimin yüce değeri gereğince, sermayeye feda edilmemelidir.

Bazı bilim adamlarının, insanı hayrette bırakan bu değişimler sonucunda “yani henüz bilinmeyen bir tür varlığa geçişte insan ne gibi belirtiler hissedebilir? Araştırmalarının cevabında, DNA ve hücreler değişimden geçerken, insan kendi bulunduğu yerde değilmiş gibi hissedebilir. Yorgunluk hissedebilir, çünkü beden hücreleri tamamen değişmekte ve insan yeni bir varlığa dönüşmektedir. Daha fazla dinlenme ve uykuya ihtiyaç duyabilir. Zihinsel karışıklıklar, sebepsiz ağrı ve sızılar, baş dönmesi, kulak çınlaması, kalp çarpıntıları, yoğun kas spazmları, boyun ve bel ağrıları, sebep olmadığı halde ruhî çöküntü, kadınlarda sebepsiz ağlamalar ve erken menopoz, erkeklerde yorgunluk hissi ve huzursuzluk, kadınsı duygular, bağışıklık sisteminde değişimler.”6 tesbit edilmiş olup, insanları ne gibi sürprizlerin beklediği tam olarak bilinmemektedir.

Genetiği ile oynanmamış, tam ve fizikî işlemden geçmemiş gıda maddeleri, sindirim sistemini yormadan bütün organların beslenmesini sağladığı gibi kilo aldırıcı özellikleri de bulunmamaktadır. Ayrıca raf ömürlerini uzatıp, bozulmalarını geciktiren kimyasalların ilâvesiyle fıtrî yapıları değiştirilerek, beslenme gayesiyle alınan bu ürünler zararlı hale getirilmektedir. Alınan bu sun’î biogenetik gıda maddeleri, organizmanın faaliyetlerini bozduğu gibi fizyolojik, biokimyasal ve metabolizma faaliyetlerinin normal hale dönmesi uzun zaman alır. Sağlıklı gıdalarla beslenme enerji ve hayat fonksiyonlarını desteklediği gibi, rafine edilmiş gıdaların ihtiva ettiği kimyasal toksinlerin etkisinden korumaktadır.

Sindirim fizyolojisinin bütün detaylarıyla nasıl gerçekleştiği tam olarak anlaşılamamıştır. İlim ve hikmetle halk edilen bir gıda maddesinin, fıtratı dışına çıkarıldığında, yenmemesi gerektiği gibi yapacağı tahribat, vücutta ve nesilde devam edip gidecektir. Gıdaların seçiminde insanların yanıldığı bir özellik de tad, koku ve lezzettir. Özellikle küçük çocuklar ve gelişme çağındaki gençlerin dikkatle ve sabırla beslenme konusunda bilgilendirilmeleri şarttır. Tad ve lezzet odaklı beslenmelerde, sindirim sisteminin bağırsaklar kısmında yaşayan, faydalı vazifeleri olup bağırsak florası olarak da bilinen, dost mikroorganizmaların tahribatına yol açmış oluruz. Temsil yerindeyse uçak motoruna yakıt olarak benzin yerine motorin ikmali yapmaya benzetilebilir. Bu tip beslenme alışkanlıkları, endüstri ürünü gıdalarla değil de annelerimizin pişirdiği geleneksel ev yemeklerinin devam ettirilmesiyle ve yemek kültürümüze sahip çıkmakla sağlanabilir.

“Günümüz tarım tekniklerinin hemen bütünü (organik de dahil) tabiînin dışındadır. Üretim aşamasındaki tek güvence çiftçinin bilgisi ve insafı doğrultusunda, üretimin kuralına uygun yapılmasıdır. Üretim sürecinin tabiîden sapmış olduğunu gösteren bir delil de, o gıdayı tercih etmesi gereken börtü böcek ya da hayvanın her ne hikmetse yanına bile yaklaşmamasıdır. Bu endüstriyel gıdalar, her nedense hayvanlar âleminde hiç tercih görmez. Katkısız olduğu iddia edilen margarine sineklerin asla konmadığı, karıncaların kırıntılara olan farklı ilgisi, kedilerin sosis ve taze kaşarlar karşısındaki çekincesi gibi gözlemlerle doğrulanmaktadır. Mesele insan olduğunda neyin yenebilir, neyin yenemez olduğu geleneğe dayansa da, hayvanlarda ‘yenebilir’ kavramı adını koyamadığımız, mekanizmasını bilmediğimiz dürtülerle (bizler ilhâm-ı Rabbanî diyoruz) ilişkilidir. Çocuğunuz için aldığınız sosis ve salamları ÖNCE KEDİLERE YEDİRMEYE ÇALIŞINIZ, ama yemediklerini görünce sakın şaşırmayınız. Aynı durum UHT SÜT için de geçerlidir, kediler ve köpekler bu sütü asla içmemektedir. Bunun gibi yediklerimizin tabiîliğinin başka ölçütünü ben bulamadım. Süt, salam ve sosiste mutlaka KEDİLERE DANIŞINIZ”7 Bu kedi testini bizzat sokak kedilerinde uyguladık, verdiğimiz sucukları, iki kedinin koklayıp yemediklerine şahit olduk. Ondan sonra sucuğu seven oğlum bir daha sucuk ve benzerlerini istemedi, yemedi.

Gıdaların bozulmadan dayanıklılık sürelerinin uzatılması aşırı yüksek sıcaklık, çok yüksek basınç veya radyoaktif ışınlamalarla sağlanmaktadır. Bu uygulamalar gıdaların besleyici özelliğini yok eder. “Aşırı fizikî işlemlerden geçen gıdaların vücuda uygunluğu, ne kadar sindirilebildiği ve bundan ne kadar faydalanıldığı bilinmemektedir. Genetik yapı ile oynanarak üretilen SOYA, MISIR gibi bitkiler (GDO) daha çok yem sanayiinde kullanılsa da, bunların tüketilmesinin hayvanlarda kansere sebep olduğu açıkça gösterilmiştir. Genetik oynama canlı vücudunda öngörülemeyen değişikliklere sebep olur. Yem endüstrisinde kullanılan GDO ile beslenmiş hayvanların et, süt ya da yumurta gibi ürünlerinin tüketilmesi kesinlikle sakıncalıdır.” 8 Bu kısır döngü dolabından kurtulabilmemiz, özellikle en yetkililere ve tüketici olarak bizlere FARZ-I AYN derecesinde anlaşılacak bir şuurlanma ile gerçekleşecektir. Küre-i arz’ın huzurundan da mesul olan insan buna mecburdur.

ÖNEMLİ NOT: Change.org internet sitesinde başlatılan “soframıza GDO sızdıran markaları açıklayın” imza kampanyasını tebrik ediyor ve destekliyoruz. Bu imza kampanyasına ilgi gösterilmesi faydalı olacaktır.

SAĞLICAKLA KALIN

Dipnotlar:  6) Dr. Aidin SALİH, Gerçek Tıp, s. 399, Sade Hayat Yayınları 2015. 7) Dr. Yavuz DİZDAR, Yemezler! s. 89 Hayykitap 2014. 8) A.g.e. s. 134.

Okunma Sayısı: 5136
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Özcan Erkiş

    17.4.2017 16:11:30

    Sayın Ergün, hem maddi hem manevi hayatımızı yakından ilgilendiren fakat kamuoyunun nazarından hep kaçırılan bu çok ciddi, ehemmiyetli ve insan ve insanlık için çok kıymettar meseleyi ısrarla ele almanızdan dolayı teşekkür ediyor, Allah razı olsun diyoruz. Zira GDO meselesi, maddiyata feda edilerek, insanlığın tüketilmesini netice verecek bir sürecin son sürat devamına sebebiyet vermektedir. Ne varki böylesine hayati bir meselede hükûmetlerin ciddi bir proje ve çalışmalarına şahit olamadık. Tam tersine ve yanlış hatırlamıyor isem bir gazetecinin GDO lu ürünleri haber yaptığı için "hükümete darbe "suçundan yargılandığını zannediyorum. Yazınız ibretlik bilgileri ihtiva etmektedir. Gerek şahsi ve gerekse toplumsal ahvâlimiz ve akvâlimiz (sözlerimiz )mercek altına alınıp incelendiğinde, GDO'lu maddelerin marifetleri ortaya çıkmaktadır. Allah âkıbetimizi hayreylesin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı