"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fizyolojiden marifetullah mesajları (5)

Feyzullah ERGÜN
26 Mart 2019, Salı
İnsan hayatının devamı için gerekli olan, mu’cizevî kalp makinasının her bir vuruşuyla pompalanan kanın, dalgalar halinde vücudun bütün dokularına ulaştırılması, atardamarlar (arterler) yoluyla ve sistemli kasılma-gevşeme hareketleri ile, aralıksız devam eden bir faaliyet gerektirmektedir.

Birçok vazifelerin ölçülü ve programlı bir şekilde kan yoluyla gerçekleşmesi, büyük bir yaradılış mu’cizesidir. Tefekkür nazarını iç âlemine çevirebilen bir insana, sayısız harika manzaralar, gözle görülemeyen ölçülerle, arter kanallarında seyrettirilir. Bu konuda Bediüzzaman Hazretleri, hayret edilecek bilgileri, uzun yıllar önce, sanki bir fizyoloji laboratuvarında incelemiş gibi, damarlar hakkındaki“ Evride (toplardamarlar, venler) ve şerayin (atardamarlar, arterler) namında iki kısım damarlar var ki; biri safî kanı getirir, dağıtır, safi kanın mecralarıdır. Diğer kısmı enkazı toplayan bulanık kanın mecrasıdır ki, şu ikinci ise kanı “REE” denilen nefesin geldiği yere getirirler…” uzun haşiyede, fizyolojik faaliyetleri açıklamaktadır.

Atardamarlar (arterler), kanı kalpten akciğerlere taşıyan ve kanın vücudumuzda dolaşmasını sağlayan damarlardır. Arterler, kılcal damarlar (kapiller) olarak adlandırılan, gözle görülemeyecek kadar ince kan damarlarına ayrılarak, bir ağacın dalları gibi bölünerek, uzayıp gitmektedirler. Bu dallanma ile, vücuttaki dokuların tamamı beslenir. “Arterler, karaciğer ve böbreklerden geçerken, kan bazı atık maddelerden kurtulur. Kan, bağırsaklardan geçerken, besin maddelerini toplar. Herhangi bir doku gibi, kalp kasının da hayatta kalmak için, sürekli olarak kanla beslenmesi gerekir. Koroner arterler, kalp kasına kan sağlar. Oksijen açısından zengin kanın, geçtiği arterler gittikçe daralır. Daha küçük olan tüpler, arteriyol olarak adlandırılır; en küçük kan damarları kılcal (kapiller) damarlardır. Sadece bir hücre kalınlığında olan ve insan vücudunda bulunan, kıldan daha ince olan kılcal damarlar, oksijen ve besin maddelerinin kandan dokulara; karbondioksit ve atıkların da, dokulardan kana geçişine izin verir. Kan ve maddeler arasındaki bu geçişin, duvarları çok kalın olduğu için, arterlerde (atardamarlarda) gerçekleşmesi mümkün değildir.13

Sani-i Hakîm atardamarları, kan basıncına dayanıklı bir halde, bağ dokusu ve düz kas tabakalarıyla güçlendirmiştir. Kalpten pompalanan kanın basıncı, atardamar duvarlarına zarar vermemesi için, genişleme ve kasılma hareketleri ile, dayanma kabiliyetleri ölçülü olarak desteklenmiştir. Böylece, kanın akarak ilerlemesi sağlanmış olmaktadır. Bu güçlü kan basıncı arter duvarlarında, nabız ve tansiyon olarak duyulup, ölçülebilmektedir. Şeyh-ül etıbba (hekimlerin şeyhi) Ebu Ali ibn-i SİNA, kan dolaşımı ve nabız hakkında “Nabız, hayat gücünün bulunduğu yerlerdeki (kalp ve arterler) genişleme ve daralma hareketidir. Bu hareketin gayesi, hayatî gücün hafif havayla uygun hale gelmesidir. Her nabız atışı, hareketin iki devresi ve iki dinlenmeden ibarettir. Çünkü her atışı, bir gevşeme ve bir kasılmadan meydana gelir. O, iki zıt hareket arasında, bir dinlenme devri olması gerekir”14 diyerek, en son fizyolojik bilgilere paralel, açıklamalarda bulunmuştur.

Atardamarlardaki kan dolaşımıyla gerçekleşen ve vücudun en uç noktalarına gıdaların taşınıp, ulaştırılmasıyla sağlanan lojistik desteklerin ulaştırılması, başlı başına bir mu’cize olarak, düşünen insanı hayretler içinde bırakmaktadır. Gıda maddeleri ve oksijen taşıma yolları olan arterlerin, devam eden en son uçları “Arteriyoller, arteriyel sistemin son küçük dallarıdır ve içinden, kanın kapillerlere (kılcal damarlara) gönderildiği, kontrol kapakları olarak görev yaparlar. Arteriyol, kendisini tamamen kapayabilen, ya da birkaç kat genişlemesine izin veren, güçlü kas tabakası ile sarılmıştır. Böylece dokuların ihtiyacına cevap olarak, her doku bölgesinde kapillerlere geçen kan akımını, arteriyol büyük ölçüde değiştirebilir. MİKRO SİRKÜLASYON adı verilen ve dolaşımın en önemli fonksiyonu olan, besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması işlevini görür. Küçük arteriyoller, her bir doku alanına giden kan akımını kontrol eder. Bu kontrollerde, her dokunun kendi ihtiyaçlarına göre, kan akımını belirlediği kabul edilmektedir. Arteriyollerin son uçları olan, metarteriyoller ile kapillerler arasında, su molekülleri ve erimiş maddelerin iletilmesi, DİFÜZYON (geçirgenlik) yoluyla ve TERMAL (ısı) hareketinden meydana gelir.” 15 

Bunun gibi, birçok karmaşık, ama çok hassas sistemler sonucunda, gönderilen rızık adrese teslim edilirken, REZZAK (cc) ism-i şerifi nuranî bir şekilde, tecelli etmektedir. Tefekkürle varılan bu hakikatler ışığında, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin, huzur veren müjdelerinden birini anmadan, geçmeyelim: “Hem mütefekkirâne, o çeşit sohbet-i imaniye, zemin yüzünün bir manevî zineti ve medar-ı şerefi olduğuna işareten biri demiş: Semavat zemine gıbta eder ki; zeminde hâlisenlillâh sohbet ve zikir ve tefekkür için, bir-iki adam, bir-iki nefes, yani bir-iki dakika beraber otururlar; kendi Sani-i Zülcelâl’inin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü âsâr-ı sanatını birbirine göstererek Sâni’lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.” 16 

YA RABBENA; akılları hayran eden bu tecelli-i cilve-i cemâl mu’cizeleri için, kâinatın zerreleri adedince, Sen’i tesbih ediyoruz. SÜBHANEKE YA AZİM ÜL MUAZZAM Atardamarlar yoluyla gerçekleşen bu RIZIK ve HAYAT taşıma işlemlerine ‘KENDİ KENDİNE, RASTLANTISAL BİR ŞEKİLDE OLUYOR’ diyebilen, sistemsiz düşünce sahipleri, bu eserin ince sanatlarını ve Kudretli San’atkârını (cc) göremiyorlarsa, çok yazık.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

13) Harward Medical School Aile Sağlık Rehberi, c. 2, s. 641, Bizim Kitaplar Yayınevi 2009.

14) İbn-i SİNA, El- Kânûn Fi’t- Tıbb, c.1, s. 225, AKM. Yayınevi 2017.

15) Tıbbî Fizyoloji, s. 183.

16) Bediüzzaman Said NURSÎ, Barla Lâhikası, s. 299, Hatıra Külliyat 2017.

Okunma Sayısı: 1587
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı