"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hâfıza hazinesi ve korunması (1)

Feyzullah ERGÜN
31 Ağustos 2015, Pazartesi
İnsan neslinin yaradılışından bu yana, geçen zaman içinde biriken ilim, kültür ve medeniyet faaliyetleri, beynimizin çok küçük bir noktasını teşkil eden hâfıza merkezine İlâhî kudretle sığdırılmıştır.

İsm-i Hafîz’e ayinedârlık eden, hâfıza merkezinin faaliyetleri, beynimizin bu asırda dahi çözülemeyen sırlarındandır.

Çağımızın büyük beyin cerrahlarından Prof. Dr. Gazi Yaşargil ise “Bilgisayar iki boyutludur, beynimiz ise 11 boyutlu olup, biz onun ancak 4 boyutuna, o da kısmen vakıfız“ demektedir. Sibernetik ilminde; “her sistemi yapan bir üst sistem vardır” dolayısıyla bilgisayar da yapıcısını gördüğümüz gibi insanda da yapıcısını görmeliyiz. Buna eserden müessire (yapıcısına) gidiş denmektedir. Bir başka deyişle bu, resimde ressamı görmek, yaratılanda yaratanı hissetmektir.” 1 

Eski tabirlerle, kuvve-i hâfıza, hatırât, hayâl, musavvire, kuvve-i zâkire olarak bilinir. Hâfıza, geçmişi saklama ve yeniden meydana getirme kabiliyetidir. Anlık işlem, hatıralar, çağrışım ve daha bir çok psikolojik alışkanlıkların faaliyet alanıdır. Hâfıza, kendi kendini düşünmesi ile, saklananları yerli yerine koymak ve tanımak, gerektiğinde anında arşivden isteyerek değerlendirmek olayı, beynimizin düzenli biçimde işlem merkezi vazifesini mükemmel bir şekilde yapmasıdır. “Hem saklamanın ve hem de saklananı gerektiğinde bularak yerleştirmenin bilincini dile getiren düşünce belleği, hayvanlarda da mevcut olmasına rağmen, en mükemmeli eşref-i mahlûkat olan ve ahsen-i takvimde yaratılan insanda yerleştirilmiştir. Belleğin doğru olarak hatırladığı bilgilerin toplamına hâfıza genişliği denir. Hâfızanın fonksiyonlarına göre, vasıtasız hâfıza (ezberleme ya da hatırda tutmak için çaba harcayan hâfıza), hâfıza-i akliye ise görsel, işitsel özellikle duyusal belleklere karşı olarak soyut kavramlardan kurulu salt düşünceleri saklayan bellektir. Bu hâfıza bazı hayvanların özellikle köpeklerin duyduğunu, gördüğünü ve işittiğini hatırlaması bu hâfıza türünün kapsamına girer. Hâfıza-i hissiye, dış duyumlarla elde edilen bilgiyi saklama kabiliyeti olarak tarif edilir. Hâfıza-i basariye, hâfıza-i hayâliye, hâfıza-i sem’iye gibi çeşitleri vardır.” 2

Hâfızanın derin sırlarını Bediüzzaman Hazretleri bizlere şöyle izâh etmektedir: “Hardele tabir edilen, bir darı habbesi hükmünde olan kuvve-i hâfızanın ihata ettiği meydanda gezintiler yapılırken o kadar büyük bir sahraya inkilâp eder ki, gezmekle bitmez bir şekil alır. Acaba o hardelenin içindeki meydanı bitiremeyen, o hardelenin dâiresini ne suretle bitirecektir? Aklın nazarında hardelenin vaziyeti böyle ise, aklın gezdiği dâire nasıldır? Akıl da dünyayı yutar. Fesübhânallah! Cenâb-ı Hak hardeleyi akıl için dünya; ve dünyayı da akıl için bir hardele yapmıştır.” 3 

Böylece Cenâb-ı Hak okyanuslar kadar geniş ilim ve hatırâtı kudretiyle bir damlanın içine sığdırmıştır. 

Ziya Paşa’nın güzel ifadesi bunu özetler: 

“Sübhâne men tehayyere fi sun’ ihil ukûl

 Sübhâne men bi kudretihi ya’zizül fuhûl”

Böylece beynimize İlâhî kudretle yerleştirilen hâfıza mekanizmasını tanıdıktan sonra, nasıl oluyor da fonksiyonları bozuluyor? 

Hâfızanın afetleri üzücü haller alarak, hayat kalitemizin bozulmasına sebep oluyor, bunları araştıralım: Darb-ı meselde söylendiği gibi, hâfıza-i beşer nisyan ile mâlûldür. Zamanımızın en büyük problemlerinden biri olan unutkanlık olayı, hâfızamızın çeşitli şekillerde yıpranmasıyla meydana gelir. Unutma, bazı uzmanlara göre hâfızanın bulutlanması olarak da tarif edilmiş ve en yaygın halinin yaşlandıkça hâfızanın sağlıklı fonksiyon kabiliyetini yitirmesidir. Beyinde vazifeli sinir hücrelerinin çeşitli sebeplerle tahribata uğraması ve yenilenmelerinin mümkün olmaması dolayısıyla hâfıza merkezinin faaliyetleri zamanla azalarak, farklı hâfıza tabloları ortaya çıkar. Bir çok sebeple hâfıza nimeti bulutlanabilir, bunlar kalitesiz ve yıpratıcı hayat şartlarıdır. Bu olumsuzlukları şöylece sıralayabiliriz. Asrımızın büyük problemlerinden ve kaliteli uykuyu tahrip eden yaşama tarzı (mekanik ve elektronik hayat modelleri) sonucunda Alzheimer hastalığı ve demans (bunama) meydana geldiğidir. Çok yoğun stres, evhamlı, vesveseli ve endişeli hayat tarzı hâfızanın fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Şiddetli depresyonlar, sigara, alkol ve uyuşturucu kullanımı unutma afetini kamçılar. Nesilleri ifsat ve tahrip eden, insanlığın çöküşüne hız kazandıran şebekelerin G.D.O., emülgatör (E) ve değişik kimyasallar ile bozduğu gıdalarla beslenme, hayatımıza giren radyasyon yayıcı aletler (cep telefonu ve bilgisayarların ihtiyaçtan fazla, abartılı kullanılması, döner merdivenler v.s.), ağır metallerle uzun sürede vücuda yüklenen zehirler (alüminyum, silisyum ve teflonla kaplı mutfak eşyaları tava, tencere v.s.) alzheimer, bunama ve parkinson hastalıklarına zemin hazırladığı bilinmektedir. Ne acıdır ki, uzun yıllar halkımız aldatılarak, kalaylı bakır tencereler hurdacılara satılıp, kalay gerektirmiyor yanlış düşüncesiyle alüminyum kaplara alıştırılarak, ilmî ispatla Alzheimer hastalığının artması ve çocukların bile unutkan olduğu bir hale getirildik. (Devamı haftaya)

DİPNOTLAR: 

1) “Üç ay boyunca her gün akşam yemeğinden iki saat sonra taze sıkılmış bir bardak havuç suyu içilecektir. İçine 2-3 damla zeytinyağı damlatmanız gerekir (A vitamini yağda eridiğinden). Üç ay tamamlandıktan sonra haftada en fazla 2-3 defa havuç suyu içmeyi alışkanlık haline getirmek gerekir.” (6)

2) Beyni rahatlatan baharat olan tarçın çok şekillerde tüketilebilir.

3) “İbn-i Sina’ya göre papatya beyni güçlendirdiği gibi, çözücü olma özelliği ile beyinde bulunan fazlalık maddelerin çözülüp atılmasını sağlıyor.

Okunma Sayısı: 3111
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı