"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hediye-i rahmet: Bal (4)

Feyzullah ERGÜN
10 Ekim 2016, Pazartesi
Depolanmış canlandırıcı maddelerin yüklendiği bal damlacıkları ile diğer kovan ürünleri, aktif yapıdaki bu bileşenlerin, karaciğer ve kalbi koruyucu etkileri olduğu gibi, tansiyon dengeleyici ve kuvvetli antioksidan özellikleriyle, damarları koruduğundan, vücudun genel sağlığını dengeleyip, canlı ve dirençli bir bünye sağlamaktadır.

“Balı canlı gıda yapan bir aktif madde grubu da flavonidler, vücutta birçok doku ve organı koruyor, bunların başta geleni kemik dokusudur. Bunlardan her biri hücrelerimizi oksitlenme hasarlarından adeta birer bekçi gibi koruyorlar ki, bu hasarlanmalara hücrelerimiz her gün maruz kalıyor ve yeterli antioksidan güçle karşılanmadıklarında, Alzheimer’den kansere kadar uzanan geniş yelpazede bir grup hastalığa sebep oluyorlar. Bal da bu flavonidlerin en güçlülerinden… Balın, bağırsaklardaki sindirimi esnasında meydana gelen bütirat adlı yağ asidi; kalın bağırsak kanseri hücrelerinin üremelerini engelliyor, hem de kanser hücrelerinin hareket etme ve yayılma kabiliyetlerini sınırlıyor. 15

Balın diğer kimyasal ve rafine edilmiş şekerlerden önemli bir farkı da, diyabet hastalarına zararlı bir yan etkisi bulunmayışıdır. Makul ölçülerde kullanıldığında “birçok organı oksidatif stres adını verdiğimiz, kronik dejeneratif süreçten (sürekli tahribat) koruyor, vücuttaki şeker dengesinin orkestra şefi pankreas bu organlardan biri. Clinikaland Experimental Medicine dergisinde, Nisan 2013’te yayınlanan bir çalışmada, balın pankreasın insülin salgılayan beta hücrelerini koruyucu özelliği olduğu gösterildi. Yalnızca pankreas mı? Böbrekler ve karaciğer de yine balın koruma kalkanı olduğu organlardan.”16 Yapılan klinik araştırmaları ve laboratuvar deneylerinde, bal ve diğer yan ürünlerinin sağladığı koruyucu ve tedavi edici destekleri, aşağıda belirtilen şekillerde tesbit edilmiştir. Balın, mideyi gıdaların kimyasal maddelerine karşı koruduğu, bal ve çörekotu karışımının mide ülserini tedavi ederek, günümüz ilâçlarına alternatif olduğu belirlenmiştir. (Sabah, akşam aç karına 1 tatlı kaşığı). Bozulan bağırsak faaliyetlerini düzelttiği, sağlıklı bağırsaklarda bulunan mikrobiyotik flora (faydalı mikroplar), zararlı mikroplara karşı sağlanan güçlü bağışıklık sistemi ve PROBİYOTİK etkisiyle sağlanan üstünlük, vücudu savunur.

“Bal, bağırsakları mikrotoksik adı verilen, kanserojen mantar küflerinin genotoksik etkisine karşı koruyor. Genotoksik etki, genlerde toksinlere bağlı, tehlikeli değişimler oluşması anlamına geliyor. Mikrotoksinler, beklemiş, gizli veya açık küflenmiş yiyeceklerde bulunan, mantar küfleri, bunların bağırsak ve karaciğer kanserine yol açtıklarına artık eminiz. Bal, işte karaciğerin bu tür toksik kimyasal hasarlanmalarına karşı da koruyucu. Balın yara iyileştirici özelliği de, çok eski zamanlardan beri biliniyor ve son dönemde yapılan bilimsel çalışmalar bunu destekler nitelikte.”17 İhtiva ettiği maddelerle dolaşım ve sinir sistemlerini güçlendirir. Bal, organizmaya bir gençlik yaşatır. Zekâ ve hafızaya dinçlik ve genişlik verir, sağlıklı kaliteli, bereketli bir hayata vesile olur. Kansızlık (anemi), kemik hastalıkları ve uyku bozukluğunu düzenler.

Bal, bilhassa et ve et ürünlerini fazla tüketenlerin çektiği sıkıntıları giderir. Bunu et yangını olarak tarif eden bir kaynağın, kolesterolü düşüren bir gıda formülünü faydalı olacağı kanaatiyle belirtiyoruz. 

İTFAİYECİNİN BAL YEMEĞİ

Bu tarif Chicago itfaiyecileri için, kolesterol düşürücü bir program olarak yapılmıştır. Çabuk, basit ve lezzetlidir; nasıl bir yangınla mücadele ediyorsan et söndürmek için harika bir metodun gerekli maddeleridir. 

Yapılışı: 1 çay kaşığı bal, yarım ceviz veya 1-2 badem, ½ su bardağı yulaf ezmesi, 1 yemek kaşığı kurutulmuş kiraz veya kızılcık, ½ su bardağı yağsız süt. Bütün malzemeleri karıştırın ve hemen yiyin, ya da bir kap içerisinde, gece buzdolabına koyun ve ertesi gün yiyin.” 18 

Evde tatlı ihtiyacınızı en faydalı ve kolay bir şekilde karşılamak için, bir çay bardağı bala, iki yemek kaşığı toz haline getirilen ceviz, fındık veya bademi karıştırıp, günde 1-2 tatlı kaşığı (balı karıştırırken, yerken tahta kaşık kullanılır, madeni kaşık kullanılmaz.) yenir. Böylece aile fertlerinin ağzı, faydalı ve iktisatlı bir şekilde tatlanmış olur. 

Arıların, kovanlarında hazırladıkları ürünlerden birisi de, ARI POLENİ’dir. “Arıların, kraliçe arıyı beslemek üzere topladıkları çiçek polenlerinin, arıların enzimleri ile işlenmesi sonucu oluşur. Arılar bu polenleri ayaklarında taşıyarak, kovana getirirler. Arı poleni, vitamin, mineral ve enzim deposudur. B vitaminleri yönünden, diğer hiçbir besinde olmadığı kadar zengindir. Çok kuvvetli bir antioksidandır. Vücutta oluşan hücre hasarını engeller. Vücudun yaşlanmasını geciktirir (ANTİAGİNG). Arı poleninin, kanser hücrelerine karşı öldürücü etki gösterdiği, kanser hücrelerini de intihara (apopitozis) sürüklediği belirtilmiştir.”19 Birçok tıp otoritesinin, polen hakkındaki kanaatlerini kendine has özdeyişiyle özetleyen “100 Yıl Dinç Yaşamak” isimli kitabın yazarı, Fransız Tıp profesörü Dr. Robert Tocquet şöyle belirtmektedir: “POLEN, HARİKA BESİNLERİN EN ÜSTÜNÜDÜR!”

Arı poleninin, bir insanın hayatını sağlıklı idame ettirebilmesi için, bütün elementlerin bulunduğu mükemmel bir İlâhî gıda olduğu, etin de iki katı protein ihtiva ettiği, yapılan araştırmalarda belirlenmiştir. “Sovyet Akademisi Başkanlığı yapan Dr. Naum PETROVİÇ, yaptığı gözlemler sonucu ‘Arı poleni kullanıcılarının uzun yaşadığını’ ifade etmiştir. Balla karıştırılıp kullanıldığında etkisi % 50 artarak karaciğerin antioksidan savunma sistemini destekleyerek, karaciğer toksinlerinin yol açtığı hasarı önlemektedir. Arı poleni, hücre oluşumu ve onarımını kolaylaştırır. YAŞLANMA SÜRECİNİ YAVAŞLATIR. Kalp ve damar hastalıklarının, kanser ve yangılı hastalıkların gelişimini önler. Kas ve eklemlerdeki hasarlı ve yangılı (iltihaplı) dokuları onarır, yaralanmalarda iyileşme süresini kısaltır.” 20

SAĞLICAKLA KALIN

Dipnotlar: 

15) Dr. Elif GÜVELOĞLU, Kanser İyileşir, s. 351, Hayykitap 2015

16) A.g.e. s. 355.

17) A.g.e. s. 358.

18) Dr. David GROTTO, Hayat Kurtaran 101 Yiyecek, s. 64 Martı Yayıncılık.

19) Dr. Ümit AKTAŞ, İlâçsız Yaşam, s. 71 Hayykitap 2015.

20) Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA, Apiterapi, s. 53-55 Hayykitap 2015.

Okunma Sayısı: 1578
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı