"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Karakabarcık: Şarbon

Feyzullah ERGÜN
01 Ekim 2018, Pazartesi 01:25
Bilinen en eski hayvan hastalıklarından olan şarbon, çiftlik hayvanlarından, nadiren insanlara bulaşıp yayılan ve ağır tablo ile seyredip, ölümle sonuçlanan, bir enfeksiyon hastalığıdır.

Hipokrates ve Galenos’un eserlerinde adı geçen şarbon hastalığı, Ortaçağda büyük toplulukları silip süpüren salgınlar yapmış olan hastalık, büyük çapta insan ve hayvan ölümüne sebep olmuştur. Şarbon hastalığına sebep olan Bacillus Anthracsis (şarbon-antraks basili) olup, yıllarca toprakta ve hayvan ürünlerinde canlı kalabilen ve sonraları aktif hale gelebilen sporlar (dış şartlara dayanıklı kapsüller) üretir. Hayvanlar, enfeksiyon bulaşmış topraklarda otlarken, enfeksiyonu alırlar. Şarbon hastalığı, insanlara enfekte hayvanların ürünlerine dokunmak suretiyle, bir yaradan veya çizikten bulaşabilir. Şarbon bütün hayvanlarda görülebilirse de, en sık yakalanan hayvanlar, mikrop bulaşmış otlaklarda beslenen sığır, koyun, keçi, at, katır ve enfekte gıda artıklarıyla beslenen kedi ve köpeklere de, şarbon bulaşabilmektedir.

Şarbon basili vücutta yerleştiği yere göre, tahribatlar yaparak belirtiler verir. Vücuda girdikten sonra çok hızlı bir şekilde gelişip, ağır bir klinik tablo meydana getirerek, ölüme sebep olur. Hızlı gelişen şarbonda, huzursuzluk ve yüksek ateşin ardından, depresyon, spazmlar, solunum ya da dolaşım bozuklukları, titreme ve çırpınma nöbetleri görülür. En çok deriye yerleşen şarbon, derideki dış görüntüsü, hastalık yerinde (el, kol ya da boyunda), kızarıklık ve şişlikle birlikte, hızla gelişen iltihaplı bir yara meydana gelir. Bu kısımdaki dokular hızla canlılığını kaybeder ve siyah bir kabarcık halini alır. Şarbon basilinin hava yoluyla akciğere ulaşması, akciğer şarbonuna sebep olur. Hastalık belirtileri, çok hızlı bir şekilde ortaya çıkar. Bunlar ateş, baygınlık, sırt ve bacak ağrıları gibi hallerdir. Nabız zayıf ve hızlıdır. Hastalığın bu türü genellikle hızla ilerler ve ölümle sonuçlanır. Mikrop bulaşmış hayvan etlerinin yenmesi ile ortaya çıkıp, hızla ilerleyen bağırsak şarbonunda, bağırsakların içyapısında iltihaplanma, kusma ve ağır ishal görülür. Bu ağır klinik tablo, hastayı hızla ölüme götürür.

Şarbon hastalığından korunma yolları ise, hasta hayvanların yünü, kılları, deri ve kemikleri ya da leşlerinden bulaşabilir. Koruyucu hijyen şartlarının uygun olmaması, temizlik ve karantina kurallarına uyulmaması, şarbon hastalığının hızla yayılmasına sebep olur. Hayvanlarla ilgili mesleklerden veteriner ve yardımcıları, laboratuvar personeli, kasap ve et ürünleri hazırlamasında çalışan elemanlarla, çobanların korunma kurallarına titizlikle uymaları sağlanmalıdır. Şarbon basilleri bazen spor olarak bulaştıkları fırçaların kullanılması, mikroplu kürk veya deriden yapılmış giyim eşyaları ile de bulaşabilir. Sanayi işçilerinin hastalığa yakalanmasını önlemek amacıyla, mikrop bulaştığı düşünülen malzemelerin el değmeden önce, steril duruma getirilmesi, mikroptan koruyucu giyeceklerin kullanılması, hastalıktan ölen hayvanların kesilmesinden ve leşlerinin yüzülmesinden sakınılması gerekir.

Şarbon hastalığının yayılmasında, madalyonun diğer yüzüne bakılacak olursa, hastalığa yakalanmış hayvanların, korunma kurallarına uyulmadan diğer hayvanlarla uzun bir süre beraber bulundurulmaları ve yalnız kâr amacı güdülerek faaliyette bulunulması, uzun yıllardan beri, insanlarda görülmeyip, unutulan bu hastalığın, sporların aktif hale gelip, yayılmasına sebep olmuştur. Hayvanlar arasında bile tek tük (sporadik halde) görülen şarbon hastalığı, dikkatsizlik ve ihmaller sonucu insanlar arasında tehlikeli salgınlara sebep olabilecek işaretler vermektedir. “Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır Veteriner Hekimleri Odası, Diyarbakır Diş Hekimleri Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şubesi’nin (SES) yaptıkları ortak basın açıklamasında özetle; ilimizde görülmeye başlanan, ancak bildirimi yapılmadığı için yokmuş gibi görünen deri şarbonu vak’alarındaki artışı, ithal etlerin ilimizde de piyasaya sürüldüğü duyumları ile birlikte değerlendirdiğimizde, kaygı ve endişelerimizi daha da arttırmaktadır. Açıklamada, 20 Nisan 2018 tarihli bir düzenleme ile, ithal edilen hayvanların sağlık denetimlerinde, veteriner hekim zorunluğunun kaldırılarak ziraat mühendisi, orman mühendisi ve kimya mühendislerine yetki verildiği hatırlatıldı.” 1 

Bu açıklamaları okuyunca, insanın aklı duruyor ve küçük dilini yutuyor. Kuruluşlarının ana gayeleri hayvan sağlığı olan, Veteriner Fakülteleri’nden mezun olan veteriner hekimlerin, denizaşırı ülkelerden getirilen hayvanların kontrollerini yapmasına gerek duyulmuyor da, hayvanların kontrolü orman, ziraat ve kimya mühendislerine bırakılıyor. Halbuki tecrübeli bir kasap veya çoban, bu hasta hayvanları görür görmez teşhis edebilir. Bu hasta hayvanlar, başka ülkelerin uygun olmayan sebze ve meyvelerimizi, sınırlarından içeri almayıp, iade ettikleri gibi, buna benzer bir karar verilip, uygulanamaz mıydı?

Sonuç olarak, üzüntüyle şunu da ilâve edelim ki, uçsuz bucaksız geniş Anadolu toprakları, baraj sulamaları, mera ve yaylalarında yapılacak besi hayvancılığı ve tarım faaliyetleriyle, kendi ihtiyacımızla beraber Avrupa ülkelerini de besleyebiliriz. Buna en büyük engel, tarım ve hayvancılığın en büyük bir güç olduğunun unutulmasıdır. Bu çerçevede hazırlanacak ve uygulanacak bir plân ile, sosyolojik dengeyi bozan, köylerin göçle boşaltılıp, şehirlerdeki problemli yığılmaların engellenmesi ve köye dönüşün cazip hale getirilmesiyle, çözülebileceğidir. Bu gücümüzü kullanmazsak, üçüncü dünya ülkelerinin göndereceği, gıda ve hayvanlara ihtiyacımız, bağımlılık haline gelebileceğini unutmamamız gerekir.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1- 15 Eylül 2018 tarihli Yeni Asya.

Okunma Sayısı: 2393
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı