"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rahmetin Tıp ilmine yansımaları - 5

Feyzullah ERGÜN
28 Ocak 2019, Pazartesi
Hayat, sıhhat ve necat yollarının en mükemmel rehberi olan, Peygamber Efendimizin (asm) Sünnet-i Seniyyesi ışığında, Tıbb-ı Nebevînin kaide ve usûllerinden kaynaklanan, faydalı uygulamaları tesbit ederek, hayatımızın pratiğine çıkarmaya gayret etmemiz, maddî manevî dünyamızın huzur kaynağı olacaktır.

Tıbb-ı Nebevî hazinelerinden çıkarılarak, derlenen nurlu bilgilerden bir kısmını özetlemeye çalışacağız. Ayrıca İslâm hekimlerinin, başarıyla denenmiş, tavsiye ve tedavilerinden örnekler takdim edeceğiz.

İ’LEM, sağlığın korunması; vücudun giriş kapısı olan ağız temizliği ile başlar. Ağız hijyeni derken ilk akla gelen, diş bakımı ve temizliğidir. Bu koruma en güzel şekilde MİSVAK ile sağlanır. Misvak kullanımına, sabah uykudan uyanıldığında, namaz ikame edileceğinde ve ağız kokusunun değiştiği durumlarda devam edilir. Bu uygulamalarla Sünnet-i Seniyye’ye uyma sevabı kazanılır. Misvakın fayda ve hikmetleri ise, ağız temizliğini sağlar, Cenab-ı Hakk’ın (cc) razı olduğu bir uygulamadır. 

Ağız kokusunu güzelleştirir, dişlerin temizliğini sağlayarak diş etlerini güçlendirir. Mide fonksiyonlarının aktivasyonunu arttırarak, sindirimi kolaylaştırır. Balgam salgılanmasını durdurur. Konuşmanın fasahatini arttırır. Simayı nurlandırır. Melekleri sevindirir. Misvak kullanırken, besmele ile başlanır, sonra ağız çalkalanarak, misvakın ucu yıkanır. Bu nimete karşılık, Cenab-ı Hakk’a (cc) hamd edilir.

Vücut sağlığının korunmasında, organizmanın biriken atıklarının bekletilmeden atılması, hayatî bir önem taşır. İdrar ve büyük abdest ihtiyacı hissedildiğinde, bekletilmeden giderilmelidir. Eğer bu ihtiyaçlar hissedilip, giderilmeden hapsedilirse, yatağında akan bir nehrin akıntısı bir engelle tutulursa biriken sular, etrafındaki binaları ve ekili alanları, fazla nem ve birikintilerle tahrip ettiği gibi; idrar ve gaita hemen atılmayıp, hapsedilirse organları tahrip eder. Böylece bütün vücudu toksinlerle fesada uğratarak, hastalıklara sebep olur. Vücut sağlığını güçlendiren bir uygulama da, baş, el ve ayakları kınalamaktır. Peygamber Efendimizin (asm) severek uyguladıkları bir Sünnet-i Seniyyedir. Vücut azalarını kuvvetlendirir. Cildi güzelleştirir. Gözün görme gücünü ve nurunu arttırır. Ayaklara uygulandığında, göz sağlığına destek verir. Bu arada önemli bir hatırlatmada bulunmamız yerinde olacaktır. O da, yalın ayak yürümenin, göz sağlığına zarar vererek, görme kabiliyetini azalttığıdır. Vallah-u Â’lem.

Beyin fonksiyonlarının azalması sonucunda, vücutta hissedilen belirtilerden, uykunun derinleşerek ağırlaşması, göz ve cilt kuruluğu, insanın en değerli zineti olan dimağında, kuruma ve sertlikler en önemlileridir. Bu durumda beyin fonksiyonlarını güçlendirmek ve gözün görme kabiliyetini arttırmak için, önemli bir uygulamayı kolaylıkla yapabiliriz. Bunun için süzülmüş hakikî bal ile sadeyağdan eşit miktarda (100 er gram) alınarak, çok kısık bir ateşte eritilip, karıştırılır. Hafif katı bir kıvama gelince, cam bir kavanoza aktarılır. 

Gece uyumadan önce, bir tatlı kaşığı yenir. Bu karışım denenmiş ve faydaları görülmüştür. Bu sıkıntılar için ayrıca, yumurta sarısı, sadeyağda hafif pişirilir. Üzerine bir miktar hakikî bal veya pekmez ilâve edilir. Hazırlanan bu tatlı gıda da, aynı etkiyi gösterir.

İnsanların en çok yaşadığı ve olumsuz etkilendiği sıkıntılardan birisi de, çeşitli baş ağrılarıdır. Baş ağrısı ile ilgili Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyorlar ki “Çörekotuna devam edin.” Çörekotunu kullanma şekli ise, temiz bir tülbent içine, bir tatlı kaşığı çörekotu düğümlenir. Bir bardağa konarak, üzerine az miktarda su konur. Biraz bekletildikten sonra sıkılır elde edilen sudan burun deliklerine 2-3 damla damlatılır. Baş ağrısında başka bir uygulama ise, çörekotuna, zeytinyağı ilâve edilerek, buruna 2-3 damla damlatılır. Bi-iznillahi şifalı tesiri görülecektir. Çörekotunun şifalı tesiri ve azim faydaları hakkında, hekimlerin tavsiyelerini Peygamber Efendimizin (asm) buyurdukları “Çörek otuna devam edin, onda ölüm hariç her derde şifa vardır.” Hikmetli hadis-i şerifleri tasdik ediyor. Özellikle vücuttaki şişkinlikleri giderir. 

Bağırsakları parazitlerden temizler. Soğuk algınlığında, hafif kavrularak tülbende düğümlenerek, sık sık koklanır. Baş ağrılarında, çörekotu toz haline getirildikten sonra, sirke ile yoğurularak, alına konur ve bir sargı ile sarılır. Bu uygulama, ağrıyan diş etlerine de uygulanabilir. Çörekotu, idrar söktürücü olarak etkilidir. Baş ağrılarında, menekşe yağı veya nane yağı ile, alın ve şakaklar ovulur. Bundan başka papatya yağı, gülyağı ile karıştırılarak friksiyon (ovulma) yapılır. Ayrıca arpa unu, sirke ile yoğurularak yumuşak bir hamur elde edildikten sonra, alına sarılır. 

Baş ağrısında, bu duâ “Bismillahi hayril esma’- Bismillahi Rabb-il arz ves sema’- Bismillahi ismuhu bereket eş şifa- Bismillah illezi lâ yezurru mee ismihi şey’un fil arzı ve la fissema ve huvessemi.” İzn-i İlâhî ile şifa verir. Duâyı okuyan, elini hastanın alnına koyduktan sonra, 3 veya 7 defa okur.

Bazı hastalık ve sıkıntılara karşı başarıyla uygulanan, faydalı tariflerden bazılarını, ayrı ayrı belirtmemiz yerinde olacaktır. Saç dökülmesine karşı, 15-20 diş sarımsak kabukları ile birlikte hafifçe ezilerek, 50 gram zeytinyağında kısık ateşte pişirilir. Soğuduktan sonra süzülür. Her gün saç dipleri ovulmaya devam edilir. Saçları güçlendiren ve yenilerinin çıkmasını sağlayan faydalı bir uygulamadır. Kulak ağrısında, turp suyu zeytinyağına veya soğan suyu, badem yağına karıştırılarak, ağrıyan kulağa damlatılır. Bu uygulama ağrıyı kestiği gibi, işitme kaybında da fayda sağladığı denenmiştir. Göz hastalıklarından korunmak için, çok sıcak ve kızartılmış yemeklerin, tadı bozulmuş bayat ve bozuk yemeklerin, tuzlu ve çok ekşi yemeklerin yenmemesi tavsiye edilmiştir. 

Bunların dışında helâl, tayyip (katkı maddeleri bulundurmayan) ve uyumlu gıdalarla, sağlıklı ve dengeli beslenme kaidelerine uyulması, göz sağlığına destek sağlar. Gözü yoran hallerden kaçınarak, yeşil ve güzel manzaralara, açık havada gökyüzüne ve akan sulara tefekkürle bakmak, görme kabiliyetini güçlendirir. 

Göz hastalıklarına çok faydalı ve gözün görme kabiliyetini arttıran, kolay bir uygulama da, sabah namazından sonra, geniş bir kaba soğuk su doldurulur. Bu suyun içine, yüz kısmı daldırıldıktan sonra, gözler açık olarak kısa süre beklenir. Her uygulama birkaç defa tekrar edilmelidir. 

SAĞLICAKLA KALIN

Okunma Sayısı: 2951
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı