"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sağlıklı yaşlanma (4)

Feyzullah ERGÜN
02 Ocak 2017, Pazartesi
Sağlıklı yaşlanmanın uyulması gereken en önemli kaidelerinden birisi de, gıdaları tanıyıp, ne ile beslendiğimizi bilerek, ailece uygulanacak beslenme şeklidir.

Öğrenilip uygulanacak bir beslenme prensip ve disiplini olmadan, özellikle de zamanımızda sağlıklı kalmanın imkânı görülmemektedir. Çünkü beslenme şeklimiz hem sağlığın hem de sağlıksızlığın başta gelen sebeplerindendir. Bütün mesele doğru karar ve sağlıklı malzemelerle işleyen mutfak kültüründe odaklanmaktadır. Hatalı ve uygun olmayan gıdalarla beslenmek, erken yaşlanmanın sebeplerindendir. 1000 yıl önce yazdığı küçük sağlık kasidesinde İbn-i Sina, günümüz koruyucu hekimlik prensiplerine ışık tutarak, sağlıklı hayat için şöyle seslenmektedir: “Bütün hastalıkların aslı, yenilen ve içilen nesnelerdir ki bunlardan kaynaklanan hastalıkların teşhisinde ve hastalıkların çeşitlerini bulmada ilk elde edilecek delil, bu yenilen ve içilen nesnelerin kendileridir.”7 Bundan anlaşılıyor ki, insanlığın sağlıklı yaşayıp yaşlanmasını engelleyen, sağlıksız yiyecek bolluğunu her geçen gün arttırarak, karadelik misali, sağlığı ve ekonomileri yutan gıda endüstrisinin, kontrol dışı bir güç halinde büyümesidir. Yapılan abartılı ve yanıltıcı reklâmlar sonucunda, çaresiz kalan insanlar da, akıntıya kürek (tabağa kaşık da diyebiliriz) sallamaktadır.

Sağlıklı yaşlanmanın engellerinden biri de, beslenme tarzımızdaki öğün sayısı ve ayakta hızlı olarak geçiştirilen açlığı giderme (FAST FOOD) şekli, bunlar da yetmiyormuş gibi, ara öğünlerin de yüklenmesidir. Günde üç öğün yemek, tüketim toplumunun israfla uyguladığı, sağlıksız bir beslenme tarzıdır. Bu plansız, programsız beslenme, katkı maddeleri ile çekici ve lezzetli hale getirilen yiyecekler, insanların her geçen gün yağlanmasına, obezite ile birlikte şeker, kalp damar hastalıkları ve kanser problemleriyle, yaşadıkları hayat kalitesi gerileyip, sıkıntılarla devam etmektedir. Çünkü mutfaklarımız her geçen gün Müslüman beslenme karakterinden uzaklaştırılmakta olup, maddî manevî yapımıza uymayan yiyecekler karmaşasına dönüşmüştür. Bilim adamlarının tesbit ettikleri gerçeklerle yapılan uyarılarda “konuyu basitleştirmek için hemen belirteyim, margarin ve trans yağlar (kimyasal madde kalıntıları ihtiva eden, yüksek ‘BOŞ KALORİLİ’, kalitesiz ve sağlıksız yağlar) tabiî olmayıp, gıda olarak kullanımları her hal ve şartta zararlıdır” 8 denilerek, dikkatler çekilmektedir.

İnsanların sağlıklı beslenmeleri bilimsel araştırmalar sonucunda belirlenmektedir, ama ne yazık ki bazı araştırmalar, bilenleri de yanıltmak gayesiyle yapıldığından, bilmeyenler ise yanlış istikametlere yönlendirilmektedir. Özellikle “Düşük yağlı beslenme (LOW FAT) modası 1980’lerde fırtına gibi esmeye başladı; doktorlar (ben dahil!) hastalarına yağlı etlerden, tereyağı ve yumurtadan uzak durmalarını söylüyorlardı. Sağlığına ve kilosuna özen gösteren kişiler, yağlı gıdalardan ve kırmızı etten uzak duruyorlardı. Yanlış beslenme kaynaklarına yönelen insanlar, damarlara oturan, kalp damar hastalıklarına sebep olan zararlı kolesterolle, yani karaciğerin yaptığı ufak moleküllü LDL ve VLDL kolesterolü karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumun sebebi hayvanî tabiî doymuş yağlardan aldığımız yağlar değildir.”9 Cenâb-ı Allah’a (cc) şükürler olsun ki, doğru bilgi kaynakları ile sağlığımıza destek veren bilim adamlarının sayısı arttığından, ümitlerimiz de canlanmaktadır. Bundan anlaşılıyor ki, genel vücut sağlığımızın idamesi için, sanayi ürünü sıvı yağ ve katı margarinlerden kaçınarak, sofralarımızı her hal-ükârda, sağlığın kaynağı ve anne sütüne eşdeğerde kaliteli zeytinyağı ile donatıp, vücut direncimizi güçlendirmeliyiz

Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşlanma deyince akla, Akdeniz beslenme tarzı gelmektedir. Bu beslenme şekli çoğunlukla, mevsiminde yenen taze meyve ve sebzeler, baklagiller, lifli gıdalar, bulgur, zeytinyağı, tereyağı, salata ve yeşillikler, kuru yemiş çeşitleri, tadımlık kırmızı et, yumurta ve balık gibi bölgede yetişen gıdalarla sağlanır. “Bu bölgenin insanları biraz önce bahsettiğim ‘tabiî ve fıtrî‘ bir beslenme alışkanlığına sahipler. Bölge coğrafyasının şartlarına göre ideal bir denge tutturmuşlar. Kimse onlara ne yemeleri, ne yememeleri gerektiğini söylemiyor, kalori hesabı yapmıyorlar, ACIKINCA YİYORLAR, DOYUNCA ŞÜKREDİP DURUYORLAR ve hepsi neşeliler, aktifler.” 10

SAĞLICAKLA KALIN 

Dipnotlar: 7) Güvenç AYAR, İbn-i Sina Sağlık Reçeteleri, s. 26 Ufuk Yayınları 2014. 8) Prof. Dr. Yavuz YÖRÜKOĞLU, 30 Günde 10 Yıl, s. 55, Hayykitap 2016. 9) A.g.e. s. 40. 10) A.g.e. s. 45.

Okunma Sayısı: 1732
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı