"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tıbbın gelişmesinde İslâm hekimlerinin rolü - 1

Feyzullah ERGÜN
29 Ekim 2018, Pazartesi 00:57
Hassas dengeler üzerine yaratılmış olan insan bedeni, ihmaller ve hatalı hayat tarzlarıyla, zayıf düşerek çeşitli hastalıkların etkisiyle, hayat enerjisi eriyip gitmektedir.

Hastalıkların sebep olduğu bu tükenişi geciktirmek ve şifa aramak gayesiyle insanlar, İlhâm-ı Rabbanînin yönlendirmesiyle, kâinat eczahanesinden şifalı deva ve ilâçlar bulup, hazırlamışlardır. Vahiy, ilham, tefekkür ve tecrübe kaynaklarından beslenen İslâm hekimleri, yaşadıkları çağların tıp otoriteleri olmuş ve insanlara hastalıklardan korunma ve şifa konularında yol gösterici eserler bırakmışlardır. Cenâb-ı Hakk’ın (cc) Şâfî ismine ayinedarlık edip, Müessir-i Hakiki’yi gösteren ve İlâhî rahmetin hediyeleri olan, bitkiler âleminde depolanmış ve oradan elde edilen bu ilâçların, insanların ihtiyacını bilen Şafi bir kudretin eliyle hazırlandığının şuur ve farkındalığında, tanzim edildikleri hiçbir zaman akıldan çıkarılmamıştır.

Bitkiler âlemi kanalıyla, insanların sağlığına destek için gönderilen, teorik ve pratik bilgiler sonucunda hazırlanan bu ilâçları sınıflandırarak, bin yıl öteden bize ulaştıran hekimlerden birisi olan İbnü’l Cezzar’dan, bazı hastalıklar için denenmiş ve hamd edilmiş reçeteleri, Tıbbu’l Fukara-i vel Mesakin kitabından, ilgilenenlerin dikkatine takdim ediyoruz. 

“1- Güneşin ve sıcak havanın etkisiyle hissedilen, BAŞ AĞRILARI için; gülyağı, ev sirkesi ile karıştırılarak, başın alın bölgesine sürülerek, masaj yapılır. Gülyağı kullanmak istemeyenler, onun yerine saf zeytinyağı, sirke kullanmak istemeyenler ise, onun yerine soğuk su kullanabilirler. 

2- Gözün görme kabiliyetini arttırmak ve temizlemek için; turp yemek ve turpun suyundan, göze sürme çekmek, fayda sağlar. Ayrıca soğan suyuna, bal karıştırılarak hazırlanacak sürmeye devam edilirse, zayıflayan görme kabiliyetini güçlendirir. Katarakt oluşmasını engeller. 

3- Gözde meydana gelen kanamalar için, kurutulmuş mercanköşk yaprakları kaynatılarak, süzülmüş balın içerisine karıştırılır. Bu karışım ile, göze pansuman yapılır. 

4- SES KISILMASINA karşı; bakla unu, keten tohumu, kabuğu soyulmuş badem ve çam fıstığı toz haline getirilerek bala karıştırılıp, yoğurulur. Ceviz büyüklüğünde toplar haline getirilir. Küçük parçalar halinde dilaltına konarak, emilir. 

5- Çeşitli ÖKSÜRÜKLER için; keten tohumu çok hafif kavrulur. Toz haline getirildikten sonra, 50 gram keten tohumu, 50 gram süzme balla karıştırılır. İhtiyaç miktarınca alınır. Öksürük için DİOSCORİDES’in tarif ettiği bir karışım ise, meyankökü suda pişirildikten sonra, süzülür. Bir miktar süzme balla karıştırılır. Öksürük kesilinceye kadar, bu karışımdan günde birkaç kaşık yemek uygun olur. 

6- MİDEDE SİNDİRİM YETERSİZLİĞİ ve bununla ilgili MİDE AĞRILARINDA; kimyon çok hafif kavrulur. Kereviz tohumu ile eşit miktarda karıştırılarak, toz haline getirilir. Günde birkaç defa, su ile birlikte içilir. 

7- Mide ekşimesi, midede artan asitlerin, yemek borusuna kaçması sonucu meydana gelen REFLÜ için, 20 gram kimyon çok az kavrulur. 20 gram karabiber, 5 gram dereotu tohumu karıştırılarak, toz haline getirilir. Bu karışımdan bir tatlı kaşığı miktarı su ile içilir. Bundan başka; böğürtlen ve kekikten 5’er gram alınarak, az miktarda balla karıştırıldıktan sonra, su ile içilir. Farklı başka bir formül ise; bir tatlı kaşığı çemen tohumu hafifçe kavrulur. Ayrıca defne tohumundan bir tane, karabiberden 5 tane karıştırılarak, toz haline getirilir. Aç karna, ılık su ile içilir. Vücut bu miktardan daha fazlasına ihtiyaç duyarsa, doz gerekli miktarda arttırılabilir. Bu ilâç, ağrıları ALLAH’ın (cc) HAVL ve KUVVETİYLE huzura kavuşturur. 

8- MİDE EKŞİMESİ için; kimyon ve karabiberden 15’er gram, dereotu tohumundan 5 gram ile karıştırılarak, toz haline getirilir. Hastaya 10 gram kadar, su ile içirilir.

Aşırı iştahlı olup, doyma problemi yaşayanlar; Habbet-ül Hadra’ (BITIM), 15 gram toz haline getirilip, aç karna yenir. Buna devam edilirse, aşırı iştahı normal seviyeye getirir. CALİNOS (GALEN)tan, mide ağrılarına deva, denenmiş bir formül; anason ve kereviz tohumundan 10’ar gram alındıktan sonra, bunlara 5 gram kimyon karıştırılarak toz haline getirilir. 10 gram aç karna, sıcak su ile içilir. Bunun çok faydalı bir ilâç olduğu denenmiştir. Mide ve bağırsak ağrılarına karşı, bir miktar kimyon ağızda çiğnenir. Ağızda salgılanan salgı yutulur. Ayrıca, anason kaynatılarak yemek öncesi ve sonrasında içilebilir. Allah’ın (cc) yardımıyla çok fayda sağlar. Başarıyla uygulanan başka bir formül ise, 10 gram çekilmiş çemen tohumu, 10 gram meyankökü sıcak suda 24 saat bekletildikten sonra, süzülerek hastaya içirilir. Çok faydalı olduğu denenmiştir. Bulantı ve kusmaları durdurmak için, hastaya elma suyu içirmek, fayda sağlar. Mide üşütmesinde, nane kaynatıp içmek ve karın bölgesine defne yağı, papatya yağı veya eski zeytinyağı ile masaj yapmak fayda sağlar.

Mide şişkinliği ve sancısında, sirozdan dolayı karında ASSİT toplanmasının başlangıç devresinde, idrar tutukluğu ve bağırsak sancılarında DİOSCORİDES’ten tavsiye edilen, MERCANKÖŞK bitkisinin kaynatılarak içilmesi, şifaya vesile olduğu, birçok denemelerde müşahede edilmiştir. Mide ve bağırsaklardaki sancılar için, kuru defne tohumu toz haline getirilerek, sıcak su ile bir tatlı kaşığı kadar içildiğinde fayda sağlar. Ayrıca, bu sancılar için; karabiber toz haline getirilir, yaş defne yaprağı ile birlikte kaynatılıp, içilirse rahatlatır. Mide ve bağırsakları güçlendirmek için, PALAMUT kaynatılarak, içilirse fayda sağlar. Basur (hemoroit) rahatsızlığında, şeftali çekirdeği yağı veya kaysı çekirdeği yağının, ağrılı bölgeye sürülmesi rahatlatıcı bir fayda sağlar.

Mesane ve böbrek hastaları, dengeli beslenmelidir. Aşırı yemekten kaçınmalıdırlar. İdrarı arttıran gıda ve sıvıları almaları tedavide esastır. Bağırsakların tembelliğinden ve kabızlık halinden sakınılmalıdır. Sıkıntılı mesane ve böbrek fonksiyonlarını rahatlatmak için, kereviz tohumu, anason ve marul tohumlarının birisinden, günde 6 gram olarak kereviz suyu ile içilmesi çok faydalı olacaktır. 

Bin yıl önce yazılan bu fizyolojik bilgilerin, günümüz modern tıp bilgileriyle örtüşmesi, Müslüman hekimlerin yüksek seviyesinin bir göstergesidir. Aynı zamanda İslâmiyetin bizi geri bırakan sebep olduğunu ileri süren, yüzeysel basit düşüncelere de verilecek, yerinde bir cevap olacaktır.

SAĞLICAKLA KALIN

Okunma Sayısı: 3356
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı