"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Unutulan dahî hekim: Davûd el Antakî - 2

Feyzullah ERGÜN
22 Ocak 2018, Pazartesi
Türkiye’de yeteri kadar bilinip değerlendirilemeyen, dahî hekim Davûd el Antakî, yurt dışında özellikle Arapça konuşulan İslâm ülkelerindeki ilim ve kültür çevrelerinde araştırılarak, unutulan kitapları neşredilip, insanlığın istifadesine takdim edilmektedir.

Bizde ise, dar çerçevede çok az insanın bildiği bu ilim hazinesinden habersiz kalındığından ve hiçbir kitabına el sürülmeden beklendiğinden, 52 orijinal kitabından bir tanesi bile tercüme edilerek, kültürümüze kazandırılamamıştır. Varlık sebepleri kültür araştırmaları olan kuruluşlar, el yazması eserler kataloğunda, herhangi bir fonksiyona vesile olmadan bekletilen bu eserlere, dört elle sarılıp, âmâ olan bir hekimimizin harika eserlerini, neşir ve ilân etmeleri gerekmez mi? 450 yıl önceki imkânlarla, gözleri görmeyen bir insanın fikirleri, araştırma ve tesbitleriyle, günümüz gerçeklerine, büyük çoğunluğuyla örtüştüğü hayretle görülebilecektir.

Bendeki, Davûd el Antakî sevgi ve hayranlığının mazisini, müsaadelerinizle bir hatıra ile anmak istiyorum. Çocuk yaşlarımda iken, bir gün rahmetli babama bir kasap tanıdığı, Davûd el Antakî’nin ‘Tezkire-i Davûd’ kitabını hediye etti. Hacimli bir kitap olduğundan, okunması zaman alıyor, ara ara birkaç esnaf bir dükkânda toplanarak, kitabı hayretle mütalâa ediyor ve bazı faydalı bilgileri tesbit ediyorlardı. Bu ibretli okumalar uzun bir zaman devam etti. Faydalar sağlayan bu kitap, bir gün kayboldu ve değer bilmeyen ellere geçti. O kitap bir daha görülmediği gibi, hiçbir zaman da unutulmadı. Çok uzun yıllar sonra, oğlum araştırarak üç cilt halinde yurtdışından (Beyrut baskısı) bulup, getirterek, bizleri sevindirdi. Eskiden bakkal, kasap, manifaturacı gibi esnafların okuyup, faydalanabildiği bu eserler, günümüzde harflerin değişmesi sonucu, bu kültür kaynaklarımızla olan bağlarımız kesildiğinden, bu gibi kitaplar boynu bükük raflarında, hasret içinde, şefkatli bir dost eli beklemektedir.

Davûd el Antakî hakkında ulaşılabilen kaynaklara bakıldığında, modern tıp anlayışına uygun görüşleri tesbit edilebilmektedir. Özellikle bilenleri hayrette bırakan, insan vücudu anatomisi ile detaylı beyin anatomi ve fizyolojisi, günümüz bilgileriyle yakınlık göstermektedir. O görmeyen gözleriyle, detaylı olarak nasıl tesbit edebildiği bilinemeyen olağanüstü bilgileriyle “Antakya’lı ünlü hekim Davûd el Antakî’nin Nöroanatomi Hakkında Yazdıkları ve Bu Bilgilerin İslâm Tıp Tarihindeki Yeri’’ başlıklı araştırma yazısında; beynin şeklinin üçgen, renginin beyaz, yapısının gevşek ve yağlı olduğunu bildirmektedir. İki zar ile sarıldığını, bunlardan birisinin kalın (Dura Mater) olduğunu, hicâbü’l ayn’ın altında kalan kısmın isminin Simhâk (Periorbita), onun altında kalan zarın ise Ümmü’d-dimağ (Leptomeninx) adını aldığını belirtmektedir. Davûd el Antakî, beynin ön batnının sınırını Derz (Sutura)e kadar çizmiştir. Orta batn Menfez ve Ezec olarak isimlendirilmektedir. Menfez, nüfuz edecek yer, delik, yarık, ağız anlamına gelirken, Ezec ise, uzun kubbeli bir bina, ya da çatı anlamına gelmektedir. Çağdaş anatomi bilgilerine göre; beyin bölgesinin arka bölümü ile orta-ön bölümü arasında beynin 3. ve 4. Ventriküllerini (karıncıklar) birleştiren bir kanal vardır. Ama burası bir yarık görünümünde değildir. Buna karşı Ezec tanımı, oldukça önemli bir tanımlama olup, bize yol göstermektedir. İ. V. ODAR’ın anatomi kitabında ilginç bir bölüm EZEC tanımını açıklar görünmektedir. Davûd el Antakî’nin, beyni ön, orta ve arka karınlar şeklinde sınıflandırması çağdaş anatomik bilgiler ışığında nasıl yorumlanabilir? Farklı bir bakış açısı ile değerlendirildiğinde ise, yaptığı sınıflandırmada beyin boşluklarını temel aldığını ve bu boşluklara göre çevresindeki yapıları bölümlendirdiği görülebilir. Beyin artıklarının atılma yeri olarak verilen MİSFAT (süzgeç) adlı yer, os etmoidale olmalıdır. Davûd el Antakî, beyin fonksiyonu ve yaradılış amacını tartıştığı Aristotales’in beyin işlevi ve yaradılış amacı hakkındaki açıklamasını, mantıksız bularak, izah ettikten sonra, hepsinin bir sistem olarak böyle kurulduğunu bildirmektedir. Beyin konusunda Aristotales’in verdiği bilgileri sorgulaması, onun taşıdığı eleştirel düşünceyi gösterirken, sorgulamanın yanında karşı çıktığı açıklamaların yerine, yeni bilgiler sunmaya çalışması, eleştirel düşüncenin yapıcı bir özellik taşıdığını göstermektedir.” 3

Sadece birkaç örnekle fikirlerini takdim ettiğimiz Davûd el Antakî’nin; araştırılıp anlaşılmasıyla elde edilecek, kitaplarındaki son derece değerli fikir hazinelerinin ve bilim dünyasına olan hizmetlerinin ortaya konulmasında çok geç kalınmıştır. Bu çalışmalarla bilime verilen değerin anlaşılabilmesi için yapılması, acil bir durum haline gelmiştir. Özellikle TEZKİRE-İ DAVÛD isimli tıb klâsiğinin, bilim dünyasına kazandırılmasını sağlamak, kültür mirasımıza değer verip, sahip çıktığımızın göstergesi olacaktır. İslâm tıb tarihindeki yerini belirlemek için, onun diğer eserlerinin de, tercüme edilerek, bilim dünyasına kazandırılması gerekmektedir. Bu çalışmaların hayata geçirilmesi için, ilk önce Antakya kültürünü tanıtan kuruluşların, bu faaliyetleri birkaç koldan harekete geçerek, hızlandırmaları, kuruluş gayelerinin ana gündem maddelerini teşkil edeceğine ümidimiz tamdır. Ayrıca Kültür Bakanlığı ile diğer ilgili kuruluşlar ve Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı’nın, bilim tarihine yapılması gereken bu hizmette yer almaları, üstün bir hizmet ve başarı sayılacaktır. Başta Davûd el Antakî olmak üzere, milletimiz bu çalışmayı hak etmiştir.

Bundan sonra, kerâmetli hekimimizden tavsiye ve nasihatlerle beraber, pratik uygulamalı reçeteleri, değerli okuyucularımıza takdim etmeye çalışacağız. İnşaallah.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnot:  

3) Dr. Ahmet ACIDUMAN - Dr. İbrahim ÖZAY, Sinir Sistemi Cerrahisi Dergisi, c. 2, Sayı. 2, s. 106-118 2009.

Okunma Sayısı: 2440
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı