"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AYM’de açılan kapatma davasında AKP, kendini bu kitapla savundu

17 Ağustos 2015, Pazartesi 18:28
2008 yılında hakkında kapatılma davası açılan AKP, savunmasında Demirel’in İslam, Demokrasi, Laiklik kitabındaki sözlerini referans göstererek kapatılmaktan kurtulmuştu.

Küçüklüğünde memleketinde çobanlık yaptığı için bilinen lâkabıyla “Çoban Sülü”, Devlet Su İşleri’nin “barajlar kralı” lâkaplı genel müdürü, Demokrat Parti’nin devrilmesinin ve merhum Başbakan Menderes’le arkadaşlarının asılmasının ardından 1962 yılında siyasete atılan, kendi deyimiyle “altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen” Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi Genel Başkanı, 1980 darbesi sonrası siyasî yasaklı olduğu dönemlerde Türkiye siyasetine yön veren “Bir Bilen” ve siyasette en tepe nokta olan Cumhurbaşkanlığı makamına kadar uzanan bir adam. Süleyman Demirel… Gerek meslek, gerek siyaset hayatında Türkiye’de birçok ilk’e imza atan merhum Demirel, özellikle 80 darbesinin ardından verdiği demeçlerle Türkiye siyasetine yön vermesiyle Türkiye’de demokratik siyasetin önünü açan açıklamalarıyla dikkat çekiyor.

Bundan tam 30 sene evvel Köprü Dergisi’nde o zaman genç bir editör olan Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz’e verdiği mülâkatlarda, bugün bile birçok siyasetçinin dile getirmekten çekindiği konuları Türkiye gündemine taşıyan Demirel’in bu mülâkatları daha sonra kitaplaştırılmış ve “İslâm, Demokrasi, Laiklik” ismiyle kaynak bir eser olarak yayınlanmıştı. İlk mülâkatın üzerinden 30 sene geçmesine rağmen hâlâ güncelliğini koruyan bu mülâkatlar dizisinin toplandığı “İslâm, Demokrasi, Laiklik” isimli kaynak eser yeniden tanzim edilerek okurların dikkatine sunuluyor.

91 yılında ilk baskısı yapılan İslâm, Demokrasi, Laiklik kitabının muhtevasında ne var?

Önce şunu ifade edeyim: Demirel demokrat misyon tabir ettiğimiz, Üstadın Ahrar çizgi ile başlatıp DP ve Menderes’le devam ettiğini söylediği siyasî hareketin 1960’ta Demokratlar devrildikten, Menderes asıldıktan sonra devamını temsil eden bir şahsiyet. 1965’ten 12 Mart müdahalesiyle çekilmek zorunda bırakıldığı 1971’e kadar tek başına AP hükümetinin başbakanı olarak hizmet vermiş bir insan. Daha sonraki dönemlerde de yine Demokrat misyonun temsilcisi olarak misyonun bayrağını liyakatle taşıyan bir insan. Üstadın Demokratlara, Demokrat misyona, Ahrar çizgiye yaklaşımı yazmış olduğu eserlerde, özellikle lâhikalarda çok detaylı bir şekilde anlatılıyor. Bediüzzaman, Demokrat misyona çok önem veriyor. Hürriyet-i şer’iyenin tesisine inşaallah vesile olacaklar diyor. Demirel de uzun yıllar bu misyonun taşıyıcısı olarak hizmet vermiş bir insan. Onun bu manadaki misyonunu, düşüncelerini, hizmetlerini, yaklaşımlarını kamuoyuna yansıtmak ihtiyacından yola çıkarak bu kitabı hazırladık.

Kitap ağırlıklı bir şekilde Köprü dergisi için Demirel’le yaptığımız mülâkatlardan oluşuyor. Burada Demirel’in bilinmeyen bir portresi, fikir ve inanç dünyası ortaya çıktı. Onunla ilk yaptığımız röportaj Lozan Antlaşmasıyla ilgiliydi. Antlaşmanın yıldönümü vesilesiyle ona denk düşen bir sayı için gittik, görüştük, sorular sorduk, cevaplar aldık, daha sonra hemen hemen Köprü’nün her sayısında değişik mülâkatlarımız oldu. Bu mülâkatlara 1985 yılında başladık. O zaman Demirel yasaklıydı ve demokrasi, irtica tartışması gibi konulardaki görüşlerini aldık. “Gençlik İslâm’a sarılıyor” diye bir kapağımız oldu 1987 Mart ayında. Orada İslâmî uyanış ve İran devrimi ile ilgili değerlendirmeler, şeriat devleti nedir, bu tartışmayı nasıl değerlendirmek lâzım, Şeriat devletinden ne anlamak lâzım, Tevhid-i Tedrisat Kanunu, eğitim, din eğitimi, imam hatipler, Kur’ân Kurslarıyla ilgili sorularımızı cevapladı Demirel. Kemalizm-demokrasi, M. Kemal’e bakış... Bediüzzaman, Risale-i Nur... Oralara kadar konuştuk. Böyle takip etti bunlar birbirini. Her sayı da çok yankı yaptı. O günkü gazetelerde haber konusu oldu, köşe yazılarına olumlu olumsuz yorum konusu oldu. Özellikle ağırlıklı şekilde olumsuz değerlendirmeler yapıldı. İşin enteresan tarafı, tepki gösterenlerin çoğu laiklik adına, laikçilik adına Demirel bunları nasıl söyler diye eleştirdiler. Bir de “dinci” kanattan tepkiler geldi. Onlar da özellikle İslâmla demokrasiyi bağdaştıran yorumları sebebiyle, bu iki kavram nasıl bir araya getirilebilir, nasıl birlikte telâffuz edilebilir şeklinde tepki gösterdiler. Sonuçta Köprü’nün her sayısı olay oldu. 

Bunlar günlük değerlendirmeler değil. Fikrî temeli olan, her zaman kalıcı olan esaslı değerlendirmeler. Biz bunları Köprü’de bir yere kadar getirdik. Daha sonra bunları kitap olarak kalıcı hale getirelim dedik ve İslam Demokrasi Laiklik adıyla 1991’de kitaplaştırdık. Kitap olarak çıktıktan sonra da çok yankı uyandırdı ve hâlâ da atıf yapılan, zaman zaman hatırlatılan ve çoğunlukla “Demirel vaktiyle bunları söylüyordu, şimdi başka şeyler söylüyor” modunda gündeme getirilen bir kaynak eser oldu. Sonuçta kitap çıktı, bir misyon ifa etti. Ve şu anda yeni ilâvelerle tekrar çıkarma ihtiyacı doğdu.

Yeni ilâveler derken, 1991’den sonra başbakanken ve sonrasında Cumhurbaşkanı olduğunda yaptığımız mülâkatları da eklemenin yanı sıra kitabın süreç içindeki yankılarının da derlenip toparlandığı şekilde yeniden yayınlanmasına karar verdik. Çünkü bunun epey zamandır baskısı yok, ama dediğim gibi hep atıf yapılan kaynak bir kitap. Bu yeni baskısıyla daha kapsamlı şekilde okurlarımıza sunacağız. Çünkü Demirel uzun yıllar Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmış çok önemli bir devlet adamı. Bir kısmını anlattığım konu başlıkları çerçevesindeki fikirlerini ortaya koyan bir kaynak kitap olarak bugünün kuşaklarına sunulmasının faydalı olacağını düşündük. Ve o düşünce ile kitabın ikinci baskısını uzun yıllar sonra tekrar gündemimize aldık.

1985’te röportajlara başlamışsınız ve İslam Demokrasi Laiklik ismiyle de 1991’de kitaplaştırmışsınız. İlk mülâkattan günümüze 30 sene, kitaplaşmasının üzerinden ise 24 sene geçmiş. Kitap neden yeniden basılıyor? Kitaba konu olan mevzular toplum tarafından yeterince anlaşılmadı mı ki, bu kitap yeniden basılıyor?

Vefatının ardından Demirel’le ilgili farklı kesimlerin çarpıtmalara dayanan, Demirel’i hedef alan birtakım suçlamaları, eleştirileri, ithamları yeniden gündeme geldi. Demirel’in dün dündür bugün bugündür sözüyle ifade ettiği tarzda, siyasî konularda şartlara göre değişen manevraları olabiliyor. Ama Demirel’in temel meselelerde hiç değişmeyen sağlam fikirleri var. Ve bu fikirler devirlere göre, şartlara göre değişmiyor. İşte biz de bu kitapta Demirel’in bu değişmeyen temel fikirlerinin yer aldığı bir kaynak olma özelliğini gördüğümüz için, değişmeyen fikirleriyle bu Demirel portresini kalıcı bir kaynak olarak orta yere koymak ve kamuoyunun dikkatine sunmak ihtiyacından hareketle böyle bir karar verdik.

Kitaptaki üç temel başlığın Türkiye kamuoyunda tam olarak ve doğru anlaşıldığı kanaati var mı sizde? İslam, demokrasi ve laiklik kavramlarının Türkiye toplumu tarafından yeterinde anlaşıldığını düşünüyor musunuz?

Hayır. Demirel’in kanaati de oydu. Kendisiyle yaptığımız en son görüşmelerde özellikle demokrasi ve laiklik konularında hâlâ almamız gereken mesafeler bulunduğunu, bu kavramların topluma yerleşmesi için Türkiye’ye 60 yıllık çok partili dönemin yetmediğini, bu kavramların yerleşmesi için bu zamanın kısa geldiğini ifade eden sözleri oldu.

Neden?

Çünkü elitler, entelektüeller, profesörler vs bu meselelere Demirel gibi yaklaşmıyorlar. Bu kesim laikliğin 1950 öncesindeki şekliyle anlaşılması ve tatbik edilmesi kanaatinde. Bu kesimler özellikle dini bütün kamusal ve toplumsal alandan uzak tutmayı öngören katı bir yaklaşıma sahipler. Öbür tarafta dinin siyasî amaçlarla siyaset ve polemik malzemesi yapılmasına fırsat veren bir anlayış da var. Din adına siyaset anlayışı ve iddiası. Bunların varlığı bu meselelerin demokrat yaklaşım çerçevesinde Demirel’in çok usturuplu, ustaca ve çok da doğru bir şekilde ifade ettiği çerçevede yerli yerine oturmasına fırsat vermiyor. Bunu geciktiriyor. Onun için birçok beyanında bunu söylemiştir Demirel. Laiklik elden gidiyor, din elden gidiyor gibi sloganlarla bu meselelere yaklaşılmaz. Bunların sağduyu ile, aklıselim çerçevesinde, objektif, insaflı ve vicdanlı bir şekilde sağlam doğru bilgilere dayalı olarak sükûnetle tartışılması lâzım. Bu yapılamadığı için bu kavramlar yerli yerine oturamamış, anlaşılamamış, onun için kör dövüşü devam edip gidiyor. Gerçi bir miktar mesafe alındı, ama hâlâ istenen yere gelindiğini söylemek mümkün değil. Bu kitap tekrar neşrolunduğunda temenni edelim ki bu kavramların bu manada doğru anlaşılmasına yine katkı sunsun.

Yeni Asya ve Köprü yasaklarla mücadele etti

Kitap, 2008 yılında hakkında kapatma davası açılan AKP’nin, AYM’ye sunduğu ve savunmasının temel çerçevesini oluşturan belgelerden biriydi yanılmıyorsam.

Evet, 2008’de açılan davada AKP Demirel’in kitaptaki laiklik, irtica gibi konulardaki görüşlerini referans gösterdi ve kitabı savunma dosyasına koyarak mahkemeye sundu. Yani, bizim kitabın AKP’nin kapatılmaktan kurtulmasına da katkısı oldu.

1980’ler 87’ye kadar Demirel’in yasaklı olduğu yıllar. O dönem basına beyanat bile vermesi sıkıntılı. Köprü ve Yeni Asya’nın (o dönemki ismiyle Yeni Nesil’in) yasakların kalkması için verdiği mücadeleyi nasıl değerlendirebiliriz?

Demirel’in bize vermiş olduğu mülâkatların Türkiye’de demokratik hür tartışma ortamının oluşması ve darbenin getirdiği baskı ikliminin dağıtılması açısından da çok önemli katkıları olmuştur. Birşey daha: 6 Eylül 1987’de yasakların kalkıp kalkmaması için yapılan referandumda biz Demirel’le çok yakın bir çalışma yaptık ve Ağustos 1987’de özel bir sayı hazırladık. O sayıda bir de ek verdik. O ekte –ki kitapta vardır o- 12 Eylül döneminin perde arkasını, Türkiye’nin niye 12 Eylül’e gittiğini, askerlerle olan diyaloglarını, onlardan neler istediğini ve onların bu isteklere karşılık vermeyişini ve 12 Eylül’ün en önemli gerekçesi olarak gösterilen anarşi ve terör hadiselerinin sıkıyönetim ilân edilen yerlerde daha da arttığını- çünkü sıkıyönetim niye ilân ediliyor, bu olayları kontrol altına almak ve önlemek için, ama tersi oluyor—kasıtlı olarak adeta sıkıyönetimin ilân edildiği bölgelerde olayların daha da tırmandığını anlattı Demirel. Biz bu mülâkatı “Demirel 12 Eylül’ü anlatıyor” diye ek olarak yayınladık. Ve bu özel sayıyı normal tirajımızın birkaç katı fazla bastık, kendisi de talep etti. Sonra referandumda kıl payı ‘yasaklar kalksın’ sonucu çıktı ve burada o zamanki ismiyle Yeni Nesil olarak çıkan Yeni Asya’nın ve Köprü’nün yapmış olduğu çok sıkı çalışmanın büyük etkisi olmuştur. 50 bin gibi bir farkla yasaklar kalktı o referandumda. O 50 bin fark Köprü ve Yeni Asya’nın gayreti ve çalışmasıyla çıktı. Tarihî bir hizmet ifa edilmiştir o noktada.

Kitabı merak edip okuyanlar ne bulacaklar, nasıl bir Demirel’le karşılaşacaklar?

 Özellikle aradan bu kadar sene geçmiş olduğu halde bu kitaptaki fikirlerin tamamına yakını bunlardan haberdar olmayanlar açısından sürpriz olacaktır. “Demirel bunları söylemiş mi, Demirel böyle mi düşünüyor?”  diyeceklerdir. Gerçi yine art niyetle bakanlar devirlere ve muhataplara göre farklı tavırlar sergileyen bir politikacıydı diyerek, o zaman öyle söylüyordu, daha sonra başka bir tavır içinde oldu falan gibisinden polemiklerle meseleye yaklaşmaya devam edebilirler. Ama önyargısız bir şekilde konuyu değerlendirmeye yatkın olanlar, zannediyorum kitabı okuyup böyle bir Demirel portresiyle karşılaştıkları zaman takdir duygularını ifade edeceklerdir; ‘Demirel böyle miymiş, Demirel hakikaten bu düşünceleri mi seslendirmiş, bu düşüncelere mi sahipmiş?’ diyerek böyle bir kanaat ifade edeceklerdir diye ümit ediyorum. 

Bildiğim kadarıyla merhum Demirel, son görüşmenizde kitabın güncellenip yeniden basılması gerektiğini söylüyor. Demirel’in bu anlamda bir katkısı oldu mu?

Demirel en son görüşmemizde 30 sene önce başlayan mülâkatlardan bahsederken en zor zamanlarda söylenmesi gereken şeyleri söylemişiz ve birçok şeyin önünü açmışız manasında ifadeler kullandı ve şunu söyledi: “Biz bunları güncelleyelim, tekrar bir değerlendirelim, bunun için birlikte bir çalışma yapalım. Ben bir hazırlık yapayım.” Malûm sağlık problemleri son yıllarda çok yoğunlaşmıştı. Bu görüşmemizde “Sıkıntının büyük kısmını sağlık açısından atlattık. İnşaallah ilk fırsatta bu çalışmayı yapalım, siz de hazır olun, benden haber bekleyin” dedi, ama nasip olmadı. Muhtemelen o hazırlıklar vardır dosyalarında. Yakın çevresinde, hizmetinde bulunan insanlar belgelerini, dokümanlarını, dosyalarını bilenler bunları tesbit edebilir, onun bahsettiği bu çalışmayı bir vasiyet olarak değerlendirip bizimle bu anlamda bir diyaloğa geçerlerse hem onun vasiyeti yerine gelmiş olur, hem de bu çalışmamız onun istediği tarzda daha mükemmel bir şekle gelir. Onun bu arzusu şunu da gösteriyor: Demirel bu kitapta toplanan fikirlerinin arkasında, yani bunlar konjonktürel şeyler değil biraz evvel söylediğimiz gibi. Ve bunların arkasında durmaya devam ediyor, sürekli de geliştirme, daha da tekâmül ettirme arayışı içinde. Ki bunu ben de defaatle müşahede ettim görüşmelerimizde. Yani bu fikrî konularda devamlı bir arayış içerisinde. Sürekli daha ileriye götürme gayreti içerisinde. Dolayısıyla bu güncelleme konusu bizim içimizde bir ukde. Yani o çalışmayı bahsettiği anlamda birlikte güncelleyerek geliştirme işini onun sağlığında yapamadık. Ama dediğim gibi eğer yakınları bu mevzuda bu çalışmanın tamamlanmasına katkı verirlerse çok memnun oluruz.

Haber Merkezi

Okunma Sayısı: 5891
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    17.8.2015 20:52:24

    YENİ ASYA HAK VE HAKİKATIN SAVUNUCUSUDUR YENİ ASYA ALLAH DAN BAŞKASINA KULLUĞU KABUL ETMEZ, YENİ ASYA MAKAM,MEVKİ,PARA,MANSIB,RÜŞVETE EYVALLAH DEMEZ, YENİ ASYA YALAKALIK,DALKAVUKLUK,BUKALEMUNLUK YAPMAZ, YENİ ASYA NEFRETİ,FİTNEYİ,İHTİLAFI REDDEDER, YENİ ASYA YA TEHDİT,ŞİDDET,KABA-KUVVET SÖKMMEEEZ. YENİ ASYA BABIALİDE NADİDE ÇİÇEKTİR, YENİ ASYA ÜMMET-İ MUHAMMEDİN HAKİKİ SESİDİİR VESSELAM.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı