"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat'ta ağır bedel ödedik

28 Şubat 2018, Çarşamba 00:05
Demokrasi tarihimizin kara lekelerinden biri olan 28 Şubat sürecinin bugün 21. yıldönümü. Telafisi imkansız birçok mağduriyete yol açan ve aradan 21 yıl geçmesine rağmen etkisi hissedilen 28 Şubat’ın Yeni Asya açısından unutulmayacak 2 önemli olayı: Kutlular’ın hapsi ve gazetemizin kapatılmasıydı.

28 Şubat süreci olarak değerlendirilen demokrasi tarihimizin kara lekelerinden biri olan post modern darbe sürecinin bugün 21. yıldönümü. Telâfisi imkânsız birçok mağduriyete yol açan ve aradan 21 yıl geçmesine rağmen etkisi hissedilen 28 Şubat’ın Yeni Asya açısından unutulmayacak 2 önemli olayı vardı. Birincisi; Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular’ın “Deprem İlâhî ikazdır” dediği için 276 gün hapis yatması, ikincisi ise; gazetemizin hukuksuz bir şekilde kapatılması ve 1 ay boyunca Asya ismiyle yayınlara devam edilmesi. Gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz o günleri şu cümlelerle anlatıyor; 

Birçok yazarımıza yazıları sebebiyle dâvâlar açıldı 

“28 Şubat’ta doğrudan bizi ilgilendiren olaylar olarak unutamadığımız ve iz bırakan olaylar olarak Kutlular Ağabey’in de “Deprem İlâhî ikazdır!” dediği için tutuklanıp, 276 gün hapis yatması, o dönemde Yeni Asya olarak maruz kaldığımız baskıların en tepe noktasıdır. O dönemde “Başörtüsü yasağı kalksın!”a dair gelen bir okuyucu mesajı bahane gösterilerek Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin aldığı toplatma kararı var. Ondan sonra birçok yayınlarda da bu toplatma kararları devam etti. Bunların çoğu dâvâya da düştü. Yargılamalar oldu, beraatler oldu, mahkûmiyetler oldu. Kutlular Ağabey’in Bediüzzaman Mevlidi’nde yaptığı konuşmayla eşzamanlı olarak, ben dahil birçok yazarımıza benzer yazıları sebebiyle dâvâlar açıldı. Toplu halde ifade verilmeye çağırtıldık savcılık tarafından. Daha sonra ifade verdik, yargılandık, mahkûm olduk. Çoğu ertelendi, ama ertelenmeyenler de oldu. Cevher İlhan ertelenmeyenlerden birisidir.” 

Yargı o dönemde de baskı altındaydı 

“Bu mücadeleleri biz hem DGM’lerin işleyişinin hukuka uymadığı -aynen bugünkü Ağır Ceza Mahkemeleri’nin uymadığı gibi- noktasında bir hukuk mücadelesi verdik yayın yoluyla. Ayrıca soruşturmalar, dâvâlar o zamanki Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesine (Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik) göre açılıyordu. Bu kanunun maddesi 312 olarak değiştirildi ve bu zamanda da işletiliyor. Yine Türk Ceza Kanunu’nun 163. maddesi vardı, dindarlara karşı kullanılan. O kalktı 1990’da. Onun yerine 28 Şubat’ta bunu keşfettiler. Bu madde üzerinden, bunu kullanarak baskıları hortlattılar. Ona karşı da çok çetin bir mücadele verdik. Bir de o dönemde tam AB süreci devreye girdi, 1999’da aday ülke olarak kabul edildik. Ve AB, Türkiye’yi takibe aldı. Özellikle bu 28 Şubat sürecindeki hukuksuzluklar, keyfilikler, baskılar… Yargı yine o dönemde de baskı altındaydı. Askerî vesayet o zamanda çok daha güçlüydü. Hatta dönemin Genelkurmay Başkanı İstanbul DGM’lerine açıktan beyanat vererek; ‘irticaya karşı tavır almıyorlar, mücadele etmiyorlar, gevşek davranıyorlar’ diyerek bir açıklama yapmıştı. Daha sonra bize yönelik bu soruşturmalı dâvâlar, peş peşe gelmeye başladı.” 

312 değişti, DGM’ler kapatıldı

“Bütün bunlara karşılık verdiğimiz mücadele ve maruz kaldığımız baskılar, Avrupa Birliği’nin veri düzenleme raporlarında kayda geçti. Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı yıllık insan hakları raporlarında da kayda geçti. Ve neticede de hem 312 değişti, hem de DGM’lerin tamamen kapatılmasını netice veren bir süreç başladı. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin 12 Eylül Anayasası’yla kurulmuştu. Burada askerî üyeler de görev yapıyordu. Askerî üyeler çekildi önce, peşinden de DGM tamamen kalktı. AKP’nin ilk dönemlerinde yapmış olduğu olumlu işlerden biriydi bu.” 

Yeni Asya 1 ay çıkamadı

“Velhasıl başörtüsü yasağı başta olmak üzere irtica bahanesiyle uygulanan bütün baskılara karşı çok dik bir duruş, sağlam bir duruş gösterdik, sağlam bir mücadele verdik. İşte bedelini de Kutlular Ağabey’in hapsiyle ve 1 ay gazetemize verilen kapatma cezasıyla verdik. 2001’in 11 Eylül’üyle başladı ve Yeni Asya 1 ay çıkamadı, ama biz onun yerine “Asya” adıyla gazetemizi çıkarmaya devam ettik. Doğrudan bizimle alâkalı olan baskıların örnekleri olarak bu iki olaydan bahsetmek lâzım.”

28 Şubat nedir?

Türkiye’de 28 Haziran 1996’da Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi’nin (DYP) Necmettin Erbakan başbakanlığında kurduğu koalisyon hükümeti gerginliğin artmasına sebep oldu.

Başbakan Erbakan’ın 6 Ekim’de Libya’ya yaptığı ziyaret sırasında Muammer Kaddafi’nin Türkiye’ye yönelik sert sözlerine sessiz kalması eleştirildi. 3 Kasım’daki Susurluk kazasının ortaya çıkardıkları da “Sürekli Aydınlık için Bir Dakika Karanlık” eylemlerini tetikledi.

Ayrıca, Erbakan’ın 11 Ocak 1997’de tarikat şeyhlerine resmî konutunda iftar yemeği vermesi, 31 Ocak’ta Sincan Belediyesi’nin düzenlediği ve cihat oyununun oynandığı Kudüs Gecesi, ardından Aczimendilerin Ankara’da bir başka grubun da İstanbul’da “şeriat isteriz” sloganlarıyla düzenlediği eylemler Türkiye’nin laik yapısıyla ilgili endişelerin artmasına yol açtı. 28 Şubat 1997 tarihindeki Millî Güvenlik Kurulu toplantısı bu şartlar altında yapıldı.

MGK’da alınan kararlar

9 saat süren toplantıda, MGK bildirisinde laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu vurgulanırken, hükümetten aralarında 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, tarikatlara bağlı okulların Millî Eğitim Bakanlığı’na devredilmesi, Kur’ân kurslarının denetlenmesi ve kılık-kıyafet kanunun uyulmasını da ihtiva eden bir dizi eylemi hayata geçirmesi istendi. Bu toplantıdan birkaç ay sonra RP hakkında “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle kapatma dâvâsı açıldı.

Brifingler 

Bu dönemde Genelkurmay Karargâhı’na dâvet edilen gazetecilere, yargı mensuplarına ve üst düzey bürokratlara komuta kademesi tarafından “irtica tehdidine karşı brifingler” verildi. Daha sonraki yıllarda, bu dönemde Genelkurmay bünyesinde Batı Çalışma Grubu adı altında bir yapı oluşturulduğu ve birçok kişi, kurum ve olay hakkında kayıtlar tutulduğu ortaya çıktı.

Haziran ayında koalisyon ortağı DYP lideri Tansu Çiller, tansiyonu düşürmek adına, Erbakan’ın istifa etmesini ve kendisinin başbakan olmasını önerdi. Bu öneriyi kabul eden Erbakan, istifasını sundu.

Hükümeti kurma görevi Mesut Yılmaz’a verildi

Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini Çiller’e değil, Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a verdi. Haziran ayı sonunda da Yılmaz, Bülent Ecevit’in lideri olduğu Demokratik Sol Parti (DSP) ve Hüsamettin Cindoruk’un liderliğindeki Demokratik Türkiye Partisi (DTP) ile ANASOL-D koalisyonunu kurdu.

‘Balans ayarı’ ve ‘1000 yıl sürecek’ sözleri

Çevik Bir o dönem Sincan’dan tankların geçmesiyle ilgili olarak “Demokrasiye balans ayarı” demiş, Karadayı’dan sonra göreve gelen Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu da “28 Şubat, 1000 yıl sürecek” diye konuşmuştu. Türkiye’de 1997 yılında yaşananlar bazıları için ordunun doğrudan siyasete müdahalesi, bir başka kesim için ise laikliğin kurtarılması için yapılmış gerekli bir hamle olarak görülüyor.

Okunma Sayısı: 6018
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin YÜKSEKDAĞ

    28.2.2018 18:21:51

    Allah Yeni Asya Nur Cemaatinden razı olsun.İyi ki varsınız.Selam ve dua ile.

  • Demokrat

    28.2.2018 10:05:44

    Allah Mehmet Kutlular ağabeyden razı olsun...

  • ali

    28.2.2018 09:21:09

    Çevik Bir o dönem Sincan’dan tankların geçmesiyle ilgili olarak “Demokrasiye balans ayarı” demiş, Karadayı’dan sonra göreve gelen Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu da “28 Şubat, 1000 yıl sürecek” diye konuşmuştu. Bu komutanlar kimlere danişmanlık yapıyor bi bilseniz... Hangi şirketlerde yöneticiler..... 28 şubatı yapanlardan HİÇBİRİNE hesap sorulmadı

  • ali

    28.2.2018 09:18:17

    madde 312. - (1) cebir ve şiddet kullanarak türkiye cumhuriyeti hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.(2) bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur. ŞU AN GAZETECİLER BU MADDEDEN MÜEBBET ALIYOR... Böyle giderse 1000 yıl degil 5000yıl devam eder 28şubat

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı