"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet Bakanı Gül: Cana kast edenin, İslam ile alakası yoktur

06 Aralık 2018, Perşembe 16:00
Adalet Bakanı Gül, "Terör, insanın seyahat özgürlüğüne, toplumda huzur ve güvenle yaşama hakkına çok önemli bir tehdittir. Bu bakımdan terörle mücadele, sadece bir ülkenin mücadelesine bırakılacak bir mesele değildir." dedi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından düzenlenen Uluslararası İnsan Hakları Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, "insan hakları" kavramına bakıldığında merkezinde insan olan bir hak tanımının ortaya çıktığını, insanın, insan olmasından kaynaklı haklarının da akla geldiğini ifade etti.

İnsanı merkeze almayan, insanı ve haklarını dikkate almayan her medeniyetin, yıkılmaya mahkum olduğunu, toplum, medeniyet ve devletlerin insan ve hakları ile ancak kalkındığını, ayakta durduğunu ve geliştiğini ifade eden Gül, bu nedenle dünyada insan haklarının da bütün medeniyetlerin, toplumların ortak gelişim süreci ve tarihi ile orantılı bir şekilde geliştiğini aktardı.

"Cana kast edenin, İslam ile alakasının olmadığı aşikardır"

"İnsan haklarını yeniden düşünmek" başlığının çok anlamlı olduğunu, hem tarih hem inanç hem de kültürden gelen birikimle birlikte bu kavramın, bu meselenin masaya yatırılmasının çok anlamlı olduğunu dile getiren Gül, sözlerine şöyle devam etti:

"Peygamber Hazreti Muhammed'in hitabında 'Allah'ın dokunulmaz kıldığı canı, haksız yere öldürmeyeceksiniz' ilahi emri vardır. Bugün İslam adını kullanarak bir cana kast edenin, İslam ile hiçbir alakasının olmadığı aşikardır. İslam'ın esas itibarıyla bir canı daha yaşatmak olduğunu ama İslam adını kullanarak terörün de dünyanın belli yerlerinde nasıl sergilendiğini üzülerek görmekteyiz."

"Hayvanların da hakkını koruma hassasiyetini göz ardı edemeyiz"

Bakan Gül, Yunus Emre'nin "Yaradılanı severiz, yaradandan ötürü" anlayışının bütün varlığa bakışı gösteren bir gerçek olduğunu belirterek, "İnsan, bütün kainata karşı sorumludur. İnsan hakkından bahsediyorsak, insanın insan ile olan ilişkisini bir hukuk çerçevesinde görüyorsak, insanın hayvan hakkına da tecavüz etmeden, hayvanların da hakkını koruma hassasiyetini göz ardı edemeyiz. Bir canlının, ağacın, ormanın, yeşilin, çevrenin de hakkı olduğu bilinci içinde olmak zorundayız." diye konuştu.

Dostoyevski'nin "Karamazov Kardeşler" adlı eserindeki "Hepimiz, hepimize karşı sorumluyuz" ifadesinin, bu sorumluluğu, bu hassasiyeti dile getirdiğini belirten Gül, Küçük Prens adlı eserdeki "Ölene kadar hepimiz gönül bağı kurduğumuz her şeyden sorumluyuz." cümlesini hatırlattı.

"İnsan, etrafında yaşananlardan sorumludur"

İnsanın, nefes alıp verdiği, hukuk oluşturduğu, sosyal temas ettiği etrafındaki tüm yaşananlardan, hadiselerden ve canlılardan sorumlu, onların varlığını korumak, yaşatmak ve geliştirmek zorunda olduğunu dile getiren Gül, şunları kaydetti:

"Bugün hukukun gücü değil, gücün hukuku, hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukunun olduğu bir dünyada, maalesef insan hakları dramı yaşıyoruz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra egemen güçlerin oluşturduğu, güçlülerin sözünün dinlendiği bir uluslararası yapının sürdürülebilir bir yapı olmadığı aşikardır.

"Türkiye, sessiz yığınların sesi"

Adalet Bakanı Gül, Türkiye'nin, dünyada sessiz yığınların sesi olduğunu ifade ederek, yapılan tüm mücadelelerin bütün insanlığa karşı bir ödevin yerine getirilmesi olduğunu söyledi.

Bugün insanları evlerinden, yurtlarından alıkoyan zulümlere, insan hak ihlallerine sessiz kalan ve vatanlarını bırakarak başka ülkelere göç etmek zorunda bırakılan bu dünya sisteminin sorgulanmasının en temel ödevlerden biri olduğunu belirten Gül, "Cansız bedeni Akdeniz sahillerine, kıyıya vuran Aylan bebeğin cesedi değil, bu insanlık dramına, bu katliama sessiz kalan bütün dünya devletleridir, BM ve uluslararası kurumlardır. Akdeniz'in soğuk sularına düşen göçmenlerin cesedi değil, bu katliama sessiz kalan sözde çağdaş Batı uygarlığının cesedidir." ifadelerini kullandı.

"Türkiye, insan hakları ihlallerine sesiz kalmayacak"

Abdulhamit Gül, Türkiye'nin 4 milyon Suriyeliye kapılarını açtığını belirterek, şunları aktardı:

"Açık kapı diplomasisiyle kim olursa olsun kapısına gelen, ister Türkmen, ister Kürt, ister Arap, ister Yezidi, ister Müslüman, ister Hristiyan 'sen insansan ve bir kapı arıyorsan, vatınını mecburen terk ediyorsan ben sana kapı olurum' diyen işte bu Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk vatandaşlarının kucak açan anlayışıdır. Dine bakmadan, kimliğe bakmadan Anadolu hep bir coğrafya olmuştur, olmaya devam edecektir.

Bütün dünya sessiz kalsa da dikenli teller çevirerek mültecileri engellese de ayaklarına çelme taksa da başörtüsüne el uzatarak Avrupa'da kendi değerlerine de hakaretlere maruz kalsa da Türkiye, insan hakları ihlallerine sesiz kalmayacak, hak ihlaline kim maruz kaldıysa dinine, diline, kimliğine bakmadan Türkiye her zaman ana kucağı olmaya devam edecektir."

AA

Etiketler: adalet
Okunma Sayısı: 1599
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı