İzmir Yeni Asya Hanımlar Kültür Merkezi’nde buluşan hanımlar, Beşerî zaaflara Risale-i Nur’dan çözümler aradılar.
Geçtiğimiz ay Ayşenur Yaşar ve Yasemin Güleçyüz’ün iştirakleri ile açılışı yapılan İzmir Yeni Asya Hanımlar Kültür Merkezi’nde her ay rutin olarak yapılacak olan seminerlerin ikincisi gerçekleştirildi. Bu ay semineri, Aydın’dan Fatma İnce, Selma Mermer Can ve Sultan Yılmaz Öner hazırlayıp sundu. “İnsanî Zaaflar ve Risale-i Nur’dan Çözümler” konulu seminerde hizmette tevakkufa sebebiyet veren kör noktalar ve hastalıklara mukabil Bediüzzaman Said Nursî’nin Kur’ân eczahanesinden sunduğu tiryakmisal ilâçlar nazara verildi. Seminerin açılış konuşmasını yapan Fatma İnce, “İnsanın kuvvelerine fıtraten had konulmadığından muamelatta zulüm ve tecavüzler meydana geleceğinden, cemaat-i insaniyeye ve ebna-i cinsiyle teşrik-i mesai etmeye muhtaçtır” dedi. Kusur görmemek ve su-i zan hastalıklarından bahseden İnce, Kusur görmemenin sebebini, insanın cibilliyet itibarı ile evvelâ nefsini sevmesinden kaynaklandığını ifade etti. İnce, tezkiye-i nefs etmemek hususunda Hz. Yusuf’u (as) misal verirken, su-i zan hastalığının tiryakı olarak ise; İnsanın hüsn-ü zanna memur olması aksi takdirde maddî ve mânevî içtimaiyatın zedeleneceğini söyledi.
ESBABIN ZAAFI NELER?
Riya konusunu ise Sultan Yılmaz Öner ele aldı. Öner, insanı riyaya sevk eden esbabın zaaf-ı iman, hırs-ı şöhret, tama ve hubbu cah olması ile başladığını söyledi. Farz ve vaciplerde, şeair-i İslâmiyede riya girmemesi hatta bunların izharı ihfasından daha makbul olması, tefekkür-i imaniden gelen bir tesir ile tahkiki imanın riyadan muhafaza etmesi ile devam ettiğini belirden Öner, Vehim ve hastalığı merak duygusunu anlattı. Ayrıca, İzmir Medresetüzzehra talebeleri, özellikle hanımlar âleminde hizmeti sekteye uğratan beşerî zaafları tiyatro ile dramatize ettiler.
HASEDE NELER SEVK EDER?
Selma Mermer Can ise, “Uhrevî amellerde rekabet ve haset ile derd-i maişet hastalıklarını ele aldı. Can, hastalıklar ve tedavilerini şu şekilde izah edildi: “Nefsin bir özelliği olan hizmet zamanında geri ücret zamanında ileri olması onu rekabete ve hasede sevk ediyor. Halbuki uhrevî amellerde kıskançlık devreye girmemeli. Tedavisinde ise hizmet zamanında ileri, ücret zamanında geri olmak; mesleğimizde şeyhlik yoktur akidesini yerleştirmek ve kadere teslim esasları geliyor. Ahir zamanda açlık fitnesi ehemmiyetli rol oynayacak ve ehli dalâlet ehl-i imanı maişet derdi içinde boğdurup hakikî vazifesini ya unutturacak ya da ikinci üçüncü dereceye alacak. Nasıl bir uzv-î insanî yaralansa bütün azalar onun tedavisine çalışır öyle de bu zamanda hırs-ı hayat ve hıfzı, zevk-i hayat ve aşkı uhrevî hizmetleri sekteye uğratmıştır. Böyle bir durumda istikametini muhafaza eden ancak hakikî ehl-i iman ve ehl-i teslim ve Nur Talebeleridir.”
Fatma Nur GİDAL / İzmir