"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu da oldu: Maliye Bakanı Ağbal'dan "inşallah''lı Milli Piyango açıklaması

04 Mayıs 2016, Çarşamba 11:19
Maliye Bakanı Naci Ağbal ''Milli Piyango İdaresi''nin ihaleleri ile ilgili açıklama yaptı.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Piyango ihalesinde ilk tekliflerin 5 Ağustos'ta alınacağını açıkladı.

Ağbal, Cuma günü özelleştirme için ilan verileceğini belirtti. 

Maliye Bakanı Naci Ağbal, "İnşallah 6 Mayıs Cuma günü Milli Piyango İdaresine ait şans oyunları lisans ihalesinin ilanına çıkmayı planlıyoruz. Yine çıkacağımız bu ilana bağlı olarak 5 Ağustos'ta teklifleri almayı hedefliyoruz." dedi.

Konuyla ilgili diğer haberler:

Özgenç: Devlet, ‘Milli Piyango kumardır, haramdır’ diyor, hem de oynatıyor!

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hem ‘Milli Piyango kumardır, haramdır’ diyor, hem de oynatıyor. Bu nasıl bir iştir.” dedi.

Konuya yazılı açıklama ile tepki gösteren Özgenç, “Şöyle ki; Başbakanlığa Bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı 'Milli Piyango kumardır, haramdır' diye açıklama yapıyor diğer yandan Maliye Bakanlığı'na bağlı Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü de piyango düzenliyor. Her iki kuruluşta devlet kurum ve kuruluşu olduğuna göre, biri piyangoya haram diyor öteki çekiliş düzenliyor.” ifadelerini kullandı. 

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/ozgenc-devlet-milli-piyango-kumardir-haramdir-diyor-hem-de-oynatiyor_377591

Milli piyango, milli kumar!

Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi, ''Ekberü’l-Kebâir'' ((büyük günahların en büyükleri)) ile ilgili bir suale verdiği cevapta ''Kebair ((büyük günahlar)) çoktur, fakat ekberü'l-kebâir ve mûbikat-ı seb'a ((insanı felâkete götüren yedi kebâir, yedi büyük günah)) tâbir edilen günahlar yedidir'' diyerek büyük günahların en büyüklerini ifade etmiştir.

Barla Lahikası'nda ilgili bölüm şu şekilde geçmektedir:

"Hem mektubunuzda yedi kebâiri ((büyük günahlar)) soruyorsunuz.

Kebâir çoktur; fakat ekberü'l-kebâir ((büyük günahların en büyükleri)) ve mûbikat-ı seb'a ((insanı felâkete götüren yedi kebâir, yedi büyük günah)) tâbir edilen günahlar yedidir: Katl, zina, şarap, ukuk-u vâlideyn (yani kat-ı sıla-i rahim) ((Anne ve babanın hakkını gözetmemek)), kumar, yalancı şehadetlik, dine zarar verecek bid'alara taraftar olmaktır..."

(Barla Lahikası, 259. Mektup)



Önemli bir not olarak; Faiz de çok büyük bir günahtır, ama"ekberü'l-kebâir" denilen büyük günahların en büyüklerinden olan yedi büyük günah içinde zikredilmiyor. Büyük günahlar ile yedi büyük günah arasında bir nüans olmakla birlikte, tehlike açısından birbirine yakındırlar.

Ekberü’l-Kebâir arasında zikredilen ''kumar'' ile ilgili olarak Ali Ferşadoğlu'nun kalem aldığı önemli yazısını istifadenize sunuyoruz:

Milli; milletle ilgili, millete özgü, millete has, anlamındadır. Peki, kumar milli midir? Böyle bir iddiada bulunmak, cinnet geçirmektir!

“Kumar millidir!” demek, “Bu millet kumarbazdı!” deyip onunla iftihar etmek değil midir? Madem öyledir; neden “piyango kumarının” başına milli kelimesi yerleştirilmiş? Sebebine geçmeden önce, “piyangonun” hükmünü, çağımızın en büyük müçtehidi ve müceddidi Bediüzzaman Said Nursî’den öğrenelim:

“Dördüncü Sözde denildiği gibi, bin lira ikramiye kazancı için bin adam iştirak etmiş bir piyango kumarına yirmi dört lirasından beş on lirayı veren ve yirmi dörtten birisini ebedî bir mücevherat hazinesinin biletine vermeyen halbuki dünyevî piyangoda o bin lirayı kazanmak ihtimali binden birdir; çünkü bin hissedar daha var¦ve uhrevî mukadderat-ı beşer piyangosunda, hüsn-ü hâtimeye mazhar ehl-i iman için kazanç ihtimali binden dokuz yüz doksan dokuz olduğuna yüz yirmi dört bin enbiyanın ona dair ihbarını keşifle tasdik eden evliyadan ve asfiyadan had ve hesaba gelmez sâdık muhbirler haber verdikleri halde, evvelki piyangoya koşmak, ikincisinden kaçmak ne derece maslahata muhalif düşer, mukayese edilsin.”1

Demek ki, “piyango kumar” imiş. Öyle ise, “piyangoya” asla milli denemez

Diyemediğine göre, eğitim milli değil, kumar milli değil, rakı milli değil, faiz milli değil, vs. vs. Peki, neden kumar, saçma-sapan görüşlere milli adını takıyorlar?

Ahirzamandayız. Deccalizm/Süfyanizm herşeyi ters yüz etti! Kumara, saçma-sapan görüşlere, felsefecilerin inançlarını okutan eğitime, “milli” adı takılmış, tâ ki dindarlar inançlarıyla çatışsın, ikileme düşsün, dejenere olsun!

Öyle bir devirdeyiz ki, “Zulüm, başına adâlet külâhını geçirmiş. Hıyanet, hamiyet libasını giymiş. Cihada, bağy ismi takılmış. Esarete hürriyet namı verilmiş. Ezdad, suretlerini mübadele etmişler.”2

Ne yazık ki, bugünkü iktidar sayesinde “zulüm” millileştirilmiş! İki makale, bir haber ve kitap yazanlar, dizi film çevirenler, “milli iktidar”, yani, dindarlar eliyle “milli haksızlığa, zulme, işkenceye!” maruz bırakılıyor, sindiriliyor!

Dipnotlar: 

1- B.Said Nursî, Şuâlar, Y. Asya Neşriyat, , s. 177;
2- Bediüzzaman, Asay-ı Musa, s. 456. 

"Yılbaşı kutlamaları"yla kumar ve sefâheti teşvik

“Yılbaşı” öncesi, mânevî ahlâkı dejenere eden, insanların umutlarını istismar edip toplumu tüketen tertip ve programlara hız veriliyor. 

İnsanlara sâdece bir pazar ve tüketim kaynağı nazarıyla bakan küresel çıkarcı mihraklar ve “yerli” ortak ve işbirlikçileri, “popüler kültür” perdesinde televole ve piyasa kültürünü enjekte ediyor. Topyekûn toplum, aç gözlü canavarların ağzına atıyor.

Dünyevîleşme âdeta yüceltilerek, umut tâcirliğiyle kompleksli kalabalıklar tüketim ve israfla “dünyevileşme” tuzağına düşürülüyor. Eğlence sektörüne müşteri ve malzeme türetiliyor. Bütün insanlığın başında büyük belâ ve musîbet olan bu illeti, “Sedd-i Zülkarneynin tahribiyle Ye’cüc ve Me’cücün dünyayı fesâda vermesi”ne benzeten Bediüzzaman, “sedd-i Kur’ânînin tezelzülüyle (sarsılmasıyla) Ye’cüc ve Me’cücden daha müthiş olarak ahlâkta ve hayatta zulmetli (karanlıklı, inkârcı) bir anarşilik ve zulümlü bir dinsizliğin fesâda ve ifsada başlaması” olarak teşhis eder. (Kastamonu Lâhikası, 110-112)

Uzun yıllar Türkiye’de geniş kesimler sadece “yılbaşı çekilişleri”ni bilirdi. Ne var ki son yıllarda buna yeni yeni talih oyunlarıyla çoğaltıldı; “sayısal loto”, “şans toplu çekilişi” gibi piyango kumarları eklendi. Piyango kumarı yalnız “yılbaşı”yla kalmadı; aylık seanslarla, bayram-seyran bahaneleriyle çeşitli kumar oyunları halkın önüne konuldu. 

Örneğin Millî Piyango İdaresi, 2002’de oynatmaya başladığı “on-line sayısal oyun”uyla övünmekte. “On numara” adı verilen bu oyunun çekilişleri, halkın vergileriyle yayın yapan devlet televizyonu TRT’nin en çok seyredilen kanalında canlı olarak yapılmakta…

RESMEN KUMAR REKLÂMI!

Bugüne kadar bu tür şans oyunlarında en yüksek ikramiyeyi 24 milyon 900 bin TL ile Süper Loto’da dağıtan Piyango İdaresinin “yılbaşı büyük çekilişi”nde 35 milyonu bir kişiye dağıtacak olması, kitleleri “piyango kumarı” peşinde koşturmakta.

Ve daha da vâhimi, devletin bu kurumu, milyonlarca liralık reklâmlarla resmen kumarı  özendirmekte. Bankalar, “yılbaşı eğlenceleri” için fahiş faizlerle bol bol kredi dağıtmakta. 

Medyada, “çekiliş”teki paranın “80 lüks konut”, “Borsadaki 80 şirketin piyasa değerini geçtiği”, “Boğaz’dan 5 tane yalı alınabileceği”, “yıllık faizinin 2 milyon lirayı geçeceği” bombardımanıyla zihinler çelinmekte, yoksulluk ve pahalılık pençesindeki insanların umutları sömürülmekte.

Milyonlar, kimseye yâr olmayan, akıbeti fecî felâketler ve sefâletlerle, çöküntülerle noktalanan, herkesin göz diktiği “kazançsız haram para”nın arkasından sürüklenmekte. 

“Talih kuşu kazandıracak” benzeri saptırıcı spotlarla, “parıltılı hayatlar” vaadiyle, “kısa yoldan zengin olma” heves ve hayalleriyle, başdöndürücü rakamlarla beyinler yıkanmakta. “Piyango şansı”yla “milyarder” olmuş yüzlerce “talihli” talihsizin şehâdetiyle piyango kumarı kaybettirmekte. Refah ve mutluluk getirmemekte, mânen ve madden de iflâs ettirmekte.

İşin bir diğer çarpıcı yanı, “esas büyük pay”ı devletin kapması. Piyango hülyasına kapılan vatandaşların cebinden çekilen 320 milyon liralık biletin satışından devletin kasasına bir tek yılbaşı çekilişinde 75 milyon lira, şans oyunları vergisinden de 27 milyon lira para girmesi. Çeşitli fonlara “kamu payı” adı altında ancak toplam 8 milyon lira verilmesiyle, piyango biletlerinin “meşrûiyeti”ne gösterilen “gerekçeler”in  bir aldatmacadan ibâret olması…

SON DÖNEMDE KAT KAT ARTMIŞ…

Diğer yandan tam bir “sanal tuzak” olan “internet kumarhâneleri” için hazırlanan raporlar, ürkütücü. Türkiye’de internet üzerinden kumar ve bahis oyunları oynayanların sayısı milyonları aşmış. “Sayısal loto- toto” kuyrukları, kredi kartlarıyla oynanan “iddaa” türü kumar ve bahisler sâdece binlerce vatandaşı iflâs ettirip tefecilerin eline düşürmüş. Resmî tesbitlerle, online casinoların yıllık cirosu milyar dolarlara ulaşmış… Europay’ın değerlendirmesiyle, dünyada Amerika’dan sonra en çok sanal kart kullanan ülke Türkiye. Kartların çoğunun bankalar tarafından hiçbir engel çıkarılmadan verilmesi, tehlikenin dehşetini ortaya çıkarıyor. Talih ve bahis oyunları ve kumar rantına, yabancı şirketler ağı, yurt dışına para transferleri gibi kirli işler karışıyor.

Medyanın propagandasıyla, sürekli sefâhet ve müstehcenlikle eğlence kültürünün, köşeyi dönme arzusunun kamçılanmasıyla, mânevî terbiye eksikliği içindeki gençler ve çocuklar en çok etkileniyor. Cemiyet zehirleniyor. Hayatlar sönüyor, âileler parçalanıyor, dağılıyor…

TBMM’nin araştırmaları, Emniyet ve çeşitli resmî ve özel kuruluşların raporları, “imdat!” işâretlerini veriyor. Buna göre, “muhâfazakâr” olduğunu iddia eden AKP iktidarı döneminde, ne yazık ki şans ve talih oyunlarına, piyango toto-loto kumarına kapılanlar kat kat artmış.

Ne var ki hükûmet, hâlâ piyango kumarını devlet eliyle teşvik ediyor, tinerci ve tâcizcilerin kol gezdiği “yılbaşı kutlamaları”nı paravanında sefâhet ve rezâletlerin türediği bataklıkları koruyup kolluyor…

Ankara’nın bir an evvel gerçeği görmesi, maddî ve mânevî köklü tedbirleri alması lâzım...

Cevher İlhan

Piyango kumarı ve ebedî hazine

Bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek, akıl kabul ederse -halbuki, kazanç ihtimâli binde birdir- sonra yirmi dörtten bir malını yüzde doksan dokuz ihtimâl ile kazancı musaddak bir hazîne-i ebediyeye vermemek, ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/piyango-kumari-ve-ebedi-hazine_312246

“Sen çalış ben yiyeyim” düzenine karşı Kur'an ve Risale-i Nur'daki uyarılar!

Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi, 'Sa’y (emek, işçi) grubu ile sermaye nasıl barışır?' şeklindeki bütün insanlığı ilgilendiren önemli mesele doğrultusunda 'Acaba ikisini barıştırmak çaresi yok mudur?' sualine karşı ifade ettiği ''Evet, vücub-i zekât [zekâtın verilmesi] ve hurmet-i riba [faizin haramlığı], karz-ı hasen [faizsiz verilen borç] şerait-i sulhiyedir [barış şartlarıdır].'' veciz cevabıyla Kur'ani ve İslami ve bütün insanlığı kapsayabilecek bir çözüm yolunun önemle üzerinde durmaktadır.

Konuyla ilgili olarak Yeni Asya Yazarı Süleyman Kösmene'nin kaleme aldığı “Ribânın (faizin) haram oluşu, günahı ve ribâdan kurtulma yolları konularında Kur’ân’da ve Risale-i Nur’da neler zikredilmektedir?” sorusunun cevaplandığı önemli makaleyi istifadenize sunuyoruz:

Devamını okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/sen-calis-ben-yiyeyim-duzenine-karsi-kur-an-ve-risale-i-nur-daki-uyarilar_395450

AA

Okunma Sayısı: 4063
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı