Darbe Girişimi soruşturmalarında en net delil olarak kamuoyuna sunulan ByLock programının kullanılması iddiası her gün yeni boyutlarıyla tartışılırken ortaya çelişkili veriler çıkmaya devam ediyor.
Yeniçağ Gazetesi yazarı Ahmet Takan, 4 Mart 2017 tarihinde ‘Sakın bay bay lock olmasın!..’ başlıklı yazısında bu çelişkilerden bazılarını dile getirdi.
Takan’ın yazısı şöyle:
FETÖ davalarının temel taşı olan ByLock ile ilgili MİT’in hazırlayıp Savcılığa gönderdiği uzun ve detaylı rapor ile bazı teknik raporları inceleme fırsatı buldum. Kurunun yanında yaşın yakılmaması ve her şeyden önce tuzağa düşülüp Türk Devlet yapısının tamamen bitirilip çökertilmemesi için dilim döndüğü kadar bazı uyarıları yapmak zorundayım. Mahkemelere gönderilen resmi yazılardan da gördüm ki ByLock kullanıcılarının tespiti konusunda operatörler, MİT, emniyet herkes topu bir biri üzerine atıyor. BTK ise “bizde belge yok” diye zaten işin içinden sıyrılmış!.. Raporlardan çıkardığım sonuç; kanunla düzenlenmiş olmasına rağmen, teknik alt yapımız yeterli değil. Zaten ilgili operatörler de gerekli alt yapıları denetimler zamanında etkin bir şekilde yapılmadığı için yerine getirmemiş.
4 Hakim ve Savcı’nın “pardon” denilerek görevlerine iade edildi
Bakın olayı çok basit bir dille örnekleyeyim diyen Takan şöyle devam ediyor; Son günlerde, bazı medya haberlerinden bunun örneklerine şahit oldunuz. Akıllı telefonu bile olmayan bir vatandaşın, ByLock kullanıcısı olduğu gerekçesiyle tutuklandıktan sonra tahliye olana kadar nasıl göbeğinin çatladığını... HSYK kararı ile 4 Hakim ve Savcı’nın “pardon” denilerek görevlerine iade edilişini... Buna benzer vakaların sayısı gün geçtikçe artıyor. Çok büyük bir tuzakla mı karşı karşıyayız?.. Aynen öyle!.. Şöyle düşünün: Güvenlik güçlerimiz, terör örgütüne bir baskın düzenleyecek. Bu baskını örgüt haber alınca kurtuluşu olmayacağını biliyor ama size bazı belgeler bırakıyor!.. Ne var bu belgelerin içinde? Çok önemli isimler... Siz de bu sözde belgelerdeki isimleri, yeterli ve gerekli araştırma yapmadan şıppadanak terörist ilan ediyorsunuz.
Elde edilen bilgi yüzde 5 gerisi yok
MİT raporundaki, tablolara ve tüm verilere baktıktan sonra dananın kuyruğunun koptuğu yeri şöyle özetleyebilirim: FETÖ, kendi üyeleri arasında kriptolu haberleşme için ByLock adında bir program geliştiriyor. Sonra MİT bunu haber alınca, ByLock programcısı 17 Kasım 2014’te VPN şartı getirerek, eski logları siliyor. Bundan 1 yıl sonra (2016 yılı şubat ayında) MİT, ByLock sunucusundaki bilgileri ele geçiriyor. Fakat ilginçtir ki, ele geçirdikleri bilgi, normalde olması gereken Hard Disk kapasitesinin yüzde 5’i kadar. Gerisi ortada yok. Daha da ilginci, MİT’in “silindi” dediği 15 Kasım 2014 öncesi loglar da bir şekilde yerinde duruyormuş ki, pek çok ByLock zanlısına Ağustos-Kasım 2014 arası ByLock kullandığı bilgisi iletilmiş ve bunun üzerine tutuklanmışlar. Bir terör örgütünün üyelerini, o örgütün evinde ele geçirdiğiniz ve muhtemelen operasyon niyetiyle hazırlayarak evde bıraktıkları bir listeye istinaden belirliyorsunuz... MİT hem diyor ki, “15 Kasım 2014’te FETÖ’cüler uyandılar, eski logları sildiler ve Türkiye’nin IP’lerine engelleme getirerek, VPN şartı koydular.” Hem de diyor ki “Ben sunucularına sızdım ve orada bulduğum bilgileri aldım geldim. Kişi tespitlerini de bu bilgilere göre yaptım.”
En temel listeyi silmeyi becerememişler
Ama aldığı bilgilerin boyutu, olması gerekenin yüzde 5’i çıkmış. Bu dikkatlerini çekmiyor. 15 Kasım 2014 öncesi bilgilerin de yerinde duruyor gözükmesi (belki silinmiş dosya süsü ile hard diskte bırakılmış olmaları) da dikkatlerini çekmiyor. Ondan sonra bu veriler esas kabul edilerek tutuklamalar yapılıyor.. Sonra da her taraftan “Biz ByLock kullanmadık” diye itirazlar yükseliyor. Bakın itirafta bulunan üst düzey bir FETÖ üyesi, ankesörlü telefondan görüşerek yüz yüze buluşma ayarladıklarını, buluşmaya giderken yanlarında cep telefonu götürmediklerini vs. anlatıyor. Pek çok FETÖ’cünün bilgisayarında dosyaları kalıcı olarak silen programlar ve çeşitli şifreleme programları bulunmuş. Fakat FETÖ, tüm üye bilgilerini içeren en temel listeyi silmeyi becerememiş. Bu listelerin olduğu sunucuyu korumayı da becerememiş. Üstelik de MİT’in bunu tespit ettiğini fark edip önlem almasına rağmen!..
Anketlerde, yüzde 80 civarında “KHK ile ihraçlar haksızlıktır” sonucunu gördükten sonra TSK içinde bin civarında yeni ihracı 16 Nisan sonrasına erteleyen iktidarın nasıl bir aymazlık içinde olduğunun ispatıdır söz konusu “ByLock raporu.” Devlet içinde sürdürülen yağma savaşında etkinlik başka bir terörist grubun eline geçiyor da acaba farkında mı değiller?..