"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dostlarımız coşkumuzu paylaştı

28 Şubat 2017, Salı
Yeni Asya Gazetesi ailesi 48. yılını coşkuyla kutladı. Bu mutlu günde dostlar, kardeşler ve okuyucularımız bizi yalnız bırakmadı.

Yeni Asya gazetesi coşkulu bir programla 48. yılını kutladı. Programa birçok emektar ve Yeni Asya’ya gönül vermiş dostlar katılırken, okuyucularımız da bizi yalnız bırakmadı.

Yeni Asya Güneşli Tesisleri’nde yapılan organizasyona ilk Yazıişleri Müdürümüz Sabahattin Aksakal, Muhammed Nur Sungur, Prof. Dr. Vedat Demir, Berber Hasan Sarıçam, Hasan Feyzi Yüreğil’in yeğeni Nurşen Yüreğil, Yeni Asya emektarlarından eski Murakıp Heyeti Başkanımız Adem Şimşek, Yeni Asya’nın ilk muhabirlerinden Selahattin Tercan, Demokrat Eğitimciler Derneği Başkanı Naci Tepir, Fatih Hizmeti emektarlarından ayakkabıcı Hasan Özgenç, Şahlanış Hareketi Teşkilatı Genel Başkanı Murat Altun, yazarımız Cevher İlhan ve eğitimci Tahir Ünverdi gibi adını sayamadığımız pekçok emektar, dost ve kardeş katıldı.

Programda konuşma yapan değerli isimler Bediüzzaman’ı, Risale-i Nurları ve  Yeni Asya’yı hatıralarıyla dile getirdi. 

Bedizüzzaman Hazretlerinin yakın hizmetkar ve talebelerinden Mustafa Sungur’un oğlu Muhammet Nur Sungur.

‘Yeni Asya Gazetesi bir okuldur’

Mustafa Sungur’un oğlu Muhammed Nur Sungur, Yeni Asya gazetesinin ilk yıllarını ve o dönemleri anlattı. “1966-1967 yıllarında merhum babam da Ankara’da daha sonra da Mersin Hapishanesi’nde içeridelerdi. Ve her hafta o zaman Selam gazetesi haftalıktı. Boy boy fotoğraflarını basarak, bu davayı bir nevi haykırıyor insanlara haber veriyordu. Tabiî o zaman matbuat, haberleşme daha zayıf, matbuatın ehemmiyeti tabiî çok mühim. Üstadımız kendi gençliği döneminde ve daha sonra matbuata ciddi ehemmiyet veriyor.  Ve sonraları 48. yılına giren Yeni Asya gazetesi kuruluyor. Bu gazeteler çok ciddi fedakârlıkların, çok ciddi dertlilerin, çok ciddi gayretlerin neticesinde hayata geçmiş. Yeni Asya gazetesi bir okul ve bir ekol. Bu gazetede binlerce insan yetişti. Binlerce Nur Talebesi veya bu davaya gönül veren kardeşlerimiz bu gazetenin saflarından geçtiler. Yeni Asya hakikaten hakkın, hakikatin ve haklının yanında duran bir gazete. O yüzden Yeni Asya çizgisini devam ettiriyor. İnşallah bundan sonra da aynı çizgisini devam ettirecek ve ettirmesini temenni ediyoruz. İnşallah Yeni Asya hem imkânları, hem tirajı itibariyle daha güzel noktalara gelir ve bu hususta hepimizin üzerine cehd ve gayret düşüyor.”

Yeni Asya’nın ilk foto muhabirlerinden Selahattin Tercan.

Yeni Asya’nın durdurulması zor

Yeni Asya’nın ilk muhabirlerinden Selahattin Tercan, “Gazete 1970’te çıktı, ben bir sene sonra işe başladım. Sağmalcılar Cemaatinin Salı dersinde müşterek alınan karar doğrultusunda’ gazete seni istiyor, ihtiyaç var’ denilerek 1971’de başladım 1995’te de ayrıldım. İnandım çalıştım, emekli değilim, hâlâ çalışıyorum. Bütün çalışan arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Yarım asıra yaklaştı. İnşallah devam eder Yeni Asya. Durdurulması zor” dedi. 

Gazetemizin ilk Yazıişleri Müdürü Sebahattin Aksakal.

Bir ayağımız Selimiye Kışlası’ndaydı

Yeni Asya gazetesinin nasıl çıktığını anlatan ilk Yazıişleri Müdürü Sebahattin Aksakal, bu yolda birçok bedel ödendiğinden bahsetti. Aksakal, “12 Eylül’de çok mücadeleler yapıldı. Benim bir ayağım, haftada bir iki sefer çağrıldığım Selimiye Kışlası’ndaydı. O zaman kanun falan yok. Açıyorlar telefon ‘gazetenizi kapattık’ diyorlar. ‘Yarın saat 9’da burada olman lazım’  diyorlar. Biz de o zaman daha yeni nişanlanmıştık. Evden, hanımdan helâllik alarak çıkıyorduk. Bu bir iki değil, defaatle oluyordu. Cami ile kışla yan yana idi. Selimiye Camiinde iki rekat namaz kıldıktan sonra, Sekine okur, hasbunallah der giderdim” dedi.  Aksakal “Günlük gazeteye ihtiyacımız vardı. Bu ihtiyacın kanaatimce temelinde şu yatıyordu: Risale-i Nur davalarından beraat ediyoruz. Kitaplar iade ediliyor. Fakat bunları basacak bir gazete bulamıyoruz. O dönemde gazeteyi çıkaracak eleman yok. Biz Nur Talebesiyiz, çok anlamıyoruz, o işlerden. Bu nedenle Mustafa Polat Erzurum’dan yetişmiş bir gazeteci olarak getirildi” dedi. 

Demokrat Eğitimciler Derneği Başkanı Naci Tepir.

Yeni Asya hep cuntacıların hedefinde

Demokrat Eğitimciler Derneği Başkanı Naci Tepir, “Zaman çok çabuk geçiyor, sanki daha dün gibi. Benim Risale-i Nur’la tanışmam gazeteyle yaşıttır. Ondan önce İttihad’ı tanıttılar bize. Fakat kısa bir zaman sonra müstakil bir Nurcu gazetesi çıkacak diye heyecanla bekledik. Sene 21 Şubat 1971, fakat 19.  gün bir karabulut geldi. 71 Muhtırası verildi. Rütbeli cuntacılar o zamanki hükümete muhtıra verdi. Yeni Asya gazetesi bu ve sonraki cuntacıların hepsinin hedefindeydi” dedi. Naci Tepir o dönem başından geçen soruşturmalarda Yeni Asya gazetesi alması ve Nurcu olmasının gerekçe gösterildiğini belirterek o olaylardan bazılarını okuyucularımızla paylaştı.

İttihad Gazetesi döneminden beri isimsiz kahramanlardan olan emektar Berber Hasan Sarıçam.

Nurlarla askerdeyken tanıştım

İttihad Gazetesi döneminden beri isimsiz kahramanlardan olan emektar ve son şahit vasfını taşıyan Zübeyir Ağabeyi’de traş eden Berber Hasan Sarıçam, Üstad’ı ziyaretini anlattı. Berber Hasan Ağabey, “Askerdeyken bir arkadaşta Risale-i Nur vardı, Sözler. Arama yapılırken onu buluyorlar ve kumandana götürüyorlar. Arkadaşlar dediler ‘böyle böyle bir eser yakanlamış Yusuf’ta’. Tosyalı Yusuf Işık adında çok samimi arkadaşımız. Bende tabii gidip göreyim samimi arkadaşım, hemşerimi dedim. O bölük yazıcısıydı, ben de kumandanın postasıydım. Gittim baktım akşam ellerinde kitap okuyorlar. Ne okuyorsunuz dedim? ‘Bu’ dedi ‘yakalanan kitap, ben tekrar aldım’ dedi. ‘Okuyun ben de dinleyeyim biraz’ dedim. Namaz bahsini okudular Sözler’den. Dedim ‘Bu kitap nasıl yasak olur?’ Namaz bahsini, iman bahsini okudular, çok memnun oldum o şeklide Risale- Nur’u tanımış oldum” diye anlattı. 

Kar var, sokaklarda kimse yok

Nurlarla tanışmasını ve sonrasını anlatan Hasan Ağabey, “Cuma günleri İzmir’deki Selvili Mescit’e Ahmet Fevzi Ağabey gelirdi. Onun dersini dinlerdik, orada gece kalırdık. Teskere zamanımız geldi, teskere aldık, ağabeyler dediler ki, ‘sen Üsdat’a git.’ Ben dedim ki ‘Üsdat kimseyi kabul etmiyor ki. O sıradan birini nasıl kabul edecek?’ Dediler sen git. Ahmet Fevzi Ağabey mektup yazdı. Zücaciye işi yapan Mustafa Birlik vardı. O da bir kaşık imal etmişti. Dedi ‘Bunu Üstad’a bir Nur talebesi imal etti dersin götür’ diye verdi birkaç tane. Atıf Egemen Hoca vardı ona uğradık. Sonra bindik Isparta’ya gidiyoruz Üsdat’ı ziyarete. Menderes’in de uçak kazasının olduğu zamandı. Isparta’ya vardık, gittim ben Üsdat’ın evine. Kapıyı çaldım Zübeyir Ağabey çıktı, dedi ki, ‘Daha Üsdat odasından çıkmadı görüşemedik, daha erken, biraz geç gel’ dedi. Döndüm geldim. Öğlen namazından sonra tekrar indim. Benden önde biri yürüyor. Kar var, sokaklarda kimse yok. Kapıya geldim, o kişi de geldi. Baktım Ceylan Ağabeymiş. O çıktı yukarıya buyurun dediler içeri aldılar, sonra otur dediler” şeklinde konuştu.  

Risale-i Nur’u çok okuyun

Üstad Bediüzzaman’la arasında geçen diyoloğu anlatan Hasan Ağabey, şöyle devam etti: “Üstad, bir kitabı mahkemeye vermişler, onun için mektup yazmış Bakan’a, onu bitirdi. ‘İşte tokatları’ dedi. Şiddetli soğuk, donma var askerler nöbette falan. Uçak kazasını duymuş, elini çarptı ‘Elhamdülillah, Menderes kurtuldu, öbürleri cezasını çekti’ dedi. Sonra kalktı bana ‘Hoş geldiniz’ dedi. Elini öptüm, selamları söyledik. ‘Risale okuyor musun?’ dedi. ‘Yeni başladım okuyorum’ dedim. ‘Risale’yi çok okuyun’ dedi. ‘Her sualinize cevap verecek, ben de dersimi ondan alıyorum’ dedi. ‘Nerelisin?’ diye sordu. Memleketimizi söyledik. ‘İstanbul’a gidicem’ dedim. Selamlar söyledi. Ağabeyin yolladığı kaşıkları verdim. Dedi, ‘O bilir benim hediye kabul etmediğimi, madem kendi yapmış alıp ücretini yollarım’ dedi. Bana da, ‘Askerden geliyorsun harçlığın yoktur. Harçlık vereyim’ dedi. Dedim, ‘var’,  biraz üsteledi ‘var’ dedim, sonra ‘peki’ dedi. Tekrar elini öpüp kalktım, başımı sıvadı. ‘Bu kardeşlere seni dahil ettim,. Talebeliğime seni kabul ettim’ dedi.”

Allah daim etsin

Berber Hasan Ağabey son olarak “Gazetenin de kurulması için elimizden gelen maddî ma-nevî her şeyi yapmaya çalıştık. Ahmet Fevzi Ağabey daha önce ‘bir gazete çıkaralım’ demişti, Üsdat ‘Daha erken, onu çıkaracaklar, yetişir onlar çıkarır’ demiş. Zamanı geldi Yeni Asya çıkarıldı. O zamanlardan beri, Risale-i Nur neşri gazeteden devam ediyor. Allah muvaffak etsin daim etsin” dedi. 

Yeni Asya emektarlarından eski Murakıp Heyeti Başkanımız Adem Şimşek.

Bayram tebriki attılar diye toplayıp götürdüler

Yeni Asya emektarlarından eski Murakıp Heyeti Başkanımız Adem Şimşek, “Risale-i Nur’u 1962’de tanıdım. O zaman Üsdat’ın Urfa’ya gönderdiği Abdullah Yeğin Ağabeyimiz Urfa’da Zübeyir Ağabey ile kalıyor, o dönem darbe oluyor, darbeciler ağabeylere Urfa’yı 24 saat içerisinde terk edeceksiniz diyor. İlk önce Antep’e oradan da Adana’ya sürgün ediliyorlar. Ben o zaman lise ikinci sınıf talebesiyim. Abdullah Yeğin Ağabey Adana’ya gelince dershane yok, küçük bir yer yapmışlar, yerde halı falan yok. Ve orada dersler yapılmaya başlıyor. Benim de kaldığım ev dershaneye yakın. O günlerde bir başka arkadaşımız Adana’da bir fabrikada çalışıyor. Orada çalışan biri Risale-İ Nur’u ona tanıtıyor. O da bana tanıttı” dedi. 

Adem Şimşek Ağabey Adana’da nurları tanıdıktan sonra başına gelenleri anlattı: “Adana’da o zamanki şartlarda dershanede Urfalı Ali Kıvanç kardeşimiz ve merhum Samsunlu Ali Zeybek diye bir kardeşimiz kalıyor. Bir de Mardinli Ahmet Aldemir diye bir kardeşimiz kalıyor. Abdullah Yeğin Ağabey o zaman bayram tebriki bastırıyor. Risale-i Nur’dan vecizeler yazarak. Ve dağıtıyor. Bizim iki Aliller, bu davetiyeleri Urfa ve Samsun valisine gönderiyorlar. Darbe yeni yapılmış, Samsun Valisi, Adana Valisini arıyor diyor ki; senin memleketinden bir bayram tebriki atılmış bu nedir? Vali emir erini çağırıp bu nedir diyor? Biliyoruz efendim diyor. Biliyorsunuz da ne duruyorsunuz hemen kaldırın götürün diyor. Ve ağabeylerimizi toplayıp götürüyorlar.” 

Namaz kıldığım için köyde dedikodu çıktı

Adem Şimşek şöyle devam ediyor; “O zamanki gazeteler manşet atıyor. ‘Adana’da Nur mektebi basıldı, Hocaları ve talebeleri hapse atıldı.’ Benim köylülerim o gazeteyi alıp babama götürüyorlar. Diyorlar bak senin oğlun da bu cemaatin içinde, onu da alıp götürmüşlerdir. Babam hemen gazeteyi alıp geliyor. Ben talebeyim dedim. Sonra okullar kapandı köye gittim. Köyde 18 yaşında bir talebenin namaza başlaması, namaz kılması herkesin dikkatini çekti. Köyün imamına sordum dedim ki dayıoğlu, yatsı namazı ne zaman oluyor. Dedi ki birazdan olur, sen ne yapıcan namazı senin namazla işin yok. Dedim ki namaz hepimizin işi. Hemen bir dedikodu başladı; ‘Adem sınıfta kalmış, Adem evlenmek istiyor o yüzden kız babalarının gözüne girmek için namaz kılıyor.’ Tabiî onların olmadığını ispat ettik. Köyden 15 yaşlarında bir çocuk o kitaplardan bana oku dedi. Ve gece traktörün ışığını yakarak, o kitaplardan o çocuğa okuttuk. Ve komşulardan gelip geçerken dinleyenler oldu.”

Hasan Feyzi Yüreğil’in yeğeni Nurşen Yüreğil.

Vefasından dolayı Yeni Asya’ya teşekkür ediyorum

Bediüzzaman’ın hüzünlü şairi, 1946 yılında Denizli’de vefat eden  Hasan Feyzi Yüreğil’in yeğeni Nurşen Yüreğil’e de 48. yıl coşkusunu bizimle paylaşanlardandı. Nurşen Yüreğil, “Göstermiş olduğunuz teveccüh ve samimi davetiniz için çok teşekkür ediyorum. Üsdat’ımızın talebelerinden Hasan Feyzi Yüreğil’in yeğeni olmakla gurur duyduğumu bir kere daha belirtmek istiyorum. Üsdadımızın talebelerine gösterdiği vefa ve hassasiyet noktasında Yeni Asya Gazetesi ve ailesine tekrar tekrar teşekkür ediyorum” dedi. 

Ayakkabıcı Hasan Özgenç.

‘Şaşırmıyorum hasımlara ama hısımlara ne oluyor’

Fatih Hizmeti emektarlarından ayakkabıcı Hasan Özgenç, “Sağnak sağnak yağıyor fitne fesat, üzerine Yeni Asya’nın şaşırmıyorum hasımlara, ama hısımlara ne oluyor? Buyursunlar şu cemaati görsünler. Yıkılmadık ayaktayız Elhamdülillah” sözleriyle Yeni Asya’nın 48. yılı anısına yazdığı şiirini okudu. 

Şahlanış Hareketi Teşkilatı Genel Başkanı Murat Altun.

Yeni Asya hâlâ genç

Şahlanış Hareketi Teşkilatı Genel Başkanı Murat Altun, “Bugün muzdarip olduğumuz bütün dert ve belaların aslında çözümü Risale-i Nur Külliyatı’nda. Şahs-ı manevînin huzurunda siz değerli gönül dostlarıyla, birlikte olmaktan büyük şeref duyuyorum. 1983 senesinde merhum Birinci Abi ile tanışarak Risale-i Nur Külliyatı’yla tanış oldum. Eğer yoldan çıkmadıysak, Risale-i Nur Külliyatı’na bunu borçluyuz. İşte Yeni Asya sıradan bir gazete veya sıradan bir yayın organı veyahut bir cemaat değildir. Yeni Asya ahir zaman içerisinde hak hakikat ve şahs-ı manevî mekteb-i aliyesidir. Bu mekteb-i aliyeden mezun olan, ahirete intikal eden bütün büyüklerimizin ,başta cennet mekan Üsdat Bediüzzaman Hazretleri olmak üzere, merhum Bekir Berk Ağabeymizin, merhum Sungur Ağabeyimizin, merhum Zübeyir Ağabeyimizin, merhum Birinci Ağabeyimizin ve isimlerini sayamayacağım büyüklerimizi rahmetle, şükranla, özlemle, hasretle minnetle anarken, vazife başında olan şahs-ı manevînin bekçileri olan ağabeylerimiz aynı yoldan şaşmamaya davet ediyorum. 48 yaşına gelen Yeni Asya hâlâ genç. 

Gazetemiz yazarı Cevher İlhan.

Yeni Asya deyince akıllara Bediüzzaman geliyor

Ankara hizmetlerinden örnekler sunan ve habercilik anlayışındaki öncelikli hedeflerinin Risale-i Nur’ları tanıtmak olduğunu söyleyen Cevher İlhan, “23 sene görev yaptım, yüzlerce röportaja gittik. O sayfalarda görülen yazıların dışında gittiğimiz yerlerde saatlerce konuşmalar yaptık. Oralarda Risale-i Nur’un mahiyeti, Üstad’ın mesajları, bu asra, insanlığa, hayat-i içtimaiyeye verdiği dersler müsbet hareket, manevî cihat gibi bütün bu konular müzakere ediliyor” dedi. “Yeni Asya deyince akıllara Bediüzzaman’ın geldiğini” söyleyen İlhan, en çok kesilip biçilen, çizilen ve makamlara sunulanın, Yeni Asya gazetesinin haberleri ve makaleleri olduğunu söyledi.

Eğitimci Tahir Ünverdi.

Eğer Kur’an çıksa gitse kainat divane olacak

ÜsTAD Bediüzzaman Said Nursî’yi anlatan Eğitimci Tahir Ünverdi, “Cenab-ı Hakkın inayetiyle İttihad’la başlayıp şuana kadar bir inayet-i İlâhî olarak, Yeni Asya’dan kopmadık. 48. senedir, İttihad’ı da sayarsak 50. yıl oluyor. Risale-i Nur büyük bir dava. Üstadımız diyor ki ‘Evet, evet, evet, eğer kâinattan Nur-u Muhammedî (as) çıksa gitse kâinat vefat edecek. Eğer Kur’an çıksa gitse kâinat divane olacak. Ve küre-i arz akılsız kalmış olan başını bir seyyareye çarpacak ve bir kıyamet kopacak.’ Eğer şu ana kadar kıyamet kopmamışsa inanıyoruz ki Kur’an’ın hakiki malı olan Üstadımızın ifadesiyle “Risale-i Nur benim malım değildir. Kur’an’ın malıdır. Kuran’da arş-ı azama bağlıdır. Kimin haddi varsa elini oraya uzatsın, o kuvvetli ipleri çözsün” ifadelerini kullandı.

Kitap satış ve cezaevi hizmetleriyle tanınan yazarımız H. Muharrem Okur.

Cezaevlerinde keyfî uygulamalar var

Cezaevi hizmetleri noktasında gayretli bir şekilde çalışan Muharrem Okur, Risale-i Nur hizmetinin cezaevleri için ne anlam ifade ettiğini anlatarak, önemine değindi. Okur, “Sevk-i İlâhi olarak Cenab-ı Hak bizi cezaevlerine ulaştırdı. Hizmetlerimiz çok şükür yürüyor. Fakat 15 Temmuz’un getirdiği birtakım sıkıntılar bizde de var. Şu an bizlere çok fazla mektuplar geliyor. Bazı cezaevlerinde keyfi uygulamalar var. İhtiyaçlar var, cezaevlerinde külliyata ihtiyacımız var bu noktada, yardımlarınızı bekliyoruz” dedi. 

48. yıl coşkusu: Doğrunun adresi, hakkın sesidir Yeni Asya

Haber: Ülker Yılmaz Caba / ulkery.caba@ye­ni­as­ya.com.tr

Haber Merkezi

Etiketler: yeni asya
Okunma Sayısı: 4017
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Bahtiyar ISPARTALI

    28.2.2017 17:03:40

    Yeni Asyamızın yeni yaşını tebrik ediyor, bu sesin daha geniş mecralarda yankı bulmasını diliyoruz. Nice yeni güzel yaşlara...

  • Abdurrahman KOÇAK

    28.2.2017 09:44:35

    Yeni Asya davasına gönül veren yukarıda isimleri ve anlamlı tespitleri bulunan tüm abla ve ağabeyleri,anadolunun ve dünyanın herbir yerindeki isimsiz Yeni Asya kahramanlarını saygıyla, muhabbetle selamlıyorum...Bu dava Allahın İnayeti ile kıyamete kadar istikametle devam edecektir İnşaallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı