Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, “En çok endişe duyduğumuz hususlardan biri de; adalet mekanizmasının iktidarla özdeşleşmesi. Bu tehlikeli bir noktaya götürür” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP’yi kuran çekirdek kadronun içinde yetiştiği Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollağlu, başkanlık sistemine karşı olmadıklarını ancak bugünkü başkanlık sistemine ‘evet’ demediklerini belirterek “İnsanlar diktatör olacağım diye diktatör olmaz” yorumunda bulundu. Karamollaoğlu, en büyük endişelerinin “Adalet mekanizmasının iktidarla özdeşleşmesi” olduğu görüşünü savunarak “Yani dikta rejimine yönelebilir. Bu imkân bugünkü mevzuatla veriliyor maalesef. En çok endişe duyduğumuz hususlardan biri de; adalet mekanizmasının iktidarla özdeşleşmesi. Bu tehlikeli bir noktaya götürür” ifadesini kullandı.
Dikta rejimine yönelebilir
Yeniçağ gazetesinden Ahmet Takan’ın Karamollaoğlu’nun görüşlerini yansıttığı yazısının bir bölümü şöyle: SP lideri Temel Karamollaoğlu’na referandumdan “evet” çıkarsa “tek adam rejimi olur mu”, “hayır” çıkma ihtimaline ilişkin “Erdoğan’a tuzak mı kuruldu”, her iki sonuca göre Erdoğan’ın siyasî geleceği ile alakalı sorular da yönelttim. R.Erdoğan’ı en iyi tanıyan isimlerden olan Karamollaoğlu “acımasızca” eleştirmek istemedi, ama bakın neler söyledi: “Biz başkanlık sistemine karşı değiliz. Bunu defalarca dile getirdik. Bugün getirilen başkanlık sistemine ‘evet’ demiyoruz dedik. Çünkü, bu sistem rahatlıkla eğer otoriter olmak isteyen biri varsa, dediğim dedik tavrında bulunmak isteyen varsa, rahatlıkla o tarafa evrilir. Yani dikta rejimine yönelebilir. Bu imkân bugünkü mevzuatla veriliyor maalesef. En çok endişe duyduğumuz hususlardan biri de; adalet mekanizmasının iktidarla özdeşleşmesi. Bu tehlikeli bir noktaya götürür. Çünkü iktidarın denetlenmesi halk tarafından yapılamaz. “Ama halk 5 yılda bir yapacak...” Atı alan Üsküdar’ı geçer ona denetlenme denmez zaten.
OHAL’de adalet mekanizmasında müthiş değişikliler yaşandı
Efendim icra nasıl güçlenecek? İcra güçlenecek demek Lâyüs’el (sorumsuz) olacak anlamına gelmez, icra mevcut kanunlar ve anayasa içinde her türlü kararı almakla yetkili olacak. Ancak bir de denge unsuru olan Meclis var. Meclis’te halkın temsilci Cumhurbaşkanı’ndan daha fazla halkı temsil ediyor, Cumhurbaşkanı kendisine oy verenler kadar. Bu nedir?.. Yüzde 52 ile. Bu rakam yüzde 60’la da olabilir. Ama geriye kalan 40’ı Meclis’te olacak. Onun için Meclis bütün halkı temsil ediyor. Bundan dolayı da bugünkü adalet mekanizmasında özellikle OHAL ilânından sonra müthiş bir takım değişikliler yaşandı. Bu değişiklikler bizi endişelerden kurtarmadı endişelerimizi derinleştirdi. Olağanüstü Hal, olağan hale gelirse o doğru olmaz.
“Erdoğan, bugüne kadar çok büyük hatalar yaptı”
Tek başına iktidardı. Bu hataları yapmaya kimse zorlamadı. Tercihlerde bulundu kimse zorlamadı. Şimdi birden bire bu durum güçlendirilirse ne değişecek? Bizim ekonomi politikalarımız değişecek mi? Değişmeyecekse uçuruma doğru biraz hızlı gideriz. Dış politikamızda değişiklik yapılacak mı? Yapılmayacaksa felâket tekrar uçuruma doğru gideriz. Hukuk sisteminde bir düzenleme yapılacak mı? Özellikle toplumunda, ahlâkî değerlerinde bir dejenerasyon var. Yolsuzlukla mücadele edilebilecek mi? Ben bunları soruyorum. Bunlar yapılacaksa alkışlarım. Ama biz bunların yapılacağına dair bir şey görmüyoruz. Bundan sonra ne olacak? Cumhurbaşkanının alacağı kararlar nerede tartışılacak. Bu Meclis’te tartışılsa da tartışılmasa da umurunda değil ki kimsenin çünkü etki edemeyecek. Toplumda tartışılsa ne olacak biraz ileri gidenler olursa ‘çekilin’ denilecek. ‘Yeter fazla konuşuyorsunuz’ denebilecek. Biz buna razı değiliz. Çünkü biz şuna inanıyoruz; inancımızın temelinde istişare yatar.