Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından birkaç gün önce yayımlanan ve birçok gazeteci ve fikir adamının imza attığı bildiride eleştirel gazeteciliğin yok edildiği vurgulandı. Söz konusu bildiride medya sahipliğinin giderek artan şekilde hükümet yanlılarının elinde yoğunlaşmasının çoğulculuğu yok ederek otosansüre yol açtığına dikkat çekildi. Bildiride son dönemde çıkarılan ve düşünce özgürlüğünü kısıtlayan yasaların, devletin güvenliğini merkeze almış bir yargı ve polis şiddetinin cezasız bırakılması gibi hükümetin yeni uygulamalarının, darbe yıllarından bir miras olduğu vurgulandı.

Savaş ortamı bahane ediliyor

Suriye’de giderek artan savaşın ve 7 Haziran seçimlerinin ardından PKK ile başlayan çatışmaların gazeteciler için yeni bir baskı unsuru olarak kullanıldığı belirtilen bildiride,  hükümetin eleştirel gazeteciler hakkındaki paranoyasını arttırdığının altı çizilerek, gazeteciliğin yok edildiği ifade edildi. Bildiride, Twitter’dan içerik çıkarma taleplerinin üçte ikisinin Türkiye’den geldiği ve hükümetin gerektiğinde dünyanın sadece en otoriter birkaç rejiminin yaptığı gibi Youtube’u komple kapatmaktan çekinmediğine değiniliyor. 

Gazetecilerin devlet sırrını muhafaza etme görevi yoktur

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün, Adana ve Hatay’da durdurulan MİT TIR’larının silah taşıdığına ilişkin haber sebebiyle tutuklanmasına tepkiler gelmeye devam ediyor. Antalya Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Rasim Gündüz, Dündar ve Gül’ün bir gazetecilik başarısı sonucu hapisle karşılaştıklarını söyledi. Gazetecilerin devlet sırrını muhafaza etme gibi bir görevinin olmadığını da belirten Gündüz, bu görevin devlet görevlilerinde olduğunu vurguladı. Gündüz, “Soruşturma dosyasına bir takım bilgileri belgeleri dahil eden savcıdır. Gazeteci her ne yollar olursa halktan gizlenmeye çalışan bilgileri belgeleri temin etmek bulmak ve yayınlamakla görevlidir” ifadelerini kullandı.

Hukuk iktidarlara göre değişmemeli

Antalya Baro Başkanı Alper Tunga Bacanlı, hukukun ve mahkemelerin, siyasal iktidarların çıkarlarına göre şekilden şekile sokulmasına, sopa olarak kullanılmasına karşı olduklarını söyledi. Bacanlı tutuklama kararına ilişkin yaptığı açıklamada “İnsan hakları ve temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesinin demokratik bir siyasal rejimin temelini oluşturacağını belirtti. Hukukun ve mahkemelerin, siyasal iktidarların çıkarlarına göre şekilden şekle sokulmasına, sopa olarak kullanılmasına karşı olduklarını kaydeden Bacanlı, yapılanın gazetecilerin yanı sıra gazeteciliği, basını, özgürlükler, ve demokrasiyi tutuklamak olduğunu söyledi.

IPI: ‘Siyasal yararları’ gözetmek gazetecinin işi değildir

Uluslararası Basın Enstitüsü de (International Press Institute- IPI) Dündar ve Gül’ün tutuklanmasının ardından açıklama yaptı. Dündar ve Gül’ün gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamanın yanı sıra silahlı örgüte üye olmakla suçlandığına değinen IPI açıklamasında, ‘Siyasal yararları’ gözetmek gazetecinin değil siyasetçilerin işidir. Bilinmesinde kamu yararı bulunan belgeleri temin etmek ve açıklamak ise tam da gazetecilerin işidir” denildi.

TGF: Gazetecilik mesleği tutuklanmıştır

Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı Yılmaz Karaca da Dündar ve Gül’ün tutuklanmalarının sadece Türkiye’de değil uluslararası kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandığını vurguladı. Dündar ve Gül’ün sonuç itibarıyla gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklandığına dikkat çeken Karaca, devlet sırlarının korunması görevinin gazetecilerin değil, bizzat devletin kendisinin görevi olduğunu hatırlattı. Karaca, “Gazetecilerin her ne koşulda olursa olsun halkın haber alma hakkının yerine getirilerek doğru bilgilendirilmesi gibi uluslar arası basın kriterlerine uyan sorumluluğu bulunmaktadır.” Söz konusu tutuklama kararı bu nedenle talihsizdir” ifadelerini kullandı.