GENÇLER, 7. KEZ UZATILAN OHAL’İN GETİRDİĞİ KISITLAMALARDAN BUNALMIŞ DURUMDA.
Yaklaşık 2 senedir OHAL’le yaşayan gençler, kendilerini baskı altında hissettiklerini ve KHK ile aidiyet hissettikleri tüm dernek ve platformların kapatılması ile koca bir boşluk sürecine girdiklerini vurguluyorlar.
20 Temmuz’da ilan edilen OHAL, üç ay süreyle yedinci kez uzatıldı. 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminden sonra getirilen OHAL, yedinci kez üç ay süreyle uzatıldı. Yaklaşık iki senedir OHAL ile yaşayan gençlere, mevcut durumun kendilerini ve Türkiye’yi nasıl etkilediği soruldu. DW’den Burcu Karakaş’ın haberine göre Gençler OHAL ortamındaki baskılardan bunaldıklarını dile getiriyor. Ayrıca gelecek kaygısı yaşayan gençler ‘önümüzü göremiyoruz’ diyor.
Sosyal yardım toplantıları bile gerginliğe sebep oluyor
ODTÜ’de okuyan ve ismini vermek istemeyen 19 yaşındaki bir kadın öğrenci, “OHAL hayatıma girdiğinde aslında pek de etkileyeceğini düşünmemiştim çünkü yasaklamalar ve kısıtlamalar hayatımı pek de etkilemiyordu” diye sözlerine başlıyor. Kampüs dışına çıktığımda olay daha farklı. Ankara’da rastgele polisler tarafından çevrilebilmek ve hiçbir şey soramamak, sorduğumda ise asla bilgilendirici cevaplar alamamak korku yaratıyor” diyor. Sosyal medyada paylaşım yapmaktan genellikle çekindiğini ekleyerek, “Sosyal yardım projeleri için bile toplansak bu toplantılar beni geriyor” diye konuşuyor.
“Siyasi irademiz yok sayıldı”
Hayrettin, 21 yaşında. Siirt’te okuyor. OHAL için, “Demokrasinin ayaklar altına alınıp ülkedeki her oluşumu kendi denetimlerine almaları için iyi bir yöntem” diyor. OHAL döneminde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile aidiyet hissettiği tüm dernek ve platformların kapatılması ile koca bir boşluk sürecine girdiğini söylüyor. “Neredeyse sesimizi duyuran tüm medyaya da ambargo uyguladılar. Hem sesimizi duyuramaz olduk hem de özgürce haber alma hakkımızdan mahrum kaldık” diyor. OHAL sürecinde yaşanan siyasi gelişmelere de dikkati çekerek, “Oy verdiğimiz ve hepsinde de ezici çoğunlukla seçilen belediyelerimize kayyumlar atandı, milletvekilleri tutuklanarak iradelerimiz yok sayıldı” diye konuşuyor. Hayrettin, üniversitedeki hocalarının sadece düşüncelerini ifade ettikleri için “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla ihraç edildiklerini de belirterek, “Kısaca yaşamımın birçok yerinde OHAL’in olumsuzluklarını yaşıyor, yaşıyoruz” diyor.
Tek tipleştirilme ve ötekileştirilme politikası
Asmin, Dicle Üniversitesi’nde okuyor. 21 yaşındaki genç kadın, OHAL’in ifade özgürlüğü üzerindeki etkilerine dikkati çekiyor. “OHAL, ifade özgürlüğünün olmadığı bir coğrafyada daha çok baskılanması, hatta sıfıra indirilmesi anlamına geliyor” diyor. Öğrenciler olarak sıkıntı çektiklerini dile getirerek, “Bizim için çok daha kötü. Öğrenciler daha çok sorgulamaya yönelik olduğu için önümüze devamlı set çekiliyor” diyor. Gerek sosyal medyada gerekse üniversite ortamında sivil polislerle karşı karşıya kaldıklarını söyleyerek, “En sıradan sohbette bile kelimelerini seçerek konuşma zorunluluğu yaratıyor. Aslında bu hem fiziksel hem de psikolojik bir etki” diye konuşuyor. Tek tipleştirilme ve ötekileştirilme politikası izlendiğini ekleyerek, “Dicle Üniversitesi’nde hep bir denetim söz konusu. Bu röportaja bile tereddütle yaklaştım ne yazık ki” diyor.
AKP’li örgütlenmelere bir müdahalede bulunulmuyor
Akdeniz Üniversitesi’nde okuyan Yasemin, OHAL’in doğrudan kendi hayatına ya da çevresine bir etkisi olmadığı görüşünde. 23 yaşındaki Yasemin, “Ancak öğrenci etkinliklerine etkisi var” diyor. Üniversitelerde muhalif öğrenci örgütlenmelerinin çalış- malarına izin verilmediğini dile getirerek, “AKP’li örgütlenmelere bir müdahalede bulunulmuyor. Hatta imkân da sağlanıyor” diye konuşuyor. Yasemin, erken seçim kararı ile cumhurbaşkanı adayı olacak kişilerin çalışmalarının engelleneceğini düşünüyor. “Genel anlamda mevcut egemenden yana çıkacak adayların çalışmasına ket vurulacak. Muhalifler üzerinde kurulan baskı adaylara da yansıyacak diye düşünüyorum” diyor.