Hasan Koç, Bahattin Atalay, Taha Milli. Sina Özden, Remzi Emek, Ömer Biçak ve Tarık Yılmaz’ın yer aldığı masa çalışmasında, İslâm âlemi için hayatî önem taşıyan ve İslâm âleminin toplumsal hayatına taze bir ders olan Hutbe-i Şamiye’nin en geniş manalarıyla anlaşılması için, böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyduklarını belirten gençler, çalışmalarının sonunda bir deklarasyon yayınladılar. Deklarasyonda, İslâm âleminin hakikat-i İslâmiye de göstermiş olduğu zaaflar dolayısıyla belâlara ve mağlûbiyetlere düştüğüne dikkat çekilirken, hakikat-i İslâmiyet’in kuvvetine yeniden dayanılır ve dayanak noktası kabul edilirse o zaman terakki edilecektir denildi. Deklarasyonda ayrıca şu maddeler ortaya konuldu:

İŞTE O MADDELER

• Farklı dinlerin tabilerinin muhakeme-i akliye ile günden güne İslâmiyet’e dâhil oldukları, hatta takım takım kat-i bürhanlarla İslâmiyet’e girmeye başladıkları şu zamanda Müslümanlar İslâm’ın hakikatine aykırı hareketler de bulunarak İslâmiyet’e girişleri zorlaştırmamaları gerekmektedir.
• Bediüzzaman eski zamanda olduğu gibi silâh ve kılınç ile değil onun yerine hakikî medeniyet, maddî ilerleme hak ve hakkaniyetin manevî kılıçlarının düşmanları mağlûp edip dağıtacağını belirterek cihad anlayışında tecdid yapmıştır.
• “Evet, bakınız zaman hattı müstakim üzerine hareket etmiyor ki mebde ve müntehası birbirinden uzaklaşsın. Belki küre-i arzın hareketi gibi bir daire içinde dönüyor. Bazen terakki içinde yaz ve bahar mevsimi gösterir. Bazen tedenni içinde kış ve fırtına mevsimini gösterir.” hakikatini ifade eden Bediüzzaman, İslâm âlemi için şu an geçerli olan kış ve fırtına mevsiminin elbette yaz ve bahar mevsimine yerini bırakacağını hatırlatarak ümitsizlikleri gidermektedir. 
• İnsanın şahsî hayatını hakaik-i imaniye ile yaşayabildiği gibi toplumsal hayatını da yine imanın hakikatinden gelen şûrâ-yı şer’i ile yaşayabilir. İslâm âleminin toplumsal hayatını bozan hadsiz düşmanlara ve nihayetsiz hacetlere karsı şûrâ-yı şer’iyeye başvurulmalı. Bu sayede o düşmanlar durdurulmalı ve o ihtiyaçlar temin edilmelidir.
• Bediüzzaman bir kısım dindar ehli siyasetin dini siyasete alet etmeye çalışmalarına karşı çıkmıştır. İslâmiyet güneşinin yerdeki ışıklara alet ve tabi olmayacağını ve alet etmenin İslâmiyet’in kıymetini tenzil etmek olduğunu ve büyük bir cinayet olduğunu belirterek Müslümanları dini siyasete alet etmek gibi tehlikeli girişimlerden uzak tutmuştur.
• İslâmiyet doğruluktur. Doğru İslâmiyet’in üss-ül esası sıdktır. Ümmet-i Muhammed’in bu günkü perişan ve dağınık olması, ezilip katledilmesi ümmeti bir araya getiren fertlerin doğruluktan uzaklaşıp istibdada mahkûm, yeise teslim olmalarıdır.
• Arap ve Türk iki hakikî kardeş İslâm’ın kudsî kalesinin nöbettarlarıdırlar. Bu iki hakikî kardeşin tesanüd ve ittihadları ihya edilmeli hâkimiyet-i İslâmiye’yi küre-i arzda tesis etmek için teşvik edilmeli. Kardeşliği bozan muzır haller ise defedilmelidir. Hutbe-i Şamiye İslâm âleminin hakikî kardeşlik vasıtasıdır.
• Ümmetlerin ve milletlerin başına gelebilecek, kanser gibi en sinsi ve en dehşetli bir hastalık olan yeis kemalata mani, aynı zamanda  “Ben kulumun zannı üzereyim” hakikatine muhaliftir; korkak, aşağı ve acizlerin şe’nidir. İslâm âlemi yeisi kalbinden atacaktır.
• Nur Talebeleri Risale-i Nur’un Hutbe-i Şamiye gibi eserleri ile İslâm hakikatlerini hizmet ederek beşeri esfel-i safilinden ve sukuttan kurtarmaya; ruy-i zemini temizlemeye ve umumî sulhu temin etmeye vesile olacaktır.