İktidarda olduğu 12 sene boyunca AB üyeliğinin Türkiye için vazgeçilmez ve stratejik bir hedef olduğunu defalarca söyleyen AKP hükümeti, son dönemde yaptığı AB karşıtı çıkışlarla dikkat çekiyor.
AB yetkililerinin 14 Aralık operasyonlarına yönelik eleştirilerine sert şekilde tepki gösteren AKP’lilerin AB politikalarında da bir “U” dönüşü hazırlığında olduğu gözleniyor.
1 ay önce vazgeçilmez hedef dedi
“Türkiye tarihî, coğrafî ve kültürel bakımdan Avrupa’nın doğal ve vazgeçilmez bir parçasıdır. AB’ye tam üyeliği ülkemizin stratejik bir hedefi olarak görüyor ve yaklaşık 50 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz”
Bu sözler, 29 Kasım 2014 tarihinde düzenlenen Türk-İngiliz Tatlı Dil Forumu katılımcıları onuruna verilen yemekte konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başkasına ait değil. 12 yıldır dönem dönem de olsa AB üyeliği için yoğun adımlar atılıp fasıllar açılsa da. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından AKP hükümetinin AB üyeliği hevesi kaçmış gibi görünüyor.
Avrupa birliği eleştirdi, Erdoğan tavır değiştirdi
Son yaşanan 14 Aralık operasyonuna AB yetkililerinin birbiri ardına tepki mesajları yayınlaması başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP hükümeti üyeleri tarafından sert şekilde eleştirildi. 29 Kasım tarihinde, “Türkiye, Avrupa’nın doğal ve vazgeçilmez bir parçasıdır. AB’ye tam üyeliği ülkemizin stratejik bir hedefi olarak görüyor ve yaklaşık 50 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Aralık tarihinde birden söylemini değiştirerek, “Bunlar ne kadar hassas. 50 yıldır bizi kapılarında bekletenlerin bu hassasiyeti nerden geliyor. Türkiye AB’nin önünde kapı kulu değildir” diyerek AB yetkililerine tepki gösterdi.
Hukukun üstünlüğü Avrupa’da ciddiye alınır
Türkiye’nin demokratikleşme yolunda en önemli hedeflerinden biri olan AB üyeliği süreci tıkanma noktasına gelirken, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’li yöneticilerin AB’ye yönelik çelişkili açıklamaları tepki çekti. Brüksel’in önde gelen düşünce kuruluşlarından EPC’nin Türkiye uzmanı Amanda Paul, AB’nin Türkiye’ye yönelik tavrına ilişkin bir özeleştiride de bulunarak şunları kaydetti: “Evet AB, Türkiye’ye karşı en doğru yaklaşımı sergilemiş sayılmaz ancak elbette Türkiye’de demokratik hayatın sekteye uğramakta olduğunu da görüyoruz ve bunun etkileri yadsınamaz. Hukukun üstünlüğü konusu Avrupa’da çok ciddiye alınan bir meseledir ve iş basın özgürlüğüne geldiğinde gazetecilerin gözaltına alınmasını eğer hiç kimse kolay kolay meşru görmez. Daha çok kısa bir süre önce Türkiye’yi üst seviyede ziyaret eden dış ilişkiler temsilcisi ve komiserin Ankara’da AB standartlarının vazgeçilmez hedefler olarak Türk yetkililerden duyduktan sadece birkaç gün sonra yaşananlar Brüksel’de herkesi şaşırtıyor, insanlar inanamıyor doğal olarak ve kendinize ‘Türkiye’ye ne oluyor böyle?’ diye. Türkiye’nin bir dönemeçte olduğunu söyleyen Paul, “AB pek çok uyarıyı farklı şekilde belki daha önceden yapmalıydı. Belki de Avrupa gecikmiştir ama Türkiye de yönüne iyi düşünüp karar vermeli” diye konuştu.